Merhaba arkadaşlar! Adım Derin. Bir Hunger Games fangirl'ü olduğum için böyle bir hikaye yazdım. Wattpad'de yeniyim ve bu da benim ilk kitabım. Umarım beğenirsiniz.
İyi okumalar!!!
"Rose Haventsbee" Ne?!! Bu nasıl olabilirdi? Ahhh!!
Sahneye doğru yürümeye başladım. Sahneye çıktığımda annemin ve ablamın yüzündeki dehşeti gördüm. Çok korkuyordum. En iyi arkadaşım Dream bana öyle bir üzüntü ile bakıyordu ki..
"Ve sırada erkekler!" dedi Merry Jason. Kürenin içinden yavaşça kağıdı çekti ve okudu. " Ethan Bakerson". O an sahneden düşüp bayılmamam için kendimi zor tuttum.
Ethan mı? O çocuk olmaz! Onu arenada öldüremezdim!Onunla hiç konuşmasam da o çocuktan hoşlanıyordum.
Sahneye dehşet içinde çıktı. Sarı saçları güneşte parlıyor, okyanus mavisi gözleri ışıldıyordu ama içlerinde korku vardı.
"İşte 12. Mıntıka'nın haraçları."
El sıkıştık. Sonra yakınlarımızı son kez görmek üzere özel odalara alındık.
Birkaç dakika sonra annem ve ablam içeri daldılar. Onlarla vedalaşmadan önce ablam bana bir kolye verdi. Adı "Temmuz Meleği". Gümüş renginde küçük bir kolye ve ortadında da kırmızı bir taş. Çok güzeldi.
Ardından barış muhafızları gelip zamanımızın dolduğunu söyleyip ablam ve annemi zorla dışarı çıkardılar.
Koltuğuma oturdum. Ağlamaya başladım. Meleği elimde tutup inceledim. Sonra birdenbire Dream içeri girdi. Benimle vedalaştı. İkimizin de gözleri yaşlarla doluydu. Bana şans diledi ve tekrar barış muhafızları içeri girip onu aldılar. Artık yalnız başıma kalmıştım.
Sonra Merry ile iki barış muhafızı kapıyı açıp içeri girdiler. Barış muhafızları beni kollarımdan tutup bizi Capitol'e götürecek trene bindirdiler.
Arkadaşlar ilk bölümün sonuna geldik. Rose'un kolyesi kitabın kapağında var. O simge kitabın ilerleyen bölümlerinde de çıkacak.
