BÖLÜM 11

15 2 0
                                    

Her insanın bitti dediği bir an olmuştur.

"Bitti" Beş harf iki hece.

Söylendiğinde bazen mutluluk verir gururlandırır bazen de üzer kahrederdi.

Karanlık ve sessiz bir yerdeydim şimdi. Hissedebildiğim tek şey bitmiş olan benliğimdi. Bitmişti... Üzerimde gezinen ve bende midemi boşaltma hissine sebep olan o eller bitmişti. O eller yok etmişti beni. Bedenim de gezinmemişti o eller. Ruhuma izinsizce dokunmuştu. Gözyaşlarımın tenimi süpürmesine sebep olmuştu o eller.

Göz kapaklarımı açıp dünyaya dönmek istemiyordum. Hissediyordum çünkü. O eller beni rahat bırakmayacak bir ömür urgan misali boğazıma dolanacaktı. Arkamdan izleri gelecekti.

Kimsenin bana dokunmasını, bakmasını, adımı ağzına almasını istemiyordum. Ben beni istemiyordum. Ölmüştüm... Bedenen hayattaydım belki ama o eller ruhumu öldürmüştü.

Ben babasının dokunmaya kıyamadığı kor parçasıydım. Şimdiyse babamın dokunmaya kıyamadığı tenimde başka birinin izleri vardı. Kısacık ömründe ailesi tarafından pamuklara sarılmış, eksiksiz bir sevgiyle büyümüş bir kız çocuğuydum fakat şimdi tükenmiştim.

Daha fazla karanlığa dayanamayıp yavaşça gözlerimi açtım. Bulunduğum yerin bir hastane odası olduğunu bilincim yerine geldiği ilk anda anlamıştım. Bu koku on dört yıllık hayatım boyunca peşimi bırakmamıştı. Bakışlarımı odada gezdirdiğimde yanımda kimsenin olmadığı dikkatimi çekti.

Bulunduğum oda loş sarı bir ışıkla aydınlatılıyordu. Yatağımın hemen karşısında büyük bir koltuk vardı. Koltuğun başında ise bir pencere vardı. Pencereden gördüğüm kadarıyla hava aydınlanmaya başlamıştı.

Bu saatler benim en sevdiğim saatlerdi. Bu saatlerde kuşlar uyanıp günaydın şarkılarını söylüyorlardı. Hep onların günaydın şarkılarını dinlemek isterdim fakat asla bu saatte uyanamazdım.

Ayak parmaklarımı oynatıp onları hissetmeye çalıştım. Ayak parmaklarımı daha rahat oynatabildiğimi fark etiğimde yavaşça kolumdaki serumu çıkardım. Bandı sökmek eskiden olsa canımı yakardı fakat ben acımı bile hissedemiyordum.

Sessiz olmaya özen göstererek üzerimdeki örtüyü kenara çektim ve bacaklarımı yataktan aşağı sarkıttım. Oldukça yavaş hareket etmeye çalışsam da kasıklarımda derin bir ağrı hissetmemle dilimden sessiz bir inilti döküldü. Ayağa kalkıp üzerimdeki hastane elbisesinin eteğini yukarı doğru kaldırdığımda kasıklarımda karşılaştığım görüntü kaşlarımı çatmama sebep oldu. Bana ne olmuştu? Göbek deliğimin biraz aşağısında duran sargının üzerinde elimi gezdirdim. Zihnime dolan anılarla gözlerime yaşlar hücum etti.

Ben kirlenmiştim!

Kalktığım yatağa tekrar oturdum. Ben artık babamın saf ve temiz kızı değildim. Ben artık tanımadığı biri tarafından hunharca katledilmiş yaşayan bir ölüydüm. Ben artık kirliydim.

Ellerimi yüzüme siper edip sessizce gözyaşlarımı babamın saf kızının ölüşüne döktüm. Babamın yüzüne nasıl bakacaktım? Beni eskisi gibi sever miydi? Benim güzel kızım diyerek saçlarımı okşar mıydı?

Ben yaşamayı hak etmiyordum!

Ellerimi yüzümden çekip gözlerimi bedenimde gezdirdim. Bacaklarıma, ayaklarıma, ellerime baktım uzun uzun. Güçlükle ayağa kalkıp yatağın kenarına benim için bırakılan terlikleri ayağıma geçirdim.

Bir karar vermiştim!

Pencerenin önüne geldiğimde pencereyi açtım ve koltuğun başına kalçamı dayadım. Manzaram gerçekten güzeldi. Denizi görebiliyordum.

MERKEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin