***Düzenlenmiş bölümdür. Diğer bölümler de düzenlenecektir.***
K
endisine bakmakta olan yeşil gözler bir cehennemi andırıyormuş gibi bedenine kor alevlerin sıcaklığını hissettirirken kendisine seslenen arkadaşını duymazdan gelerek atların bulunduğu yerin demir kapısını açarak içeri girip kapıyı kapattı.
Baştan beri hep söylediği olmuştu işte. Bir hevese boşu boşuna umut beslemişti.
Karşısındaki siyah ata doğru ilerleyip kafasını okşadığı sırada atın bulunduğu bölmenin kapısına asılan havuç torbasına elini daldırarak birkaç tane bebek havucu tek tek ata yedirdi. Diğer atlardan çıkan seslere gülümseyerek sırasıyla hepsinin yanına ilerleyip hepsini sevdi, okşadı.
Demir kapının açılma sesiyle bakışları kısa bir an kapıya çevrildiğinde arkadaşının şapkasını tutarak yanına doğru ilerlemesiyle derin bir nefes alıp elindeki havucu tüylerini okşadığı ata yedirerek birkaç adım attı arkadaşına doğru.
"Neyin var kuzu?"
"Bir şeyim yok sadece bu güzellikleri sevmek için geldim."diyerek bakışlarını kaçıran kızıl arkadaşına şüpheyle bakan genç kız elini karşısında üzgün duran arkadaşının omzuna koyup bakışlarının kendisine çevrilmesini sağladı.
"İyiyim Alezya endişelenme benim için hadi gidip içecek bir şeyler alalım. Girişte bir büfe görmüştüm."yüzüne yerleştirdiği tebessümü kendisine şüpheyle bakan arkadaşına sunarken koluna girerek ilerletti.
Büfeye ilerledikleri sırada yanlarına gelen patronuna bakmamaya çalışarak arkadaşının kolundan çıkıp soğuk içecek dolabını açtığında arkadaşına dönerek "Ne içeceksin Alezya?"diyerek sesini yükselttiğinde kısa bir an kendisine dönen yeşil gözlere bakıp tekrar arkadaşına çevirdi gözlerini.
"Limonlu gazoz varsa ondan al."
Kendisi için soğuk kahve alırken arkadaşı ve patronu için de limonlu gazoz aldığında yanına beliren arkadaşına bakıp büfedeki adam parayı uzattı.
"Aral meyveli gazoz sevmez ona da soğuk kahve alalım."diyen arkadaşı uzanıp elindeki limonlu gazozun birini alıp dolaba koyarak yerine soğuk kahve aldığında kendilerini ağacın altındaki kamelyada oturarak bekleyen adama doğru ilerlediler.
"Riva şuradaki sarışın çocuk geldiğimizden beri seni kesiyor gözleriyle. Bak görüyor musun tekrar bakıyor! Şimdi de el salladı."diyerek heyecanla konuşan arkadaşının gösterdiği yere baktı ama gözlerini devirerek oturup kahvesini açtı.
Arkadaşının patronu yanlarında olmasına rağmen böyle konuşmasına hâlâ şaşırsa da biliyordu arkadaşının ne kadar deli ve arsız olduğunu.
"Kızım şu çocuğa bir kere bak da yüzü gülsün ya! Çocuk salak oldu sana bakmaktan."
"Bana bakmasını ona kim söylüyor ki? Bakmasın! Ayrıca insanlar yeteri kadar karmaşık ve anlaması zor varlıklar."dediği sırada bakışlarını sinirle karşısındaki yeşil gözlü adama çevirip tekrar arkadaşına döndüğünde "Bu yüzden hiç uğraşamam kimseyle. Hele sarışınlarla asla!"diye devam ederek kahvesini yudumladı uzunca.
"Aman tamam yakında turşunu kurarım senin ben!"diyerek kızıl arkadaşına söylenen kız arkadaşının uyarıcı bakışlarına karşın omuzlarını silkerek yerinden kalktığında "Ben biraz daha ata bineceğim."diyerek uzaklaştığında amacı sadece bu ikiliyi yalnız bırakmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Tutku
RomanceDÜZENLENİYOR / YENİDEN YAZILIYOR. İş görüşmesi için gittiğiniz yerde çantanızdan geceliğiniz düşse ne olurdu hiç hayal ettiniz mi? Geceliğin çantada ne işi var dediğinizi duyar gibiyim. ** "Geceliğin masamın sağ alt tarafındaki çekmecede, sabah alır...