Mert sesli bir kahkaha attıktan sonra ''Buralar hep böyle güzelim.'' dedi ve ben şok oldum. Burasının böyle iğrenç olduğunu bildiği halde beni buraya mı getirdi pislik? Bende şaşırmış bir şekilde ''Sen burasının böyle olduğunu bile bile beni buraya mı getirdin?'' dedim ve ondan bir cevap almak için bekledim. Mert in yüzü kızgın bir hal aldı. ''Burası böyle olduğunu bilseydim seni buraya getirebileceğimimi sanıyorsun?'' dedi ve etrafı gösterdi. Bende ''Ne bilim ben üff. Ben eve gidiyorum Mert.'' dedim ve yanından ayrılmak istedim ki bileğimi tuttu. Tabi onun yöntemi anca bilek tutmak öküz hayvan. ''Hiç bir yere gidemesin.'' dedi ve bileğimi sıkmaya başladı. Bende bileğimden kurtulmak için çekişidiriyordum ki öpüşen insanlar öpüşmelerini kesip bana bakmaya başladılar. Bende onlara bakarak '' Ne bakıyorsunuz be öpüşmenize devam ettseneze.'' derken Mert kahkahalara boğuldu. İnsanlara baktığımda kimileri yerde halı gibi kahkaha attıyolar,kimileri oldukları yerde gülüyolar. Allahım bunun neresi komikti? Tamam belki birazcık olabilir itiraf ediyorum ama kahkahalara boğulcak bir şey değil BENCE. Her neyse Mert te bakarken hala bileğimi tuttuğunu gördüm fakat hala kahkaha attıyordu. Bende bileğimden kurtuldum ve oradan uzaklaştım. Birden bir ses ''Şşt bekle. Hiç bir yere gidemessin.'' dedi ve omuzumdan tuttup kendine doğru çekti. O kişi de Mert di. Hemen ''Neden benimle buluşmak istedin Mert?'' dedim ve bana cevap vermesini bekledim. Oda kulağıma eğilip ''Seni daha yakından tanımak için güzelim.'' dedi. ALLAHIM YA YERİM BEN BU ÇOCUĞU!!.. Ben de domates gibi kızardığımı hissedince Mert 32 diş gülerek ''Etkilendin mi ?. Domates gibi kızardın da.'' dedi. Bende içimden ''Of ya biliyordum böyle olcağını.'' dedim ve üzgün yüz ifadesi yaptım. Hiç birşey fark etmemiş gibi ''Ya. Kızarmışmıyım?.'' diye sordum ve konuşurken yere bakıyordum. Mertde elinle çenemi tutup kendisine bakmamı sağladı ve ''Çok güzel görünüyorsun.''dedi. Bende ''Mert.'' dedim ve bir adım geri çekildim. Mert de şaşmış bir yüz ifadesiyle ''Noldu? Yanlış birşey mi dedim?.'' dedi ve benden bir cevap bekledi. Bende onun sorusunu geçerek çantamdan telefonumu çıkardım ve saate baktığımda saat 16:43 dü. Telaşlanarak ''Aaa Mert bak saat çok geç olmuş. Ben en iyisi eve gidim.'' dedim ve telefonumu çantama geri koydum. Mert de sırıtarak ''İyi de havaya bakar mısın?.'' dedi ve lokantadaki camı gösterdi. Gerçektende hava sanki saat 13:00 müş gibiydi. Bir iç çekerek ''Peki. Gitmicem.'' dedim ve kollarımı göğüsümde buruşturdum. Mert belimden tuttu ve ve kendisine doğru çekti. ''Çok güzelsin bebeyim.'' dedi ve elini yanağıma avuçladı. Yani Mert tamam taş çocuk,zeki bir çocuk ama efendi mi asla! Şuan napıcamı şaşırdım. Geri mi çekilsem,yoksa kendimi ona mı bıraksam bilmiyorum. Mert tam beni öpücekti ki bir garson ''Acilen çıkmalısınız! YANGIN var!'' dediğnde Mertle bakıştık ve Mert saniyelerin geçmesine izin vermeden kolumdan tuttu ve dışarı çıkartı. O anda duman yükselmeye başladı ve bende deliler gibi öksürmeye başladım. Mert telaşlı bir sesle ''Az kaldı bebeyim. Geldik.'' dedi ve onu ilk defa böyle telaşlı görüyordum. Yani benim için mi endişeleniyordu yoksa yangının içinde kalmayalım diye mi telaşlandı bilmiyorum.
![](https://img.wattpad.com/cover/30904217-288-k305043.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taş Değil Meteor
HumorSelam canlarım bu benim ilk kitabım olucak ve alman olduğum için belki bir kaç ufak hata olabilir. Ama yinede umarım beğenerek okursunuz ve vote yapmayi unutmayin! ;)