Genç çocuk elindeki çikolatadan bir ısırık alırken bir yandan shounen mangasını okuyordu. Çatı katı, ne zaman canı sıkılsa geldiği ve huzurlu hissettiği nadir yerlerdendi. Ki burasının okul olmasıda ayrı bir ironiydi. Ders şu an bedendi ve koşmaktan, gülle atmaktan, kısacası onu terleten her faaliyetten nefret ediyordu. Hepsi boş bir efordan başka bir şey değildi. Yaslandığı duvarın pütürlü yüzeyinden dolayı sırtı ağrırken yüzünü buruşturdu. Bitirdiği çikolatanın poşetinide diğerlerinin yanına umursamazca attı. Zula olarak sakladığı poşetteki abur cuburlar arasından, chocoloto robot marka çikolatayı söylene söylene arıyordu.
"Siktir, hepsi bitti mi yoksa? Aaaahh!"
Bir eliyle beyaz, kabarık ve dağınık olan saçlarını karıştırarak daha da dağıttı. Çikolata sayesinde rahatlıyor ve kendini bir tık daha ölmekten uzak hissediyordu. Bu tıpkı aptal yetişkinlerin nikotin bağımlılığı gibi bir şeydi. Sinirle abur cubur poşetini uzağa fırlatarak küfürler sıralamaya başladı.
"Şansımı sikeyim! Cidden ne boktan bir gün. İlk o aptal, sikik kadın yüzünden sabah bok gibi kalktım. Bir de okuldan sonra dört gözün dersinden telafiye gireceğim. Neymiş sen de potansiyel var Killua, sen çok zekisin, hemen vazgeçme Killua. Siktir oradan!"
"Wing hocadan mı bahsediyorsun?"
İnce ama gür bir ses konuştuğunda Killua hızla başını sesin geldiği yöne çevirdi. Yaslandığı gri duvarın üstünde oturan onun yaşında olan bir çocuktu. Beyaz okul gömleğinin üstüne koyu yeşil bir süveter giyen bu çocuğu Killua daha önce hiç görmemişti. Yeni miydi?
"Kimsin lan sen? Ayrıca gizli gizli beni mi dinliyorsun?"
Killua'ya bir çok insan kaba olduğunu söyleyip dururdu. Ve evet kabaydı. Bundan memnundu da. İnsanlara, sözde nezaket olarak olmadığın kişi gibi davranmak ona iğrenç geliyordu.
Çocuk elini geçiştirerek salladı. "Neden seni bilerek dinlemek isteyeyim ki? Aslında senin beni farketmeni bekliyordum. Bu arada o mangada kaçıncı cilttesin. Son ikisini okuyamadım bir türlü." Killua onun aniden konu değiştirmesine şaşırırırken, çocuğun bulunduğu duvardan aşağıya atlamasını izledi. Duvar o kadar yüksek değildi tabii ama yine de bu kadar zahmetsizce atlaması onu şaşırttı. Çocuğun onunla aynı boy mesafesinde olduğunda farketmişti. 17 yaşında biri için vücudu biraz atletik duruyordu. Belki spor kulubüne üyedir. Ayrıca ne yani? O başından beri beni mi izliyordu? Onu niye farkedemedim ki? Bu çok saçma.
"Beni niye izliyordun? Sapık falan mısın lan yoksa? Siktir git!"
Evet, o cidden kabaydı. Ama buna rağmen siyah, dik saçlara sahip bu çocuk ona güldü sadece. Killua genellikle küfür ettiğinde bu tepkiyi almazdı. Deli falan mıyd-
"Kibarca dersen giderim."
Ha?
Killua ona kaşlarını çatarak bakarken çocuğun bu kadar yüzsüz olmasına daha da sinirlendi.
"Benimle kafa mı buluyorsun sen!"
Adını hala bilmediği çocuk ise Killua'nın bağrışlarını umursamadan az önce okuduğu mangayı yerden çömelerek eline aldı. Manganın kapağına bakarken, sayfaları da karıştırıyordu. Birinin ona bağırıp çağırmasına önem vermediği belliydi. Beyaz saçlı çocuk ise o kadar bağırışından sonra duyulan tek sesin kağıt hışırtısı olması ve karşısındaki bu veledin onu takmamasına iyice ayar olmuştu. Sinirle dudağını ısırdı ve hızla çocuğun yanına giderek yeşil süveterinin yakasından tutarak kendine çekti. Baktığı manga ise elinden düşmüştü.
"Bana bak orospu çocuğu! Canın dayak falan mı istiyor senin? Ne bu hareketler! Zaten sinirliyim bir de senin gibilerle uğraşıcak halim yok. Son uyarım. Uza."
Killua tehtitkar ve sakin sesiyle konuşurken, yüzüne iyice bakınca farkettiği esmer ve çilli çocuk ona tam tersi çok sakin bir şekilde bakıyordu. Killua, kendisinden daha garip olan bu çocuğa kaşlarını mümkünmüş gibi daha da çatarak baktı. Lakin bu velet kehribar rengi gözleriyle ona bakarken içinde garip bir his hissetti. Bilmediği bu his o kadar sinirini bozmuştu ki çocuğun yakasındaki tutuşunu iyice sertleştirdi ve onu hızla önceden yaslandığı duvara fırlattı. Ne kadar kendisine söylemek istemese bile, çilli çocuğun ona hiçbir tepki vermemesi biraz da gururunu incitmişti.
Genç çocuk duvarın sert dokusu yüzünden acıyla inledi. Çekiştirmeden dolayı koyu yeşil süveteri genişlemiş, beyaz gömleği buruş buruş olmuştu. Düşmenin etkisi yüzünden elleri yere sürtündüğü için yanıyordu. Ama buna rağmen Killua'ya ne bağırmış ne de herhangi bir olumsuz tepki göstermişti.
"Ben de Togashi'nin mangalarını severim. Favorim Yu Yu Hakusho. Senin ki ne?"
●○●○●○
Canım sıkıldığı için killugon falan yazayım dedim. Hunterxhunterın ben de yeri çok ayrı. Açıkçası bu hikayenin bir senaryosu yok. Doğaçlama gidicem sanırım. Bu arada bu hikayede nen falan yok. Animenin normal senaryosundan farklı olarak günlük hayatta görücez diğer karakterleri. Bizim ikili burada 17 yaşında falan yani öyle hayal edin. Bu arada hikayede bayağı küfür var. Rahatsız olanlar okumasın bir zahmet☠
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAKA/[killugon]«
FanfictionGon, biliyor musun bilmiyorum ama aptalsın. Killua, biliyor musun bilmiyorum ama bu aptalı seviyorsun. Kahretsin! [Killugon] [HunterxHunter] [Bölümler yavaş ilerliyor]