4. KADERE İNANIR MISIN EVLAT?

167 4 0
                                    

Güneşli bir bahar sabahında nefis bir kahvaltıdan daha güzeli ne olabilirdi ki.Ve halasının hazırladığı kahvaltı tam anlamıyla müthişti. Evden çıktıklarında Steve gördüğü manzara karşısında hayranlığını gizleyemedi. Dün gece gördüğü ışıltılı ve sesiz şehir kendini sıcak bahar güneşine ve yoğun bir insan seline bırakmıştı. Bulundukları sokağın bir ucu aşağıya doğru geniş bir meydana diğer ucu ise daralarak yokuşun yukarısında ki ormana uzanıyordu.

"Acele etmeliyiz Steve. Toplantıya az kaldı. Zamanında orada olmalıyız."

Lilly'nin üzerinde dün onu almaya geldiğinde giydiği avcı kıyafeti vardı. Bu sefer okunu yanına almamıştı. Ne de olsa Kutsal Şehirdeyiz diye düşündü Steve. Avcılar için en güvenli yer demişti babası. Lilly ile birlikte sokağın ucundaki geniş meydana doğru yürüdüler. Meydana geldiklerinde tam ortada yükselen heybetli heykel Steve'in dikkatini çekti. Bu bir melek figürüydü. Sağ elinde büyük bir kılıç sol elinde ise oval bir kalkanla gökyüzüne bakıyordu. Fakat meleğin sağ kanadının olması gereken yerde sadece bir boşluk vardı. Bir kanadı kırılmıştı.

"Michael" dedi Steve.

"Evet. Yüce Avcı Melek Michael. " Lilly bir an Steve 'in heykeli incelemesi için durdu.

Meydan geldikleri sokak da dahil tam beş sokağın birleştiği bir noktaydı. Etrafının küçük dükkanlarla çevrili olması bu insan selinin nedenini açıklıyordu. Geldikleri sokağın karşısında bulunan, meydanın öbür tarafındaki yola doğru yürüdüler. Steve çevresini tanımaya çalışıyor ve sık sık etrafa bakmak için duraksıyordu.

"Steve. Bunları öğrenmen için bolca zamanın olacak ama şimdi biraz acele etmeliyiz."

Lilly'nin ikazı ile Steve ilginç küçük nesnelerin bulunduğu camdan gözlerini ayırarak adımlarını hızlandırdı. Kalabalığı yararak ilerlediler. Kalabalıktan kurtulduklarında ikiye ayrılan bir yol ayrımına geldiler. Büyük sarı yön tabelaları bilmediği dilde bir yerleri işaret ediyordu. Lilly sola dönünce Steve de onu takip etti. Yolun iki tarafını, sanki özenle oraya dikilmişler gibi heybetle duran selvi ağaçları kaplıyordu. Bu yol geçtikleri diğer yollara göre sakindi. Tek tük insan grupları görüyorlardı. Biraz yürüdükten sonra onu gördüler. Akademi. Akademi olduğunu altın eşikli kapıdan geçen öğrencileri görünce anlamıştı. Aynı pelerine sahip çocuklar ellerinde kitaplarla ilerliyorlardı.Yol kapıdan doğruca büyük geniş cepheli beyaz bir binaya doğru yükselerek devam ediyor, binanın ön cephesindeki yüzlerce küçük pencere de güneş ışığını yansıtıyordu. Beyaz yapının üzerinde ise Steve 'in filmlerde gördüğü Çin saraylarını hatırlatan bordoya boyanmış 3 katlı bir yapı daha vardı. Buradan bakıldığında kayaların üzerine kurulmuş büyük bir kale gibi duruyordu. Kapıdan geçince Akademinin sadece o yapıdan ibaret olmadığını anladı. Yolun solunda belli aralıklarla inşa edilmiş binalar göz alabildiğince düzlüğe yayılmıştı. Sağ tarafta ise seraların ve az sayıda binanın bulunduğu bir düzlük vardı. Yolun iki tarafında gördükleri küçük öğrenci grupları kendi aralarında sohbet ediyor, Steve i gördüklerinde ise konuşmalarını keserek onu izlemeye başlıyordu. Ne kadar utanç verici diye düşündü Steve. Evet ilgiyi, odak noktası olmayı severdi ama şu an görünmez olmayı o kadar çok istiyordu ki. Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi görünen taşlı yolun sonuna geldiklerinde küçük bir kapıdan girdiler. İçerisi ışıl ışıldı. Mermer zemin parlıyordu. Steve yansımasını görünce çocukların öyle bakmalarına hak verdi. Saçları dağılmış ve komik bir hal almıştı.

Lilly ortada duran oval bölmeye doğru ilerledi. Üzerinde anlamadığı dilde bir şeyler yazan bir tabela tavandan sarkıyordu.

" DANIŞMA" diye fısıldadı Steve. İşte yine olmuştu. Bilmediği kelimeleri anlamıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 22, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AVCILARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin