| He Ran |
Elimdeki oda spreyini adım attığım her yere sıkarken, "Nasıl gidiyor?!" diye diğerlerine bağırdım. Annemin korkusundan aylardır görmezden geldiğimiz şeyleri tek günde halletmeye çalışıyorduk. Alışveriş yapmış, temizlik malzemelerini aylar sonra ilk defa kullanmış, annemin hediye ettiği tüm gereksiz eşyaları görebileceği yerlere koymuştuk çünkü şeytanın yeryüzündeki kulu ve elçisi olan annem o kadar mükemmeliyetçiydi ki, eve adımını attığı an tek bir toz tanesini üç kilometre öteden görebilirdi.
Sonrasın da sadece ölmek isterdiniz ama Tanrı bile sizi kurtaramazdı.
Elinde tuttuğu listeyle koştura koştura salona giren Hoseok uzun çorapları yüzünden az kalsın kayıyordu. "Mutfak alışverişi yapıldı, çöpler dışarıya çıkarıldı, soru cevap kağıtlarına çalıştık ve Jimin'i çamaşır makinesinden uzak tutuyoruz." Annemin açabileceği her konuya hazırlıklı olabilmek için sorabileceklerini düşünüp, tek bir cevapta karar kılmıştık.
Her gelişinde bekarlığıma ettiği laflar yüzünden Taehyung'u başta arkadaşım diye tanıştırmayı öne sürsem de bir salaklık yapıp kendini ifşa edeceğini bildiğimden direkt sevgilim olduğunu söyleyecektim. Tabii Taehyung gizli kartımızdı. Olur da annem cevap veremeyeceğimiz bir şey sorarsa birden araya girip söyleyecektim. Muhtemelen bayılırdı, bizde zaman kazanmış olacaktık.
Evde sekiz kişi yaşadığımızdan bu yana ilk defa her yeri pırıl pırıl görmemle gözlerim doldu. Normalde de dağınık olan evim insan sayısı arttıkça onunla doğru orantılı olarak yaşanılmayacak bir yer haline geliyordu. Ev resmen kendi habitatını oluşturmaya başlamıştı. Biraz daha pislik içinde nefes alsaydık evi satıp yenisine geçmeyi planlıyordum.
"Avizede duran Iron Man'i nasıl alacağız?"
Namjoon, hayatı pahasına avizenin ucuna tutunmuş Tony Stark'ı işaret etti. "Size onu alın demiştim!" Hala ne oldu da orada asılı kaldı bilmiyordum. Yoongi anlatmayı teklif etmişti ancak zihnimde canlanmaması için reddetmiştim. Hayatım boyunca aşamayacağım başka bir travmaya daha yerim yoktu. Zaten tüm travmalarımın başrol oyuncuları bizimkilerdi. "Temiz olduğundan şüphe duyduğum o şeyi ellemem." Tüm gözler koltukta oturan Jungkook'a döndü.
Yüzüne yerleşen sırıtışla, "Bir tahmin de bulunun," diyerek iyice oturduğu yere yayıldı. "Temiz?" dediğimde sırıtışı genişledi. "Başka bir tahminde bulunun." Yaşadığım iğrenme duygusuyla kusmayayım diye ağzımı kapattım. "Bir de gurur mu duyuyorsun?" Bu sümsüğün haftalarca yıkamadan, tiksinmeden onu giydiğine emindim.
Hoseok tuttuğu listeyi koltuğa fırlattı. "Neyse, en kötü ne olabilir de-" Namjoon'la aynı anda Hoseok'un ağzını kapattık ama çok geçti. Bir kere o lanetli cümleyi kurmuştu.
"Taehyung'un aptal kuğusu koridora kendinden parçalar bırakıyor!"
"Jimin bu seferde parmağını kapı koluna sıkıştırdı!"
"Tony Stark hala duruyor!"
Seğiren sol gözümle korkuyla bana bakan Hoseok'a döndüm. Ne zaman birimiz lanetli cümleyi kursak başımıza gelmedik kalmıyordu. Kaos ortamlarının kurtarıcısı Yoongi, "Dikelmeyi kesin de bir şeyler yapın her an gelebilirl-" diye ayaklandığında çalan zille herkes bir kaç saniye durakladı. "Geldiler!" Seokjin fısıltıyla bağırdığında, "Fark ettik!" diye karşılık verdim ve derin bir nefes aldım. "Tamam, paniğe kapılmayalım. Düşünmemiz lazım. Genelde bir şeyleri mahvettiğimizde nasıl hallederiz?"
"Halletmeyiz. Daha büyük bir sorun yaratıp ilk yarattığımız sorunu yok ederiz."
Pekala, şimdi sıçmıştık. "Onları salona alacağım. O sırada ortalığı halledin. Eğer yakalanırsanız Taehyung'un sevgilim olduğunu söyleyin. Durun Tae nerede?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Creating A Boyfriend ➳ kth
Fanfiction"Hayalinizde ki erkek arkadaşa sahip olun! İstediğiniz özellikleri seçin ve yaratılmasını bekleyin!" *** "Are You Human Too?" ve "W Two Worlds" adlı dizilerden esinlenilmiştir.