Tony ve Steve birlikte daha güçlüydü. Tek amaçları ise birbirlerine ve çocuklarına itat etmekti.
ɪ ᴡᴀɴɴᴀ ʙᴇ ʏᴏᴜʀꜱ / ᴀʀᴄᴛɪᴄ ᴍᴏɴᴋᴇʏꜱ
Oy ve yorum atan elleriniz dert görmesin~Mr. Turp
❦
"Pete." diye seslendi esmer adam. Kendisi için özel hazırlanan laboratuvarından günler sonra çıkmış salona doğru ilerliyordu. Eh, üsde oldukça büyük olduğundan oğlunun yanına ulaşması bir hayli zaman almıştı.
"Ah, baba merhaba." dedi Peter kendine hazırladığı yumurtadan bir çatal alıp. Yemek ağızının kenarında toplanmış, beyaz teni domates gibi kızarmıştı. Utandığından ya da başka bir sebepten dolayı değil; Peter'da kalıtsal olan bir şeydi bu. Steve gibi beyaz olan yanakları her zaman kızarık olurdu. Tam bir tatlılık abidesiydi.
"Harley nerde?" diye sorduğu sırada kendine bir bardak su doldurmuş, içiyordu. Uzun zamandır çocuklarından ayrı kalmıştı. Tek bahanesi ise önemli bir işi olmasıydı.
"Odasında. Bende yanına gidiyordum şimdi."
"Steve?" Bu soruları sorduğu için bir anlığına kendinden tiksinmişti. Sadece bir anlığına.
"James amcam ile bahçeye çıktılar. Telaşlı duruyorlardı, önemli bir konu var galiba."
Tony başını 'anladım' der gibi sallayıp bahçeye yöneldi. Eşinin kendisine haber vermeyip Bucky ile gizli denilebilecek işler yürütmesi merakını uyandırmıştı. Belki biraz da kıskanmıştı. Çok az.
Yeşilliğe adım attığında içindeki kıskançlık, sinir ve merak gibi duyguların biraz da olsa çekildiğini hissetti. Güzel geliyordu bu yer ona. Hydra üssünün en sakin ve karanlık olmayan yeriydi. Tony'nin isteği üzerine ikizler için özel olarak yapılmıştı. Sonuçta çocuklarının karamsar bir ortamda yetişip kötü biri olmalarını istemezdi. İronik bir durumdu; Steve'in kim olduğunu düşünürsek. Ya da hangi örgütün altında yaşadıklarını.
Gözleri bir süre ikiliyi aradı ardından bulması ile de onlarda takılı kaldı. Hararetli bir konuşma içerisinde oldukları belli oluyordu. Kampçı sandalyelerine oturmuş ellerindeki kahveyi yudumluyorlardı. Gergin yüz hatları ve karton bardaktaki el hareketleri gerçekten önemli bir konu olduğunu söylüyordu. Peki neden ona haber vermemişlerdi? Hava da kesinlikle kıskançlık kokusu vardı.
Sağ tarafını binaya yaslayıp ellerini göğsünde birleştirdi. Gitmeyecekti. Madem onu çağırmamışlardı o da gitmezdi. Bekleyebilirdi. Bir kaç dakika sonra eşine kavuşabilirdi. Konuşma bitince dolgun ve kırmızı dudaklarını -defalarca bakmasına rağmen- sanki ilk seferiymiş gibi tutkuyla öpebilirdi. Biraz sabır gösterse bir şey olmazdı demi? Tanrı aşkına! O Tony'nin eşiydi. Ne gerek vardı beklemeye?
Ayakları tekrardan harekete geçtiğinde çimlerde oluşan ses hem Steve'in hemde Bucky'nin dikkatini çekmişti. Arkalarına döndüklerinde Steve içten bir şekilde eşinin surat ifadesine gülümsemiş, Bucky ise gitme vaktinin geldiğini anlayıp ayağa kalkmıştı.