Ⅲ : Acıdan Sarhoş Bir Yürek Kimseyi Sevemez

239 15 64
                                    

2 Yıl Sonra

Aşırı strese bağlı uykusuzluk teşhisi konulmuştu. Birkaç ay önceydi bu. Daha geçenlerde ise bu problem yeni bir isim kazanmıştı. Kronik insomnia.*

Uyku uyumayı seven biri olarak böyle bir şeyin olacağını asla aklımdan geçiremezdim. Sanırım artık zihnime söz geçiremiyordum. Daha kötüsü ise insanların sorunlarından kaçış yolu olarak gördüğü uyku artık benim kaçışım değildi. 

Henüz kimse bilmiyordu. Yalnız annem uykusuzluktan muzdarip olduğumdan haberdardı. İlk günlerde yatağımın baş köşesine çöker ve uykuya dalana dek saçlarımı okşardı. İçini rahatlatmak için numara yapar ve odasına dönene dek gözlerim kapalı beklerdim. Tekrar yalnız olduğumda yeni düşmanım olan yatağımdan kalkıp odanın içinde volta atardım, bazen çalışma masasında oturur bazen de pencere önünde saatlerce aynı manzaraya bakardım. Annem daha fazla endişelenmesin diye sorunun çözüldüğünü söylemiştim. 

Ama durum çözülmekten çok uzaktaydı. Bunun için bir doktora gittiğimden ve o doktorun artık bir uzmana görünmem gerektiğini söylediğinden kimsenin haberi yoktu. 

Bir hafta geçmişti üzerinden. Doktorun bana verdiği kart hâlâ kitaplığımdaki kitapların arasında bir yerdeydi. 

Birkaç aydır kendimde olmadığımın farkındaydım, diğerleri de öyleydi. Başlarda yardım almam gerektiği konusunda ısrarcıydılar ama inadımla yarışamadılar. O günleri bir şekilde geride bırakmayı başarmışken artık doktorum bana bunun gerekli olduğunu söyleyip batan gemiyi tekrar su yüzüne çıkarmıştı.

Gitmek istemememin sebebi basitti; korkuyordum. Bu uyku probleminin temelinde başka bir şey yattığını biliyor ve onunla yüzleşmekten kaçıyordum. Sorun hiçbir zaman uyku uyuyamamak değildi, bu duruma sebebiyet veren birtakım olaylardı. Ve her şey sonlanmışken tekrar başa dönmek istemiyordum. Durumum tedavi gerektirecek bir şey değildi ki, bunu düzeltmenin yolunu kendi kendime bulmalıydım.

İdare edebilirim. Başa çıkabilirim. Yapmam gereken tek şey unutmak. 

Bunlar sabah akşam kendimden duyduğum cümlelerdi. Ne yazık ki unutulması gerekenleri gerçekten unutabilmek beceriksiz olduğum bir alandı.

Başımı yana yatırmış ve bir kulağıma kulaklık sıkıştırmıştım. Rüya Atlası: Uykusuzlukla Başa Çıkma Yöntemleri Üzerine Sohbetler adında bir podcast dinliyordum. Kendi kendimi tedavi etme fikrim buydu. Yatağımın baş ucundaki komodine sırayla dizilmiş uyku ilaçları düşüncede bile beni rahatsız hissettiriyordu. Sanki hastaymışım gibi. 

Tipik bir hasta profilinde olduğu gibi ben de inkar aşamasındaydım.

Kulağımda dinlendirici bir sesi olan adamı tam olarak anlayamıyordum, sebebi tam o anda sınıfta olduğumdan ve hocamızın ders anlatıyor olduğu gerçeğinden kaynaklı olabilirdi.

Kulağıma fısıldayan adamın uymayacağımı bildiğim tavsiyelerini dinlerken çok geçmeden biri omuzumu dürttü. Kafamı kaldırdığımda sınıf arkadaşlarımdan biri dersin bittiği bilgisini verip karşıya bir bakış attı, aynısını yaptığımda hocamızın kitaplarını toparlarken bana baktığını gördüm. Kulaklığımı çıkarırken bana doğru konuştu.

"Bir saniye konuşalım Asya."

Ayaklandığında onu takibe aldım, neler duyacağımı bildiğimden pek tedirgin değildim ama yine de merak ediyordum. Koridora çıktığımızda adımlarını yavaşlattı ve durup konuşmak istemediğini anladığımdan yanına geçip onunla yürümeye başladım.

Anılar ve AcılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin