Merhaba bayaaaaa bir yoktum. Umarım hala aranızda bu kitaba yeni bölüm bekleyenler vardır. Çok büyük umutlarla başladığım bu kitabı bazı şeyler araya girdiği için aksatmak durumunda kaldım. Hala bu kitabı bekleyenler varsa onlar için yazmak istedim ve bir yandan da belirlediğim gidişat üstünde ilerlemek istedim. Umarım hoşunuza gider 🌸
"Sakin ol ufaklık." Taehyung güven verici bir şekilde yanındakine gülümsemişti. Bir şeytan ne kadar güven verebilirdi orası bir muammaydı.
"Sakinim, sorun yok." Söylediklerinin aksine titreyen elleri sakin olduğunun bir göstergesi bile olamazdı. Orta büyüklükte olan müstakil bir evin önünde ikili duruyordu. Jungkook derin bir nefes alarak bakışlarını karşısında ki eve dikti.
"Hiçbir sorun çıkmadan bu geceyi bitireceğim." Jungkook kendisini destekleyerek kahverengi kapıya doğru adım atmaya başladı. Taehyung buraya ilk adım attığından be içinde garip bir his vardı. Bu hissi çok adlandıramıyordu şuanlık sadece Jungkook'un bu geceyi sorunsuz geçirmesi için yardım etmesi gerektiğini düşünüyordu.
İkili birkaç adımda yolu bitirmiş kapının önüne gelmişlerdi. Jungkook elini kaldırarak zile bastı ve gergin bir şekilde etrafına bakındı. Aralanan kapı ile yıllar sonra gördüğü annesi ile içi burkuldu. Önceden gördüğü canlı siyah saçları artık eskisi gibi parlamıyordu ve canlılığını yitirmişti. Gözlerinin yanında ki kırışıklıklar ise ne kadar zamanın geçtiğinin göstergesiydi. Jungkook ona seslenmesiyle düşüncelerinden sıyrılarak karşısında gülümseyen kadına baktı.
"Hoş geldiniz. İçeri gelin." Annesi geriye çekilerek kapıyı açtı. Jungkook ön de Taehyung hemen arkasında içeri girdiler. Jungkook beyaz ve siyahın uyumlu olduğu salona kısaca göz attı. Karşısında babasını görmesiyle yutkundu. Saygıyla önünde eğildi.
"Hoş geldin Jungkook." Babasının sesini duymasıyla tekrar dikildi.
"Hoş buldum baba." Etrafta ki garip ortamı dağıtmak ister gibi annesi hepsini masaya çağırdı.
"Haydi masaya." Babası baş köşeye yerleşmiş, annesi de tam karşısında oturuyordu. Jungkook sandalyeyi çekerek oturdu ve Taehyung da yanına yerleşti. Taehyung masaya kısaca göz attı ve hemen ardından Jungkook'un annesi ve babasına baktı. İkisinden garip bir şeyler seziyordu ama tam olarak bunu anlayamamıştı. Jungkook ise gerginlikle bacağını sallıyor, önüne konulan yemeğe bakmayı sürdürüyordu. Bacağında hissettiği temasla irkildi ve elin sahibine baktı.
"Sakin ol." Taehyung ona destek olduğunu belli eder gibi gülümsedi.
"Siz ne ara tanıştınız? Biraz sizin hakkınızda sohbet edelim." Annesi gülümseyerek Jungkook ve Taehyung'a baktı.
"3 hafta önce."
"2 hafta önce." İkisi de aynı an da konuşmanın verdiği gariplikle ve söylediklerinin aynı şey olmamasıyla birbirlerine baktılar. İlk konuşan hemen Taehyung oldu.
"3 hafta oldu tanışalı ve 2 haftadır sevgiliyiz."
Annesi olumlu bir şekilde kafasını sallayarak gülmüştü.
"Umarım mutlu olursunuz. Birbirinizi sakın üzmeyin." Jungkook gülümseyerek annesine baktı. Daha ne kadar böyle bir yalan sürdürebilirdi orası muammaydı. Yanlışlıkla ağzından kaçırdığı yalanı şuanlık devam ettirebilirdi. Bir sorun olarak görmüyordu.
İlerleyen saatler de yemekler yenmiş ve sohbet devam etmişti. Taehyung aklına gelen şeyle hızlıca duraksamıştı. Jungkook'u çaktırmadan dürtükleyip kaş göz hareketi yapmıştı. Jungkook ise anlamsız bir şekilde bakmaya devam ediyordu.
"Biz hemen geleceğiz." Taehyung sandalyeden kalkarak Jungkook'un elini tutarak mutfağa doğru çekiştirdi.
"Bir sorun mu var?" Jungkook şaşkınlıkla ensesini ovan gence baktı.
"Benim gitmem gerekiyor. Bugün diğer tarafa gitmem gerekiyordu ama unuttum şuan da aklıma geldi. Bir yandan seni de tek bırakmak istemiyorum." Siyah saçlı sinirle saçlarını karıştırdı. Gerçekten de gitmesi gerektiği aklından uçup gitmişti.
"Sorun yok, eve tek dönebilirim." Jungkook gülümseyerek Taehyung'a baktı.
"Emin misin?" Taehyung hala tedirgindi bu konuda. Onu en son tek bıraktığında başına gelenleri görmüştü ve tekrardan tek bırakmak istemiyordu. Ama bir yandan da gitmeliydi.
"Eminim, gerçekten gidebilirsin." Taehyung onu başıyla onaylayarak salona doğru adımladı. Masaya yaklaşınca boğazını temizleyerek dikkatleri üstüne çekti.
"Benim biraz erken gitmem gerekiyor. Sizinle tanışmak çok büyük bir zevkti Bay ve Bayan Jeon. Umarım tekrar görüşebiliriz." Taehyung saygıyla eğildi.
"Biz de tanıştığımıza memnun olduk Taehyung. Tekrar seni görmekten mutluluk duyarız. Görüşmek dileğiyle." Taehyung gülümsemiş Jungkook arkasında kapıya doğru ilerlemişti. Kapıya vardıklarında Taehyung kulpu aşağıya indirdi ve kapının açılmasını sağladı. Ayakkabılarını giyerek dışarıya adımladı ve Jungkook'a döndü.
"Dikkatlice eve git. Erken gelmeye çalışacağım." Jungkook onu onaylar bir şekilde kafasını salladı ve Taehyung'un ardından kapıyı kapattı. Geriye dönerek hızlı adımlarla salona ilerledi. Masaya tekrardan döndü ve sandalyeyi çekerek oturdu.
"Onu gerçekten ne zamandır tanıyorsun?" Jungkook konuşan babasıyla bakışlarını ona çevirdi.
"3 haftadır."
"Ona güveniyor musun?"
"Güveniyorum, bir sorun mu var?" Babasının şüphe dolu bakışları Jungkook'un gözlerine dikiliydi.
"Bir sorun yok, sadece merak ettim." Jungkook onu tereddütle onayladı ama içinde ki merak hala gitmemişti. Taehyung'u tanıyor muydu? Neden böyle sorular soruyordu? Hiçbir fikri yoktu Jungkook'un.
"Daha fazla geç olmadan eve gitsem iyi olur. İyi akşamlar." Jungkook oturduğu masadan sandalyesini geriye ittirerek kalktı. Hızlıca kapıya doğru ilerledi. Annesinin sesini duymasıyla duraksadı.
"Bir ara tekrar gel. Hoseok'a selam söyle."
"Söylerim, görüşürüz." Jungkook hızlıca ayakkabısını giydi ve kapıyı açarak adımını dışarıya attı. Rüzgar yüzünü yalayıp geçince irkildi. Kapüşonlusunu kafasına geçirdi ve ardından kapanan kapıya kısaca baktı. Ellerini cebine sokarak hızlı adımlarla sokakta ilerledi. Köşeyi döndüğü an da onu durduran bir ses vardı.
"Jeon Jungkook."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Immoral ⌜TaeKook⌟
FanfictionJungkook küçük bir istek de bulundu başına bela olacak şeytandan habersiz.