10

12 5 0
                                    


Amiral'in bu kadar haklı olması sinirimi bozuyordu. Beni tanıdığını söylüyordu ama hafızamı ne kadar zorlarsam zorlayayım aklıma kim olduğu ile ilgili bir fikir gelmiyordu. Geçen sene yaşananlar hakkında söyledikleri zihnimde yankılandı.

'Daha kötüsü de olabilirdi'

Doğruyu söylemişti. Çocuk, edilen hakaretlere dayanamayıp kendisine zarar da verebilirdi. İşte öyle bir şey olsaydı kendimi asla affetmezdim. Zorbalığa göz yummuştum. Ben böyle birisi değildim. Orta okuldayken her türlü zorbalığa karışır uygun bir dille halledemezsem kavga ile hallederdim. Sonrası evde işittiğim azarlarla dolu geçse de ben buydum. Lise beni değiştirmişti.

Duyduğum seslerde daldığım yerden çıktım. Derya yanımda oturmuş kalorisiz olduğunu iddia ettiği tahılları yiyordu. Etrafıma bakınıp Simgenin nerede olduğunu aradım. Düşüncelerimden ayrılmamı sağlayan şey onun sesiydi çünkü.
Bizden uzakta olan masada oturan kıza sataştığını gördüğümde derin bir nefes aldım. Bilinmeyenin sözleri zihnimi doldurmuştu yine.

Amiral ile aynı okulda olduğumuzu tahmin ediyordum. Okul çıkışı beni takip etmesi bunu gösteriyordu. Şu anda beni izliyor da olabilirdi. Bu düşünce ile tuhaf hissettim. Simge elini kızın saçına atıp yüzünü buruşturarak bir şeyler dediğinde hızla ayaklandım. Plastik sandalyenin zeminde çıkardığı ses tüm kantinde yankılanmıştı. İnsanların bana dönen bakışlarını umursamadım ve omuzlarımı dikleştirdim.

Simge kendisine doğru yürüdüğümü gördüğünde pis bir şekilde gülümsedi. Bu sefer beni kendi oyuncağıymış gibi kullanmasına izin vermeyecektim. Gerçek yüzünü görmem bu kadar uzun sürdüğü için pişmandım. Ellerimi kantin masasına yaslayıp gözlerimi Simge'nin gözlerine diktim.
"Ne oluyor burada?"
Simge sanki bir sır verecekmiş gibi ağzını kapatarak konuştu. Tek sorun yüksek sesli konuşmasıydı
"Hayatım bir de sen bak şu saçlara hiç olmuş mu pembe pembe. Nesin sen canım şeker kız Candy mi?"

Yaptığı ilk espirisiymiş gibi gülmeye başladığında onu desteklememi beklercesine kaş işareti yapıyordu. Onu kendi silahıyla vurmanın daha iyi olacağını anlayıp sahte bir şekilde güldüm ve çok beklemeden konuştum.
"Çok komik ama daha komik olan şey sürekli dibin gelmesine rağmen herkese doğal sarışınım demen canım" Sesli söylediğim cümleyle yumruklarını sıkıp üzerime doğru yürüdü.

"Ne dedin sen sürtük!"
Bu dediği ile gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Geçen tenefüs yanıma aldığım küçük makyaj aynasını arka cebimden çıkarıp yüzüne doğrulttum.
"Şimdi konuşabilirsin"
Sakin kalmam onu daha da delirtmiş gibi elini saçıma atmaya çalıştı. Bir yıldır yanında gezdiğim için her kavgaya nasıl başladığını biliyordum. Saç çekmek mi? Fazla basit

Eli saçıma yaklaşamadan sertçe kavrayıp sıktım. Bu hareket için fazla güçlü olmaya gerek yoktu. Karşımda acıyla inleyerek elini çekmeye çalıştığında sertçe bıraktım. Böylece ne olduğunu anlayamadan dizlerinin üstüne çökmüştü. Tüm kantinin bizi izlediğini bilsem de soğuk kanlılığımı korudum ve Simgenin önünde diz çöktüm. Yaşlarla dolmuş gözlerine baktım bir süre. Pişman değildim.

Sahte sarı saçlarını çekmeden kavrayıp dişlerimin arasından konuştum.
"Bu okulda bir daha birine sözlü ya da fiziksel zorbalıkta bulunduğunu görmek istemiyorum. Eğer ki görürsem..Eh onu da senin hâyal gücüne bırakıyorum şekerim"
Saçını bıraktıktan sonra sahte bir şekilde gülümseyip ayağa kalktım. Simge de çok beklemeden kalkıp parmağını yüzüme doğru salladı. 'bittin sen,bu daha bitmedi şeyler söyledikten sonra saçını savurarak ilerlemeye başladığında gülmemek için dudağımı ısırdım.

Tüm bunlar yaşanırken yanımızdaki masada olan pembe saçlı kıza baktım. Kız gülümseyen gözlerle bana bakıyordu. Çenesinden ve grubundan çekindikleri için kimse Simge'ye baş kaldırmamıştı. Ona hafifçe gülümsedikten sonra ağır adımlarla kantinden çıkıp sınıfıma yöneldim. Tek korktuğum şey bu yaşananların ailemin kulağına gitmesiydi. Bu tarz şeylerden hiç hoşlanmazlardı. Onlar için kimin haklı kimin haksız olduğunun önemi yoktu. Lise öğrencisiydim ve yapmam gereken tek şey ders çalışıp beladan uzak durmaktı. Sürekli bana bunu söylüyorlardı.

Sınıfa girip her zamanki sırama oturduktan sonra çantamdaki telefonuma baktım. Her an içeriye nöbetçi hoca gelebilir diye çantadan çıkarmadan bakıyordum. Telefon getirmek yasak olsa da yakalanmadığın sürece sorun çıkmıyordu. Whatsapp'tan gelen birdirim ile uygulamaya tıkladım.

Amiral:Kızım o neydi öyle

Amiral:Simge asık suratıyla dolanıyor ortalıkta hâlâ

Amiral:Kantinde kimse senden gözünü alamadı

Amiral:Hayran hayran bakan hemcinslerimi dövme isteğim olsa da çok havalıydın

Amiral:Wonder woman gibiydin resmen

Amiral:Sinirli olduğunda ayrı bir çekici olduğunu söylemiş miydim?

Önüne Bak-TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin