Gardenya

434 68 52
                                    

Beethoven's 5 Secrets

En güzel yarınlar senin olsun, sen buna layıksın ömrün mutluluklarla dolsun. Eğer gün gelir de sen beni unutursan, inan ki tatlım canın sağ olsun.

Selam Koutaro

Biliyor musun dün depresyons girdim sanırım. Yazınca komik duruyor biliyorum ama öyle kötü hissettim ki kalbimde hiç doldurulamayacak bir boşluk vardı sanki.

Böyle dediğime bakma, hala var o boşluk. Sadece daha az can acıtıyor.

Daha az yanlız hissediyor, daha az üzgün oluyorum. Senin yokluğunla boşlukta kalan kalbimi Konoha-san bir ağabey şefkati ile sarıyor.

Belki Konoha-san olmasaydı şu an ölü olurdum ha?

  Bilmiyorum, tek bildiğim şey ona çok fazla şey borçlu olduğum.

  Mersedes Gülü depresyon anlamına gelir Koutaro, dün ciğerlerimde o çiçekler açtı. Beni ölüme bir adım daha yaklaştırmasına rağmen ondan nefret edemiyorum biliyor musun...

  O sadece yüreğinin derinliklerinde boşluk taşıyan ve bir gün o boşluğu kapatacak birisini bulmayı umut eden yanlız bir çiçek.

  İşte Mersedes Gülü ile aramdaki fark bu. O boşluğunu kapatacak birisini arıyor, ben o boşluğu oluşturanı kaybediyorum.

Bu boşluk birkaç gün içerisinde sona erecek biliyorum. Ama, yinede üzülmekten kendimi alamıyorum.

İçimdeki üzüntüyü oluşturduğu gibi yok edecek tek kişi olman ise benim acizliğimi gösteriyor. Beni yok eden adam kurtuluşum olan tek şey...

Ameliyat olmak istemiyorum. Sana olan duygularımı unutmak istemiyorum. Bana göre yaşamak, duygulardır. Duygular olmayacaksa ben sadece bir et yığını olurum. Sen beni böyle görmek istemezdin değil mi Koutaro? Beni içi ölmüş bir şekilde görmek istemezdin?

Gerçi şu an neredeyse içim ölü...

Öldürdüğü gibi yaşatan sensin Koutaro, senin varlığın beni bir nefes daha almaya çabalamamı sağlıyor.

Ama yakında bu çabalarım dahi işe yaramayacak.

Ölüm beni alana kadar kalbim sana atacak.

Görüşürüz Koutaro

Akaashi kimsenin olmadığı çatıda otururken aşağıda olan Bokuto ile Heather'ı izledi. Birbirlerine sarılarak oturuyor, şakalaşıyor arada birbirlerinin ağızlarına yemek tıkıyorlardı.

Mükemmel çift tanımı onlar olsa gerekti. Hiçbir kusurlarını bulamadı Akaashi. Herkesin sahip olmak isteyeceği bir sevgileri vardı birbirlerine karşı.

Yanına oturan beden ile irkildi, onları izlemeye çok dalmış olmalıydı. Konoha onun hemen yanına otururken "Onları izlemen yanlızca sana acı çektirecek bunu biliyorsun." diye mırıldandı. Akaashi başını salladı "Biliyorum." dedi.

Konoha titrek bir nefes alıp "O zaman neden ameliyat olmuyorsun?" diye sordu.

Akaashi sustu.

Sustu.

Sustu.

Sessizlik daha önce hiç bu kadar ağır olmamıştı.

En sonunda Akaashi onun söylediklerini duymamış gibi konuşmaya başladı.

"Zeki miyim?" diye sordu. Konoha ona merakla bakarak "İstesen sınıf dahi atlayabilirdin." dedi.

"Gözlerim güzel mi?"

"Okyanus'u taşıyan gözlerin çok güzel Akaashi."

"Çok mu küçüğüm?"

"Tabiiki de hayır bence bir sene küçük olman seni tatlı yapan şey."

"Çok mu kötü kalpliyim?"

"Sen gördüğüm en iyi kalbe sahip kişilerdensin."

"Çok mu çirkinim?"

"Sen gördüğüm en güzel şeysin."

"O zaman neden Koutaro beni sevmiyor?" diye sordu Akaashi dolu gözlerle Konoha'ya bakarken.

Konoha sustu, kelimeler ağzından çıkamadı. Akaashi çok aptal bir şey sormuş gibi homurdandı kendi kendine.

"Çünkü ben Heather değilim, değil mi?"

Konoha sustu. Bokuto'ya bundan sonra aynı arkadaşlık ilişkisiyle yaklaşamazdı. Ne kadar denerse denesin aklına hep Akaashi gelecekti.

Konoha omzuna yaşlanan Akaashi ile bir kolunu ona doladı. Küçük kardeşi olarak gördüğü kişi gözleri önünde önünde ölüyordu ve lanet olsun ki Konoha hiçbir bok yapamıyordu.

Düşünceleri öksüren Akaashi ile bölündü. Bu sefer donup kalmayacaktı, arkadaşının yanında olup ona destek olacaktı. Hemen koşup çatı katının kapısını kapattı, birisi bile görürse bu okula hemen yayılırdı.

Bilmediği şey ise okulun birkaç gün içerisinde bunu öğreneceğiydi.

Akaashi bayılmanın eşiğinden geçerken Konoha tarafından tutulan bedeniyle düzelmeye çalıştı. Ağzından akan kanı silmeye çalıştı. Konoha nazikçe bir peçete yardımıyla küçük olanın kanını sildi.

Akaashi önündeki gardenya çiçeğine bakarken ilk defa vücuduyla aynı fikirde olmadı.

O saf değildi.

O günahsız değildi.

O melek değildi.

Gardenya Çiçeğinin Hikayesi

Paeon Yunan mitolojisindeki hekim tanrı Asklepius 'un en başarılı öğrencisidir. Başarılı olduğu kadar da yakışıklı olan bu delikanlı Tanrıların gözdesidir. Kendisine cehennem tanrısı Hades ve savaş tanrısı Ares'in yaralarını iyileştirme görevi verilir. Apollon'un annesi ve doğurganlığın tanrıçası olarak bilinen Leto, bir gün Paeon'a Olimpos dağında yetişen büyülü bir bitkinin kökünü nasıl elde edebileceğini öğretir. Bu büyülü kökün, kadınların doğum sırasında acı çekmelerini engellediği söylenir. Hekim Tanrı Asklepius, bunu duyunca çok kıskanır ve kendisini gölgede bırakan en gözde öğrencisini öldürmeye karar verir. Ancak Zeus, Asklepius'un gazabından korumak istediği Paeon'i güzel çiçekli bir bitkiye dönüştürür.

Gardenya Çiçeği: Saflık, masumluk, günahsız bir melek anlamı taşır.

İçimdeki Çiçekler | Bokuaka Hanahaki auHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin