10

1.8K 271 31
                                    

Bu gece...
Kafamdaki bazı soruların yanıtlarını bulmam için en doğru zaman, bu geceydi. Anne ve babam, birkaç doktorla birlikte birkaç saat önce yurtdışından getirttikleri birkaç maddenin kargosunda bir sorun çıktığı için şehir dışındaki kargo şubesine giderek sipariş ettikleri maddede bir sıkıntı olup olmadığını kontrol etmek için hastaneden ayrılmışlardı, ki bu da benim onların odalarına gizlice girip dosyalarını karıştırmam için güzel bir fırsat olduğu anlamına geliyordu.

Bir haftadır bunun için hazırlanıyordum ve sonunda emeklerimin meyvelerini yiyebilecektim. Sırf bu dosya yığınını  karıştırmak için aylar öncesinden tıbbi terimlerin birkaçını ezberlemiş, dün hastanenin elektrik kutusunun olduğu koridordaki güvenlik kameralarını oyun oynarken yanlışlıkla kırmış gibi yapmış ve annemin telefonundan bahsi geçen kargonun kargo numarasını bularak kargo şirketine, kargonun teslim edilme adresini değiştirdikten sonra tüm yazışmaları silerek hiçbir şüphe uyandırmadan bugünün ayarlamalarını halletmiştim. Şimdi ise geriye kalan tek şey, annemlerin şehir dışına çıktıklarından tamamen emin olduktan sonra şartelleri indirerek tüm hastanede yaklaşık olarak 10 dakika sürecek olan bir enerji boşluğu oluşturduktan sonra tüm kameraların beni kaydetme riskini gözden çıkararak rahatça anne ve babamın çalışma odalarına ulaşabilecektim. Jeneratorlerin çalışması, veya sorunun ne olduğunu bulmaları çok da uzun sürmeyecekti ancak bu da bana en fazla bir 5 dakika kazandırırdı. Olası yakalanma ihtimalim için geceliklerimi giymiştim, ki yakalanırsam görevlilere bu tapılası sevimlilikteki yüzümle kabus gördüğümü ve annemin yanına gitmek istediğimi söyleyecektim. Ancak üzerimde anahtar ve saat gibi şüpheli bulabilecekleri nesneler taşımak zorunda olacağım için yanıma Teddy'i de alsam iyi olacaktı. Senelerdir tek ve biricik oyuncağım olduğu için bundan şüpheleneceklerini sanmıyordum, ayrıca yakalanma gibi bir durumum olursa bu aletleri Teddy'nin boynunun hemen altına diktiğim fermuarlı cebe koyabilirdim. Koca kafası sayesinde fermuarı gizlerken sevimliliğimi 2 katına çıkarabilir ve görevlileri saf dışı bırakabilirdi.

Turuncu bir üst ve yeşil bir altla birlikte sevimli pijama takımımı aynada son kez kontrol ettikten sonra kol saatimi 15 dakika geri sayımına getirdikten sonra sağ elime aşı odasından arakladığım plastik eldiveni geçirerek Teddy'nin içine uzun uğraşlarla yazdığım mektubu koymuş ve turuncu pijamamın kolunu çekiştirerek sağ elimi iyice görünmez yaptıktan sonra odamın kapısını açarak boş olan koridora bakmıştım. Saat çoktan gece yarısını geçmişti ve bu koridorda kimse kalmamıştı.

Zaten aynı koridorda bulunan elektrik kutusuna doğru yavaş ve sessiz adımlarla ilerlerken bir an merdivenlerden bazı konuşma sesler duysam da, bu konuşma sesleri giderek uzaklaşmaya başladığı için biraz rahatlamış bir şekilde koridorun  diğer ucundaki şartel kutusuna ulaşmış ve buraya oyun oynama bahanesiyle getirdiğim sandalye yardımıyla eldivenli elimle kutuyu açarak terdirgin bir nefesin dudaklarım arasından çıkmasına izin vermiştim. Hemen ardından da kolumdaki saatin ekranına dokunarak geri sayımın başlamasını sağlarken tüm şartelleri hızlıca indirmiş ve etrafın zifiri karanlık olmasını sağlarken elektrik kutusunun kapağını kapatarak sandalyeyi eski yerine koymuştum. Bundan sonrası için ise süratli bir maratonun beni beklediğinin oldukça farkındaydım.
Ayaklarımda ayakkabı olmadığı için ses çıkarabileceğim endişesi olmadan koridorda geri koşup koridorun sonundan sağa dönerek annemin çalışma odasına gelmiştim, ancak o sırada konuşma sesleri iyice yaklaşmaya devam etmiş ve kalp atışlarımın kulaklarımda yankılanmasına sebep olmuştu. Anahtarla hızlı bir şekilde annemin odasının kilidini açarak içeriye girmemle birlikle Teddy'i yere atarak annemin çalışma masasının arkasındaki dolaba ilerleyerek dosyaları hızlıca incelerken bizimle ilgili olabilecek bir dosyayı seçerek hızla içeriğini karıştırmaya başlamıştım, ve her sayfada farklı bir çocuk hastanın resmi ve bilgileri bulunan  isimlerin üzerindeki kırmızı [Öldü] damgalarını görmek tüylerimi diken diken etmişti.

Titrek bir nefes alarak sayfaları hızlı hızlı çevirirken kendi fotoğrafımı  görmemle duraksayarak sayfayı incelemeye başlamış ve kişisel kimlik bilgilerimi atlayarak alt kısımdaki rapor kısmına geçince bilmediğim terimleri atlayarak metni hızlıca okumaya başlamıştım. Denek numaramın 04 olduğundan ve bir bağlayıcı olduğumdan bahseden metnin sonuna doğru ilerlemeye başladığımda, okuduğum şeylerle birlikte sarsılmış gibi donakalmıştım.

13 Mart 3013 tarihinde beynindeki tümörün tamamen temizlendiğini ve beynimin beklenenden daha hızlı gelişerek deneye karşılık verdiği yazıyordu. Ayrıca yetenek çeşitliliğinin bu gelişime bağlı olarak değişebileceğiyle ilgili biraz daha zırvalamışlardı ancak benim takıldığım nokta, tümörünün ben 12 yaşındayken tamamen temizlenmiş olmasıydı...

Öyleyse burnumun kanadığı ve kriz geçirdiğim gün neydi? Tam olarak aynı tarihlere denk geliyordu, ancak tümörüm çoktan temizlendiyse, bu durumun nedeni üzerimdeki deney miydi? Bana ölecekmişim gibi, sürekli hastalığımın ilerlemeye devam etmesi benim hatammış gibi davranıp durmuşlardı, öyleyse burada yazanlar neydi? İyileşeceksin umuduyla deney ilaçlarını kuzu kuzu almam için, beni yavaş yavaş öldüğüme mi ikna ediyorlardı? Öyleyse sırf soru sormayayım diye, ilaç adı altında bana ne vermişlerdi?

Hatta daha iyi bir şekilde sormak gerekirse, amaçları bizi iyileştirmek değilse neydi? Bize burada ne yapıyorlardı?

Peki ya üç yıl önce gözlerimin önünde acınası bir halde ölen kıza ne demeliydim? Deney başarısız olunca sonumuz öyle mi olacaktı?

O sırada gürültüyle kapının açılmasıyla birlikte irkilerek elimdeki dosyayı yere düşürürken annem nefes  nefese kalmış bir şekilde sinirden ve koşmaktan kıpkırmızı olan yüzüyle odayı hızla taramış ve benimle göz göze gelmişti.

Hayır... İmkansız!

"Ne halt ediyorsun burada?" diyerek öfkeli bir şekilde bana doğru adımlarken korkuyla geri geri giderek arkamdaki dolaba sırtımı çarpmış ve durmak zorunda kalmıştım. "Ne zamandan beri eşyalarımı karıştırma gibi bir huyun var senin!" diyerek öfkeyle elini kaldırmasıyla birlikte refleks olarak kollarımı yüzümü korumak istercesine kaldırmıştım ancak annem, beklentimin aksine bana vurmamış, sert hareketletle kolumu tutarak beni odadan dışarıya sürüklemeye başlamıştı, tabi kapıdan geçmeden önce Teddy'i de yerden kapmayı ve ona tek elimle sıkıca sarılmayı unutmamıştım. Ne de olsa C planımın, yani "eğer planların hepsi başarısız olursa" planımın esas karakteriydi kendisi. Ben yakalandıysam, bunu başkaları öğrenmeli, ve benim yapamadıklarımı başkaları yaparak kendilerini kurtarmalıydılar...

Tek sorun, Teddy'nin diğerlerinin eline nasıl geçmesini sağlayacağımdan geçiyordu. Diğerleri oyuncağı tanıyabilirdi, bu yüzden odalarımızın bulunduğu koridorda bir köşeye fırlatmam yeterliydi ancak bunu, annem yanımdayken yapamazdım.

Düşün, düşün!..

"Burada bekle, yoksa elimden bir kaza çıkacak." diye her kelimesinin üstüne basa basa konuştuktan sonra beni koridora fırlatırcasına kolumu bıraktığında sendeleyerek yere düşmüştüm. Annem ise odasına geri dönerek neleri karıştırdığımı kontrol etmeye başlamıştı.

"Rüya?" diye koridorun köşesinden gelen kısık bir sesle başım o yöne dönünce, Hiro'nun endişeli gözleriyle karşılaşmış ve gözlerimi korkuyla açarak başımı iki yana sallayıp onun  burada olmaması gerektiğini belirtmiştim, ancak o anda aklıma gelen ani bir fikirle Teddy'i Hiro'ya doğru fırlatarak onun yakalamasını beklemiş ve ciddi bir yüzle "Kaç." dercesine dudaklarımı oynatmıştım. Birkaç saniye tereddütle Teddy'e sarılarak beklese de, ardından arkasını dönerek odasına koşmaya başlamıştı. Kısa bir süre sonra da ışıklar yeniden yanmaya başlamış ve etraf yeniden aydınlanmaya başlamıştı.

"Anahtarı ver." diye ciddi bir ifadeyle odadan çıkan annem, elini uzatarak korkunç bir sesle konuşunca yavaşça ayağa kalkarak cebimdeki anahtarı onun eline bırakmıştım. O ise anahtarı elimden sökercesine alarak odayı yeniden kilitledikten sonra anahtarı cebine koymuş ve kolumdan tutup beni sürüklercesine merdivenlere doğru yürüterek aşağı kata inmeye başlamıştık.

Ah, 6.hissim su anda içten içe çığlıklar atmaya başlamıştı ve çok kötü şeyler olacakmış gibi hissediyordum...

Rüya Askeri 2  [Final]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin