1.Bölüm

183 13 16
                                    

Lapa lapa kar yağıyordu, elimdeki kutuları eve götürmek üzere yolda yürüyordum. O sırada çantamın içinde, antika sayılabilecek tuşlu telefonum çalmaya başladı. Elimdeki kutuları ayağımın dibine koyarak çantamdaki telefonu çıkardım ve gözümün önüne düşen ıslak saçımın bi tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdım. Kimin aradığına baktığımda ise kalbimin bir anda heycandan yerinden çıkacağını sandım . Arayan, üç gün önce garsonluk için başvurduğum kafenin müdürüydü. Hiç vakit kaybetmeden telefonu açtım .

"Alo ?"

"İyi günler, Güneş Hanım ile mi görüşüyorum ? " dedi telefonun diğer ucundaki ince ses.

"Evet benim, buyrun?" dedim heycanımı gizlemeye çalıştığım sesimle

"Bundan üç gün önce kafemize bir iş başvurusunda bulunmuşsunuz."

"Evet"

"Tebrikler başvurunuz kabul edilmiştir " dedi düz bir sesle.

"Çok teşekkür ederim" diye yanıtladım neşeli sesimle

"Yarın formları doldurmak için saat 8.30' da gelmelisiniz hemen sonra iş başı yaparsınız"

"Peki efendim " dedikten sonra bir daha teşekkür edip telefonu kapattım. Mutluluktan olduğum yerde tepinmeye başlamıştım . Bu işe çok ihtiyacım vardı son bir ay içinde başvurduğum tüm işlere başkaları alındığı için son umudum bu işti.

Ayağımın dibindeki kutuları elime alıp yürümeye devam ettim bir anda ne olduğunu bile idrak edemeden yere kapaklandım yerdeki kar buzlanmıştı ve ben de kaymıştım. Kutuların içindeki eski elbiseler yere saçılmıştı. Ah rezil olmuştum ama buna rağmen keyfim az önce kabul edildiğim iş için hala yerindeydi.
Elbiseleri kutulara koymaya başladım çoğu ıslanmıştı bi de şimdi kurutma derdiyle uğraşacaktım Off... elbiseleri kutulara tekrar aceleyle tıkıştırdım ve kutuları yine elime alıp yürümeye devam ettim arkamdan bir ses,

"Hey" dedi.

Arkamı döndüm ve beni çağıran kişiye baktım yakışıklı erkekleri çok severdim ve bakışlarımı karşımda meleğimsi yüzüyle bana bakan genç adama Ve sonra elinde tutuğu beyaz atlete götürdüm.

"Galiba bunu unuttun" dedi atleti biraz havaya kaldırarak.

Utanç içinde elindeki atlete doğru bi adım attım ve atleti elinden aldım.

"Teşekkür ederim" dedim utancımı saklamaya çalıştığım sesimle. Beyaz atleti karlar içinde görmemiştim ve yerde kalmıştı ayrıca şu ana kadar gördüğüm en melek yüzlü erkeğin bana atleti unuttuğumu söylemesi beni utandırmıştı açıkçası. Ama bunun bile keyfimi kaçıramasına izin veremezdim çünkü artık bir işim vardı :D.

"Rica ederim " dedi ve yoluna devam etti. Kalbim küt küt atıyordu ne zaman yakışıklı birini görsem böyle oluyordu işte...

Eve vardığımda beni her zamanki gibi binanın girişindeki rutubet kokusu karşıladı. Dairem ikinci kattaydı yukarı çıkıp kapımın önüne gelince , elimdeki kutuları yere koydum daha sonra çantamdan anahtarımı çıkardım kapıyı açtıktan sonra kutuları içeri koydum. İçeri geçtiğimde eski kanepenin üstünde kestiren babamı gördüm. Geldiğimi duymuş olacak ki

"Güneş geldin mi kızım? " dedi

"Evet baba"

"Ee bi iş bulabildin mi?"

"Evet ,az önce garsonluk işine beni aldıklarını söylemek için araladılar"

Kafasını sallayıp mahçup bir şekilde bana baktı..
Babam tüm sorunlarımı anlatabileceğim biriydi. Ama herkeste olduğu gibi onun da kusurları vardı. Büyük kusurları.Mesela iflah olamaz bir kumarbaz olması. Annem bu yüzden babamla ayrılmıştı. İşin garip tarafı kumara yatıracağı 5 kuruşu bile yokken hala kumar oynamasıydı. Sırf bu yüzden her hafta en az bir kere alacaklılar kapıya dayanırdı . Her geldiklerinde korkudan tir tir titrerdim. En son geldiklerinde babamı çok fena tehdit etmişlerdi o günden beri babama biraz kırgındım. Ona her seferinde kumarı bırakması için söz verdirtiyordum ve aradan 24 saat bile geçmeden yine kumar oynamaya gidiyordu. Gerçekten artık çok yıpranmıştım.

Kutuları odama koyup içindeki ıslak elbiseleri kar artık yağmadığı için balkona astım .
Elbiseleri ,Asya halam vermişti . Benden üç yaş büyük kızı Meral'in giymediği eskileriydi.
Kendime elbise almayalı babam sağolsun uzun süre olmuştu. Bazen annemin bana gönderdiği üç beş kuruşu da babama vermek zorunda kalıyordum .

Annem, babamdan ayrıldıktan sonra başka biriyle evlenmişti beni de yanına almak istemişti ama yeni eşi bu fikre pek sıcak bakmıyordu. Hâl böyle olunca ben de babamın yanında kalıyordum.
Şu anda üniversiteye gidecek durumum yoktu daha açık olmak gerekirse Param yoktu ben de uzun zamandır bir iş arıyordum para biriktirip üniversiteye gitmek gibi planlarım var.
Babam terziydi ama bir gün yine alacaklılar kapımıza dayandığında apar topar dikiş makinelerini satmak zorunda kalmıştı. Şu anda işsiz bir baba,kiralık bir ev ve sayamadığım bir sürü sorunum vardı.
Bu düşüncelerin arasından sıyrılıp pijamalarımı giydikten sonra hızlıca bir makarna pişirip babamla yedik dişlerimi fırçaladıktan sonra uyumaya gittim. Yarın uzun bir gün olacaktı.

1. Bölüm sonu :)

Sevgili okur :)
bu bölümü oylar mısın 2. Bölüm yakında ;)

Kış GüneşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin