Kaos mu görmek istersiniz yoksa şirin hallerini mi xnxnxhxn
"Ne düşünüyorsun?" Kendisine sorulan soruyla Taehyung düşünce aleminden çıkarak yanında yürüyen Yoongi'ye baktı.
"Dünyaya ineli birkaç gün oluyor onu yeni tanıyorum ama garip hissediyorum. Sanki onu daha önce bir yer de görmüş gibiyim ya da aynı ortam da bulunmuş gibi." Taehyung ellerini cebine sokarak yürümeye devam etti.
"Belki de aynı ortamda bulunmuşsunuzdur. Dünya küçük bir yer karşılaşmış olabilirsiniz." Yoongi ayağıyla taşa vurarak ileriye düşmesini sağladı. Taehyung ona doğru dönerek durmalarını sağladı.
"Ama bu dünya da karşılaştığımızı düşünmüyorum." Yoongi sarı saç tutamlarını karıştırarak ona baktı.
"Yani onun da mı bir şeytan olduğunu düşünüyorsun?"
"Zannetmiyorum bir şeytan olsaydı belirti gösterirdi değil mi?" Taehyung ensesini kaşıyarak düşünceli bir şekilde etrafına bakındı.
"Tehdit altında hissettiği zaman belirti gösterebilir ya da uyku anındayken. Hiç onu o şekilde gördün mü?"
"Jungkook birkaç saat önce tehlike altındaydı eğer şeytan olsaydı belirti gösterirdi ve karşısında ki şeytanlar da onu dövme girişiminde bulunmazdı. Ayriyetten uyku anındayken onu izledim hiçbir belirti göstermedi." Yoongi sırıtarak ona baktı.
"Yani onu uyurken izledin? Liseli aşıklar gibisin. İnsan olsan öyle olduğunu düşüneceğim. Onu dövenleri dövüyorsun, uyurken izliyorsun, 7/24 yanında dolaşıyorsun." Yoongi bir yandan sırıtıp bir yandan Taehyung'un yüzünde ki değişimleri izliyordu. Taehyung kırdığı potla şaşkınlıkla gözlerini araladı.
"Saçmalama yok öyle bir şey. Sadece onu tanımak için."
"Kesin öyledir." Taehyung, Yoongi'nin cevap vermesini umursamadan hızlı adımlarla yürümeye başladı. Peşinden ise Yoongi gülerek ilerlemeye başladı.
❀
Israrla çalan kapıyla Jungkook uzandığı koltuktan gözlerini aralayarak hızlıca kalktı. Ayağının birisine çarpmasıyla duraksadı.
"Salak Hoseok kalksana yerden. Burada mı yatılır?" Jungkook, Hoseok'u tekmeleyip yattığı yerden kaldırdı ve kendiside yeni uyanmanın verdiği etkiyle gözünü kaşıyarak kapıya ilerledi. Salonda ki ışığı patladığı zamandan beri yeni değiştirme zamanı bulmuştu ve ışığı yakarak ortamın aydınlanmasını sağladı. Kapının kolunu tutarak aşağıya indirdi ve açtı. Gördüğü Taehyung ile ona sinirle baktı.
"Bu saate kadar neredeydin? Telefonlarımı niye yanıtlamadın? Bu halin de ne? Ve şu sarı kafa da kim?" Jungkook, Taehyung'un arkasını işaret etti.
"Öncelikle içeriye geçebilir miyiz?" Jungkook onu onaylayarak kapının önünden çekildi. Taehyung'un ve tanımadığı bedenin içeriye girmesine izin verdi.
"Jungkook bu da kim?" Jungkook kapıyı kapatarak salona ilerledi. Yavaşça koltuğa oturdu ve hala yanında uyuklayan Hoseok'u dürttü.
"O Hoseok bahsetmiştim."
"Bu da Yoongi cehennemden daha yeni indi. Birkaç gün sonra döner o yüzden merak etme."
"Hoseok artık uyanır mısın?" Jungkook sinirle Hoseok'u tekrardan dürtmüş ve gencin şaşkınlıkla uyanmasını sağlamıştı.
"Ne diye uyandırıyorsun?" Jungkook bakışlarıyla koltukta oturanları gösterdi. Hoseok şaşkınlıkla onlara hızlıca baktı ve gözü bir yer de takıldı. Jungkook arkadaşının gözünün takıldığı yere baktı ve Yoongi'ye baktığını fark etti. Yoongi umursamaz bir şekilde kendisine bakan bedeni hızlıca süzdü ve sırıttı. Jungkook fark ettiği şeyle hızlıca Hoseok'a vurdu ve gencin acıyla inlemesini sağladı. Hoseok'un bakışlarının kendisine dönmesiyle sinirle ona baktı.
Jungkook bakışlarını Taehyung'a döndürdü ve etrafa baktığını fark etti. Oturduğu yerden kalkarak Taehyung'a ilerledi ve omzundan tutarak sıktı.
"Bence bizim acilen konuşmamız gerekiyor." Taehyung ne diyeceğini bilemediği için kafasıyla onayladı. Ona karşı ne cevap vereceğini bilmiyordu. Önünden ilerleyen bedeni takip ederek odaya girdi. Jungkook sinirle kapıyı hızlıca itti ve çarpmasını sağladı.
"Şimdi bana ne bok döndüğünü anlatacaksın." Jungkook sinirle kaşlarını çatmış ve kollarını dolamıştı. Pekala Taehyung'un gözünde şuan seksi görünüyordu ama bunun hiç zamanı değildi.
"Ve bana asla yalan söyleme." Taehyung arkasında duran masaya yaslanarak oturdu. Ellerini iki yana koyarak destek aldı.
"Sormak istediklerini sor."
"Öncelikle bu halin ne?" Jungkook parmağıyla dudağına baskı yaptı ve Taehyung'un acı bir şekilde inlemesini sağladı. Parmağını çekerek geriye adımladı.
"Kavga ettim." Taehyung parmağıyla dudağının kenarına dokundu.
"Onu görebiliyorum. Bir şeytan ne için burada kavga eder ve neden?" Jungkook sırtını dolaba yaslayarak şüpheli bir şekilde karşısında ki bedeni süzdü.
"Bu önemsiz."
"Bilmek istiyorum?" Jungkook sabırsızca ayağını yere vurdu.
"Önemsiz dediysem önemsizdir." Taehyung sabrının son demlerinde dolaştığının farkındaydı. Yine de sakin olmayı diliyordu. Yeni bir kavgadan çıkmıştı ve kafasının dolu olduğunu hissediyordu. Karşısında ki beden onu zorlamaktan başka hiçbir şey yapmıyordu.
"Kim Taehyung gerçekten artık seni istemiyorum. Geldiğin yere geri git ve bir daha karşıma çıkma." Jungkook parmağıyla kapıyı işaret etti.
"Ben istediğimi almadığım sürece hiçbir yere gitmem. Beni buraya sen çağırdın ama ben istediğim zaman giderim. Sanırım şeytanla bir anlaşma yaparak hataya düştün ufaklık."
"Ne saçmalıyorsun?" Jungkook kaşlarını çatarak yaslandığı yerden ayrıldı ve Taehyung'un karşısına geçti.
"Anlaşılan kimse sana hiçbir şeyden bahsetmemiş. Şeytanla bir anlaşma yapıyorsan o senin istediğin bir şeyi gerçekleştirir ve sen de onun istediği bir şeyi gerçekleştirirsin. Bu kadar basit. Sadece bilmen gereken bu." Taehyung kendisine sinirle bakan bedenin yüzünde bakışlarını dolaştırdı. Yüzünde ki her bir mimikten neler hissettiğini anlayabiliyordu ve ne kadar sinirli olduğunu da.
"Saçmalıyorsun. Ben seni istemiyorum bu kadar basit. Beni koruyup kollamanı da istemiyorum. Artık senden hiçbir şey istemiyorum." Taehyung sinirle gülerek Jungkook'un birkaç adım geriye gitmesini sağladı.
"Ne sikim saçmalıyorsun? Ben istediğimi almadığım sürece burada olacağım. Vazgeçeceğini tahmin edip en başında bunu düşünüp bu yola girişmemeliydin." Taehyung sabrının taştığını hissedebiliyordu. Eğer karşısında başka birisi olsa bu kadar sabredebileceğini zannetmiyordu.
"O halde istediğin ne?" Jungkook sinirle karşısındakine bağırmıştı. Taehyung oturduğu yerden hışımla kalkarak Jungkook'un karşısına geçti ve onu itekleyerek sırtının dolapla buluşmasını sağladı. Yüzlerini yakınlaştırarak göz teması kurdu.
"Bedenini istiyorum Jeon Jungkook. Altımda inlemeni istiyorum. Bunu yapacak mısın?" Jungkook, Taehyung'un tamamiyle saçmaladığını düşünüyordu. Omzundan ittirerek geriye çekilmesini sağladı.
"Sakın bana dokunma ve bana asla yaklaşma Taehyung."
Taehyung sinirle geriye çekildi ve sağ tarafındaki kapıyı açarak bedenini dışarı attı. Arkasında ki kapıyı da hızlıca çarptı ve dış kapıya doğru ilerlemeye başladı. Salona göz atınca kimsenin orada olmadığını fark etti. Daha sonra Yoongi'ye nereye gittiğini sorabilirdi. Ama şuanlık bu evden çıkıp gitmek istiyordu. Dış kapıyı açarak dışarıya çıktı ve ardından kapıyı kapattı. Bakışlarını gökyüzünde yer almış ay da dolaştırdı. Namjoon'un yanına gitmekten başka çaresi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Immoral ⌜TaeKook⌟
FanfictionJungkook küçük bir istek de bulundu başına bela olacak şeytandan habersiz.