"Günaydın." dedi Andrew sakin bir şekilde. Günün ilk ışıklarıydı. Beni yatağımdan kaldırdı ve arenada giyeceğim özel kumaştan yapılmış olan kıyafeti verdi.
Kıyafet çok hafifti ve ince bir kumaştan yapılmıştı. Kolyemle birlikte kıyafeti de üstüme geçirdim ve arenanın girişi olan tüpüme yöneldik. İzleme cihazım takıldıktan sonra içimi kaplayan heyecan sarsılmama neden oldu. Ufff... Birazdan ölebilirim ve Capitol bunu keyifle izleyecekti!!! Bir düşünün... sizin ölmenizi isteyen bir grup gerizekalı insan ( atar yaptım ) sizin hayat mücadelenizi ve acı çekişinizi izliyor!
Tüpümün yanına geldik. Andrew'e teşekkür ettim. Tüpe yavaşça ilerledim. Tüpün içine girdiğimde korkudan ölüyordum. Andrew'e baktım. Yavaşça başını salladı. Sonra tüp yukarı doğru çıkmaya başladı.
Arena çok sıcaktı. Hatta tahmin ettiğimden de sıcaktı. Gözlerim Ethan'ı aradı. Sağ tarafımda, iki tüp yanımdaydı. Beni gördü. Ona Cornicopia'yı gösterdi. Oraya gitmemi istiyordu. Başımı 'tamam' anlamında salladım.
Sol tarafıma baktığımda ise Magie vardı. Magie'nin saçları ateş kırmızısıydı. Güneş altında ise saçları alev almışçasına parlıyordu. Benimle gözleri çakıştı. Ona da Cornicopia'yı ben gösterdim. Belki o da ben ve Ethan ile müttefik olurdu.
Birden arenada bir ses yankılandı. "Açlık Oyunları Başlasın!!! Ve şans daima sizden yana olsun!"
Elliden geriye doğru saymaya başladı.
"...5...4...3...2...1"Son hızla Cornicopia'ya koşmaya
başladık. Ulaşır ulaşmaz kendime bir yay ve ok kılıfı seçtim. Seçer seçmez yayımı gerip arkama döndüm. 6.Mıntıka'dan gelen oğlan bana bıçağı ile saldırırken ona bir ok fırlattım. Hemen yere yığıldı. Yanımda Magie vardı. Sırtına bir çanta almıştı bile. Ethan ise bir mızrak almıştı. Ama bir kariyer ile dövüşüyordu. Magie beni çekiştirmeye başladı.- Magie dur! dedim.
- Hayır zamanımız yok! Koş!
- Ethan!!! diye bağırdım.Hala o kariyer ile dövüşüyordu. Bana bir anlığına baktı. Mavi gözleri bana 'Kaç!' diyordu. Gözlerim yaşardı. Magie beni çekiştirirken dalıp gitmiştim. O anlığında yapabildiğim tek şey kaçmaktı. Bacağımda bir acı ile hayata geri döndüm. Bir kız beni bacağımdan bıçaklamıştı. Hafiften bir çığlık atıp tökezledim. Magie beni omzumdan tuttu. Koşabildiğimiz kadar hızlı ormana koştuk. Magie beni omzumdan desteklerken hafifçe ağlıyordum.
Cornicopia'dan uzaklaştıkça kendimi kötü hissetmeye başladım. Ethan'ı orada bırakmıştım. Her top atışında ve o tiz seste irkiliyordum, gözlerim yaşarıyordu. Magie halimi görünce sordu.
- Sen iyi misin?
- Şey yani...
- Arkadaşlarını ve aileni düşünüyorsun değil mi?
- Ne yalan söyleyeyim, evet.
- O zaman aynı duyguları paylaşıyoruz.Bir süre ilerledik. İyice uzaklaştık. Karanlık inmeye başlarken bir ağaçta durduk. Ağaca tırmanıp yerleştik.
Magie'nin çantasından bir su matarası, bir bıçak, bir uyku tulumu, kurutulmuş et, biraz yemiş, ilk yardım seti ve bir bıçak çıktı. İlk yardım setinden çıkan bandaj ve merhem ile yaramı sardık. Acıdan dişlerimi sıkıyordum.
Nöbetleşerek uyumaya karar verdik. İlk nöbet Magie'deydi. O yüzden rahatlamaya çalıştım ve uykunun beni ele geçirmesini bekledim.
Arkadaşlar biliyorum çok uzun bir süreliğine bölüm yazmıyorum :'(
Nisan ayının sonlarına doğru daha fazla bölüm yazacağım. By kankiler.