7

422 53 19
                                    


| He Ran |

Korkmanı gerektirecek bir şey yok.

Sakin ol ve nefes al.

Böyle şeyler herkesin başına gelebilir.

Tamam, kendimi kandırmanın lüzumu yoktu. Şu hayatta benden başka kimse, telefondan çıkan birinin insanlaşmasını yaşıyor olamazdı. Yani hadi ama, kim yaşardı ki?

Namjoon dik dik suratıma bakmaya devam ettiğinde duyabileceği şekilde yutkundum. İtiraf etmekten korkuyordum ama Taehyung'u benimsemiştim. Sevgiliden çok çocuğum varmış gibi hissettirse de ona değer veriyordum. Kandırılması kolay biriydi, çoğu şeyin ne olduğunu bilmiyordu ve Kayıp Balık Nemo'da ki Dori'den korkuyordu. Fakat düşününce, ileride ne olacağı belli değildi.

Umursamazlığım sağ olsun, şu zamana kadar geleceği düşünmek aklıma dahi gelmemişti ve Namjoon söylemese daha da gelmezdi. Artık Taehyung'un ne veya kim olduğundan çok beni ilgilendiren bambaşka bir soru vardı.

Ona ne olacaktı?

Sonsuza kadar benimle mi kalacaktı? Yoksa tekrar gidecek miydi?

Benimle kalması sorun olmazdı. Çevremde ki herkes onu seviyordu. Öyle ki yan komşumuz İhtiyar Bay Dae, ona kimseye dokundurmadığı çiçeklerinden birini koparıp vermişti. Çocuklar da çoğu şeyi ne kadar dalgaya vuruyor olsalar da, Taehyung'a her türlü yardımı ederlerdi.

Tabii bu iyi kısımdı. İşin bir de Taehyung'un gitme ihtimali olduğu kısmı vardı. Diğerlerini bilmiyordum ama Taehyung'un gitmesi beni derin bir yasa sokardı. Düşüncesi bile ödümü koparmaya yetiyordu. Sürekli etrafımda dolaşıp çocuk şarkıları söylemesine alışmıştım. Ya da pijamalarımın içinde rezil bir haldeyken güzel olduğumu söylemesine. O varken mutluydum. Sevgisini hissediyordum, ona sevgimi hissettirmek istiyordum.

Sırf dış görünüşünü hayallerim doğrultusunda yarattığım için değil, olduğu gibi onu sevdiğimi bilmesini istiyordum.

Taehyung, gitmemeliydi.

"Yani milyonda bir olan, derin ve uzun soluklu düşünce seansını üzülerek bozuyorum ama, acil durum toplantısının sebebine mi geçsen artık. Biraz açım." Seokjin masayı göstererek konuştuğunda irkilerek kendime geldim. Taehyung henüz uyanmamışken onların da fikirlerini almak için hepsini uyandırmıştım.

Ben cümleyi nasıl kuracağımı seçerken Namjoon, "Taehyung insanlaşıyor," diye konuştu. "He Ran'da bir ihtimal Tae'nin telefona geri dönmesinden korkuyor." Yapacağım açıklama, Seokjin'in tabiriyle uzun soluklu düşünce seansım gibi olacaktı. Kafamda ki tüm detayları bilmelerini istiyordum. Gerçi Namjoon'un söyledikleri de işe yarardı. Uzun cümleler kursaydım bu salaklar anlamazdı.

"Tae zaten insan değil mi?" Hoseok konudan tamamen saparak Yoongi'nin omzuna kafasını yasladığında, Yoongi elinin tersiyle kafasını iktirmişti. "Gerizekalı. Taehyung telefondan çıktı."

İşte bu yüzden uzun cümleler kurmamalıydım. Canım Namjoon, iyi ki vardı.

"Bence Taehyung, He Ran'ın bildiğimiz insan olan sevgilisi. He Ran ona kızacağımızı bildiğinden böyle bir hikaye uydurdu."

Tüm kafalar bana döndüğünde elimde ki bardağı Hoseok'a fırlatmak için havaya kaldırdım. "O kadar detaylı plan yapabilecek zekaya sahip miyim ben?" Anında onaylamaları yüzümü düşürse de umursamadan, "Gitmesini istemiyorum," dedim. Jungkook, onun için ısıttığım sütü anında bitirip boş bardağı masaya vurdu. "Gitmek isterse onu döverim."

Creating A Boyfriend ➳ kthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin