Oraya doğru yürüdüğümde loren'nın bana söylediği hersey film şeridi gibi gözümün önünden geçmişti dawid dediğim yerdeydi telefonu aldım ve James'e onu bulduğumu söyledim rahatlamıştı bende birazdan beraber döneriz dedim ve telefonu kapattım.Dawid beni görünce ne yapıyorsa ona devam etti bir hayalet gibiydim onun için yada o bizim için artık öyle olduğunu düşünüyordu Loren kaybolduğundan beri bir hafta oldu ve biz onu hep ihmal ettik ne diyiceğimi bilmiyordum elini tuttum ve loren'in ona hep söylediği şeyi söyledim "Bensiz ölmene asla izin vermem." Bunu söylediğimde gözleri doldu ellimi sıktı gözlerimin içine baktı ve o bensiz ölemez rose o ölümüş olamaz ona birsey olursa.
Hayır! Ona birsey olmayacak onu bulucaz ve burdan mutlu ayrilicaz dedim ona kalkmasına yardım ettim ve otele döndük odasının yakınında james bekliyordu odasına götürüp yatağına yatırdık james'e onunla kalmasını ne olursa olsun yanından ayrılmamasını tembihledim ve çıktım.odama geçtim ve bilgisayarımı alıp arama yapmaya başladım gördüklerim karşısında dehşetteydim çıkan hersey korkumu daha fazla etkiliyordu loren'dan bir hafta önce kaçırılan bi kız daha vardı ailesinin verdiği ifadelere göre evlerinin etrafında yüzü kapalı sweatli biri dolaşıyormuş kızları kaybolunca adamı görmediklerini ama kızın öldürüldüğüne dair bir not aldıklarını söylemisler.bunlar benim yaşadıklarımla aynıydı bilgisayarımı kapattım ve o kızın ailesiyle görüşmek icin yola çıktım eve vardım ve arabadan indim ve eve doğru yürürken o adamı gördüm beni takip ettiğini biliyordum gormemiş gibi yapıp kapıyı çaldım elinde silah olan biri kim olduğumu sordu bende onlarla konusmam gereken bir konu olduğunu ve onların başına gelenlerin benimde başıma geldiğini söyledim.sorduklari tek soru:"Sen rose musun?" Kafam karışmıştı evet diyerek yanıtladım beni içeri aldılar kızın annesi beni görünce sarıldı ve ağlamaya başladı.hersey çok anlamsız ilerliyordu koltuğa oturdum ve onlarda anlatmaya başladılar.
Mr.martın;Bella çok güzel bir kızdı hayat doluydu etrafında sürekli insanlar olurdu yeni insanlar tanımayı çok severdi.aile kavramına çok önem verirdi tek üzüntüsünün hep bizden uzak olmak olduğunu söyler dururdu annesine kaybolmadan önce hep veda eder gibi konuşuyordu o günlerde çok durgunluk evden bile çıkmak istemiyordu sürekli odasında oturur birşeyler yazardı bizde üniversite heyecanı diyip geçiştirdik.kaçırılmadan bir gün evvel bizimle konuşmak istemişti ama biz misafirimiz var deyip onu ikinci plana atmıştık keşke onu dileseydik belki böyle olmazdı belki yardım istiyicekti günde defalarca kendimi öldürmeyi düşünüyorum ama buna cesaret edemiyorum lanet olsun."
Kızın annesi odaya gitti ve beraberinde bir defter ve kızına ait birkaç fotoğraf getirdi kızın görünce Loren sandım sadece boynundaki ben'i görünce o olmadığına ikna olabildim elimde bella'nin günlüğü vardı saat bayagi geç olmuştu bella'nın günlüğünü almak için annesinden izin aldım o da geri getirmem şartıyla kabul etti ona sarıldım ve evden çıktım arabaya binip otelin yolunu tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENDEN SONRA.
Science Fiction"Kalbim sadece sende güvende sanmıştım.Meğer ben bile güvende değildim senin yer yüzünde bilmem kaçıncı seferi bu bitişimin hep yeniden hep yeniden olmuyormuş.Her kuş doğamıyormuş külerrinden ben bu hikayenin küllerinden doğamayan ankasıydım..." ...