AV//Gerçekler...

92 4 0
                                    

Gözlerimi yavaşça araladığında bir odanın tavanına bakıyordum, fakat bu kesinlikle benim odam değildi. Kıpırdatmakta zorlandığım bedenimi çok zor hareket ettirip yatakta doğrulttuğumda yatağın karşısındaki pufa oturmuş sarışın kızla göz göze geldim.
"Bir ara hiç uyanmayacaksın sandım." Bu sarışın, Lisa Sullivan'dan başkası değildi.

Bol yastıklı ve pembe örtülü yataktan hızla kalktım. "Neler oldu? Nasıl geldim buraya?"
Lisa, sakin bir şekilde tırnaklarına bakarak, "Seni Jungkook getirdi, biraz sakin olmayı denesen diyorum." dediğinde hayretle onu izledim. Ben burada aklımı kaybediyordum, kızın hâlâ dünya umurunda değil!

"Beni öldürmeye niyetlenen ve hatta üzerimde iğrenç şeyler denemek isteyen adamlar vardı, Lisa! Anlıyor musun?" diye bağırdm. "Ayrıca o kaçık heriflerden biri resmen önümde bir kurda dönüştü!" dedikten sonra kısa bir duraksayıp, "Ve o lanet kardeşin bir katil!" Diye haykırdım.

Son cümlemle hanımefendinin dikkatini çekmiş olacağım ki bakışlarını tırnaklarından çekip bana yöneltti. "Katil demek doğru olmaz. Her şeyi öğreneceksin, önce bir sakinleş ve şu yatağa otur." dediğinden titreyen ellerimi saçlarımda gezdirip bir süre ona baktıktan sonra yatağa oturdum.
"Sana bunu anlatma görevi maalesef bana düştü. Kook, bir şeyleri anlatma konusunda iyi değildir." Başını iyi yana sallayarak bıkkın bir nefes verdi. "Nefesimi boşuna tüketmeyi sevmem, o yüzden beni zorlamasan iyi olur. Umarım tek seferde anlarsın." Diyip kaşlarının kaldırarak bana şüpheli bir bakış attı.
"Anlat." Dedim sinirden titreyen sesimle.
"Pekâlâ, Annabeth. Sana şimdi direkt söylersem bayılırsın ve yine ayılmanı bekleyecek zamanım yok."
"Annabelle." İsmimi düzelttiğimde dümdüz suratıma bakınca bıkkın bir sesle, "Beth değil, B-E-L-L-E" diye kodladım. Lisa'nın karşılığı ise göz devirmek oldu.
"Her neyse, şu sorudan başlayalım. Hiç sende bir gariplik olduğunu hissettin mi?"
Kaşlarımı çattım. "Ne demek istiyorsun?"
"Yani anlam veremediğin garip şeyleri, senin yaptığını düşündüğün oldu mu?" diye sorduğunda, ailemin ölüm haberini aldığm gün herin titremesi ve patlayan otobüs camlarını düşündüm. Ve bugün aynı şekilde yerin titremesi... Ama bunlara benim sebep olmam imkansızdı.
Ben cevap vermeyince, "Onlar avcılardı." dedi.
"Ah, yine mi şu avcı meselesi," diyerek elimle yüzümü sıvazladım. "Bunlar tam olarak ne avcısı? Sakın sen de kadın avcıları deme bana."
Lisa söylediğim şeye pek anlam verebilmiş değildi. Çok sıradan bir şey söylüyormuş gibi konuya açıklık getirdi. "Günümüzde, avladıkları şeye cadı diyoruz."
Yüz ifadem eminim ki donmuştu, çünkü beyin fonksiyonlarım da donmuş gibiydi.
"Ah daha fazla uzatamayacağım, kısacası sen bir cadısın."
NE?
Söylediği şeyi hazmedince ağzımdan çıkan yüksek sesli bir kahkaha, Lisa'nın acaba delirdi mi, der gibi bakmasına sebep olmuştu. Hatta o kadar süre kahkaha attım ki sonunda ayağa kalktı ve yatakta oturarak manikürlü tırnaklarıyla omzumu sarstı. "Kendine gel."
"Ne saçmalıyorsun?" diye sordum kahkahamı bastırmaya çalışarak.
"Bir şey saçmalıyor gibi mi görünüyorum?" diye sorduğunda hâlâ tüm ciddiyetiyle bana bakıyordu. "Jungkook ve ben de avcıyız. Yani ben daha çaylak bir avcıyım, henüz kimseyi öldürmedim. Jungkook öyle değil. Görünüşte katil olabilir fakat öldürdüklerinin insan olmadığını ele alırsak teknik olarak katil değil."

Hızla yataktan kalktım. Ya ben tımarhaneye yatırılmalıydım ya da Lisa yatırılmalıydı!
"Endişelenme aptal, avladığımız siz değilsiniz. Dorchalar."
Evet, ben de bunun için endişeleniyordum zaten Lisa, teşekkürler.
"Lanet Dorchalar da neyin nesi?" dediğimde sesim yüksek çıkmıştı.
"Onlar kendilerini kötülüğe teslim etmiş cadı topluluğu. Bir kere Dione'a yeminlerini ettiklerinde geri dönüşü yoktur. Biz onları avladığımız için gün yüzüne çıkamıyorlar."
"Dione mu?"
Sorduğum soruyu Lisa eliyle geçiştirdi. "Bu çok uzun hikaye, şimdi oraya girersek çıkamayız."
Bir süre söylediklerini hazmetmeye çalıştm. "Peki, o adamlar benden ne istiyorlardı?" diye sordum kurumuş ağzımdan çıkan kısık sesle.
"Bunu ben de bilmiyorum," dediğinde bakışlarıyla beni süzerek neyin yanlış olduğunu bulmaya çalışıyor gibiydi. En önemli sorunun cevabını bilmiyor olması, gerçekten harikaydı.

AVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin