Uzun bir ara verdiğim için okuyucularımın çoğunu kaybettim. Burada olanlar bir kendinizi belli edin yoksa ağlicam, bir de bol bol yorum istiyorum yoksa yine ağlarım ಥ‿ಥ
Odanın içine dolan alarm sesiyle Jungkook gözlerini yavaşça araladı. Bir süre anlamsızca etrafına baktıktan sonra arkasında ki komodine uzanarak telefonunu aldı ve alarmı kapattı. Diğer günlere göre bugün kendisini daha da yorgun hissediyordu. Bırakın ayağa kalkmayı gözlerini bile açmak istemiyordu. Kesinlikle bugün okulu çekecek kafa da değildi.
Elinde ki telefonun kilidini açarak Hoseok'a kısaca mesaj attı. Aradan 5 dakika geçmesiyle telefonu çalmaya başladı. Ekranda arkadaşının adını görmesiyle hızlıca açtı.
"Alo Jungkook, iyi misin? Geleyim mi? Gel de hemen koşarak gelicem bak. Çok kötüysen gerçekten ağlarım."
Jungkook arkadaşının telaşlı haline tebessüm etti. Onun için endişelenen birisinin olması güzel bir duyguydu. Kuru dudaklarını yalayarak araladı.
"Hoseok öncelikle sakin ol. İyiyim, sorun yok. Biraz üşütmüşüm kendime sıcak bir çorba hazırlayıp içersem daha iyi olacağım. Endişe etme güzelce derslerine gir."
Jungkook boğazından dolayı birkaç kere öksürdü. Acıyan boğazı ona şuan da hiç yardımcı olmuyordu.
"Ama bak öksürüyorsun bir de. Boşver okulu falan geleyim yanına sana bakarım ben."
Hoseok'un endişeli ses tonu Jungkook'un kulaklarına ulaşmıştı.
"Hoseok bak gerçekten kızıyorum derslerine gir."
Jungkook gülmemek için kendisini kasmıştı. Çünkü Hoseok'un endişeli yüz ifadesi bir anlık da olsa gözlerinin önüne gelmişti. Endişeliyken dudakları titriyor sürekli elleriyle oynuyordu. Bu hareketleri de onu tatlı gösteriyordu.
"Tamam tamam derslerime gireceğime emin olabilirsin ama daha da kötü olursan ara beni direk yanına geleceğim duydun mu?"
"Tamam anne arayacağım."
Birbirlerini tembihledikten sonra telefonu kapatmışlardı. Jungkook elinde ki telefonu yatağın üstüne bıraktıktan hemen sonra gözlerini anlık olarak kapatmıştı.
Geri uyuyamayacağını fark edince yavaşça yataktan kalktı. Ayaklarını yere sürterek ve bir yandan da eşofmanını çekiştirerek lavaboya gitti. Rutin işlerini hallettikten sonra aynada yüzüne kısaca baktı ve süzdü. Yüzü soluk ve göz altları çökmüş bir şekildeydi. Dün gece olanlar aklına gelince hafiften yanakları kızardı ve utançla aynadan kendine bakmayı bırakıp lavabodan çıktı.
Kendisine biraz çorba yaparsa boğazının yumuşayacağını düşünüyordu. O yüzden adımlarını mutfağa yönlendirdi ve tezgahın altında ki dolaptan tencere çıkardı. Biraz su koyduktan sonra ateşin üstüne bıraktı. Kapağı da kapatıp yorgun vücudunu sandalyeye bıraktı.
Vücudunun her bölgesi ağrıyordu ve bu da can yakıcı bir durumdu. Çenesini yumruk yapmış eline yasladı ve birkaç şeyi düşünmeye başladı. Hayatı bir an da garip bir şeytanın gelmesiyle değişmişti ve en büyüğü ise o şeytanla dün gece öpüşmüştü. Sadece rüya olup olmadığını anlamak için kısa bir şekilde onu öpmüştü ama Taehyung daha fazlasını ister gibi onu tekrardan öpmüştü.
Birkaç tıkırtının gelmesiyle Jungkook daldığı düşüncelerden sıyrılmıştı. Mutfağın kapısının önünde Taehyung'u görmesiyle yavaşça ona bakmıştı. Koşmuş gibi bir hali vardı ve alnından birkaç ter damlası süzülüyordu.
"Hasta olduğunu duydum iyi misin? İstersen hastaneye gidelim."
Taehyung ona yaklaşarak elini alnına koydu ve kaşlarını çattı. Jungkook kendi vücudunun aksine daha da sıcak olan elle irkildi.
"Lanet olsun elim senin vücut ısından daha sıcak."
Taehyung hızlıca eğilerek dudaklarını gencin alnına bastırdı. Jungkook alnında hissettiği dudaklarla anlık olarak dondu. Yumuşak dudaklar onun alnına baskı yapıyordu ve Jungkook ise ne yapacağını bilemez bir şekilde etrafa bakıyordu.
"Biraz ateşin var ılık bir suyla duş alırsan düşer yüksek ihtimalle."
Taehyung geriye çekilerek oturan bedenin yüzüne kısaca baktı.
"Çorba?"
Jungkook ateşin üstünde ki suya bakmak için oturduğu sandalyeden kalkmaya çalışarak hamle yaptı fakat yalpalamasıyla sert bir vücuda çarpması bir oldu. Taehyung gencin düşmemesi için hızlıca kolunu beline sarmıştı. İkili anlık olarak duraksadı ve bakışları birbirine çarptı. Taehyung sessiz ortamı bozmak ister gibi dudaklarını araladı.
"Çorbayı ben yaparım burada olduğum sürece birkaç şey öğrendim sen gidip duşunu al."
Jungkook onu onaylamış ve belinde ki kolun çekilmesiyle geriye adımlayarak Taehyung'un yanından geçip mutfaktan çıkmıştı. Ilık bir duş kesinlikle vücuduna iyi gelebilirdi.
Jungkook duştayken Taehyung da çorbanın malzemelerini koymuş olmasını bekliyordu. Arkasından gelen sesle hızlıca oraya doğru döndü.
"Hızlı çıkmışsın."
Jungkook onu kısaca onaylayarak sandalyeye oturdu ve derin bir nefes verdi. Taehyung olan çorbaya kısaca baktı ve küçük bir kase çıkararak kaşık yardımıyla çorbayı içine koydu. Kaseyi Jungkook'un önüne bıraktı ve bedenini gencin çaprazında ki sandalyeye bıraktı .
Jungkook çorbanın tadını merak ederek küçük bir yudum aldı. Çorbanın damağında bıraktığı güzel tatla tebessüm ederek beğendiğine dair sesler çıkardı. O bir şeytan olabilirdi ama yemek konusunda başarılıydı. Taehyung bu haline gülümseyerek karşılık verdi.
"Bu aralar seni rahatsız eden bir şeyler var gibi anlatmak ister misin?"
Jungkook elinde ki kaşığı bırakarak Taehyung'a döndü.
"Annem sürekli mesaj atıyor beni görmek istediğine dair."
Jungkook sıkıntıyla derin bir nefes vermiş ve bakışlarını masaya indirmişti.
"Peki sen aileni görmek istiyor musun?"
Jungkook düşünceli bir şekilde geriye yaslandı.
"Bilmiyorum."
"Belki de onları görmen gerekir. Kendi ayaklarının üstünde durduğunu onlara göstermelisin. Anneni ara ve akşam yemeğe geleceğini söyle."
Taehyung gülümseyerek Jungkook'a baktı.
"Öyle yapacağım."
Jungkook kendisini biraz daha toparlamış hissediyordu bu yüzden oturduğu yerden kalkarak hızlıca odasına ilerledi. Yatağın üstünde ki telefonunu kaptığı gibi tekrar mutfağa girdi. Taehyung geriye yaslanmış Jungkook'un hareketlerini izliyordu.
Jungkook telefonunun kilidini açarak rehbere girdi annesini görünce üstüne bastı. Birkaç kere çalıştan sonra telefon açıldı.
"Jungkook, oğlum?"
"Merhaba anne bugün müsaitseniz akşam yemeğine gelmek istiyorum."
Jungkook tek nefeste söylediği şeyle heyecanla karşıdan cevabı bekliyordu.
"Tabiki de gel oğlum sormana bile gerek yok. Tek başına mı geleceksin Hoseok da seninle gelecek mi?"
"Hoseok gelmez ama sevgilimi getireceğim."
Jungkook ağzından kaçırdığı şeyle anlık olarak duraksadı ve bakışlarını Taehyung'la buluşturdu. Taehyung ise gencin bu haline güldü.
"O halde tamam oğlum akşam görüşürüz bekliyoruz sizi."
"Tamam anne görüşürüz."
Jungkook telefonu kapatıp utançla etrafına bakındı.
"Sevgilin mi olduk şimdi de ufaklık?"
Taehyung kıkırdayarak Jungkook'un daha da kızarmasını izledi.
"O öyle anlık çıktı ağzımdan."
Jungkook gülen Taehyung'u bir süre izledi. Umuyordu ki akşam yemeği sorunsuz ve güzel geçerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Immoral ⌜TaeKook⌟
FanfictionJungkook küçük bir istek de bulundu başına bela olacak şeytandan habersiz.