Killua, giden çocuğun arkasından bakmayı keserek hızla mangasını okumaya devam edecekti ki okul zili çaldı. Sinirden elindeki mangayı yere atacaktı az kalsın. Bundan sonraki derslere girmesi lazımdı. Yoksa yine ceza alacaktı.
"Belki ingilizceye girmem. Zaten anlamıyorum."
Eşyalarını toplarken yine kendi kendine konuşuyordu. Siyah zula poşetini eski yerine koyup üstünü örtüyle kapatmıştı. Mor çantasını diğer koluna alarak az önceki veledin çıktığı kapıya ayakkabısını sürte sürte yürüdü.
Tch, niye aklıma geliyorsa o aptal.
Uzun, dar ve karanlık koridordan yürürken adımlarını hızlı atmaya dikkat ediyordu. Ne kadar bunu kabullenmek istemese de karanlıktan biraz korkuyordu. Sanki onu tamamen yutacakmış gibi hissetmesini sağlıyordu. Çocukluktan kalma bir şeydi. Abisi Milluki bunu duysa çoktan dalga geçerdi bile. Koridoru geçip merdivenlerden aşağı inerken, aşağı kattan nöbetçi öğretmenin çocuklara sınıfa girmeleri için bağırdığını duyabiliyordu. Sesinden anladığı kadarıyla bu kişi fizik öğretmeni Bisky'di. Killua, bu kadının fiziksel görünüşünün aksine içinde bir canavarın yaşadığını düşünüyordu ve bu görüşününde arkasındaydı. Minyon tipli biri olmasına rağmen kızdığı zaman içinden başka bir yaratık çıkabiliyordu. Öğrencilerin çoğu ondan korkardı bu yüzden. Müdür Netero bile kadına karşı hiçbir şey yapamıyordu.
"Killua hantal hantal yürüme! Doğru sınıfına hadi!"
Bu kadın...
"Ne bağırıyorsan anladık!"
Onun da bunları derken bağırması ayrı bir konuydu. Bisky ve Killua'nın kavgaları okulda o kadar sıradanlaşmıştı ki artık kimse umursamıyordu bile. Bisky ile biten her kavganın sonu ya çöpleri temizlemek ya da okul bahçesinin etrafında 20 tur koşmaktı. Kendisi, Killua'nın spor faaliyetlerinden ne kadar nefret ettiğini çok iyi biliyordu çünkü.
"Killua, sanırım koşmayı çok istiyorsun ha."
Bu sefer daha sakin konuşurken yüzünde ki sırıtmış ifade onu normal halinden iki katı korkunç yapmıştı. Killua ürpermeden edemedi. Bu kadının neden bekar kaldığı belliydi. Eşini de yerdi bu.
"İyi be anladık..."
Sınıfının kapısına geldiği zaman, içeriden gelen öğrenci sesleri yüzünden yüzünü buruşturdu. Gürültüden nefret ediyordu. Kendisinin aksine sınıfıda bir o kadar enerji dolu ve hareketliydi. Sanırım olması gereken de buydu. Derin bir nefes alarak kapıyı açtı. Birkaç kişi ona bakıp konuşmalarına olduğu yerden devam etmişti. Killua'nın ders asmalarına artık herkes alışmıştı. Sınıfıyla arası pek de iyi değildi zaten. Cam tarafındaki sondan ikinci sırasına oturdu. Çantasını sıranın yanına asarak dersin ne olduğunu hatırlamaya çalıştı. Sanırım edebiyattı. Yani Chrollo'nun dersi. Killua, o adamın kızların her görünce iç çekecek kadar yakışıklı ama aşırı sessiz biri olduğunu gözlemlemişti. Sanırım okulda nadir sempati beslediği insanlardandı. Çünkü Killua'ya diğer öğretmenler gibi ders için baskı ya da ceza falan vermiyordu. Kendi halinde takılan biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAKA/[killugon]«
FanfictionGon, biliyor musun bilmiyorum ama aptalsın. Killua, biliyor musun bilmiyorum ama bu aptalı seviyorsun. Kahretsin! [Killugon] [HunterxHunter] [Bölümler yavaş ilerliyor]