13

18 3 0
                                    


Üzerime doğru yürüyen Simge'ye gözlerimi kısarak baktım. Ortaokuldayken kısa süreli de olsa dövüş dersi almıştım sonra kavgalara karışınca annem kursu bıraktırmıştı. Sadece hak edeni dövdüğümü anneme söylediğimde yüzünde oluşan ifadeyi unutamıyordum. Dersleri bıraksam da aklımda hâlâ iki üç şey vardı. Simge gibi saç çekip tırmalamaktan başka bir şey bilmeyen birine hayli hayli yeterdi.

Birden üzerime atlayıp elini saçıma attığında çığlık atmamak için dişlerimi sıktım. Karşılık vereceğim sırada duyduğum sesle duraksadım. Sadece ben değil herkes sesin olduğu yere dönmüştü. Bağıran kişi bu sabah Simge'nin sataştığı pembe saçlı kızdan başkası değildi.
"Durun!"

Pekala bunu beklemiyordu. Azra'nın yüz ifadesinden de bir şey anlamadığı belliydi. Adını bilmediği kız Simge'nin kulağına bir şeyler fısıldayınca Simge hızla etrafına bakındı. Ne olduğunu anlamak istercesine Simge'nin baktığı yere döndüğümde ilerdeki çalılarda hareketlilik oldu. Kaşlarımı çatıp hareketin kaynağını aradım ama bulamadım. Simge saçlarını düzelttikten sonra bir şey demeden arkadaşları ile uzaklaşmaya başladı. Bu çok tuhaftı.

Pembe saçlı kıza bakıp tek kaşımı kaldırarak sordum.
"Simge'ye ne dedin?"
Ellerini önüne birleştirip oynamaya başladı.
'Imm şey polis bir akrabam olduğunu söyledim"
Yalan söylediğini hissedebiliyordum. Simge'nin kolu uzundu her türlü kavgadan hiç ceza almadan kurtulabiliyordu. Ayrıca etrafına korkuyla değil heyecanla bakınmıştı.

Kollarımı birbirine dolayıp bir adım yaklaştım.
"Simge birçok kez kavgaya girip polisten kurtulmuş birisi. Korkup gittiğini sanmıyorum"
Dudağını ısırıp yardım dilenircesine etrafa bakındı.
"Onu birine şikayet etmekle tehdit ettim sadece hem boşversenize siz bunu. Oha onlar patlayan şeker mi?"

Nasıl olduğunu anlamadan yanımızdan ışınlanırcasına kaçmış yol kenarındaki bakkaldan paket paket patlayan şeker almıştı. Ağzım açık bir şekilde patlayan şekerleri yemesini izledim. Paketlerden birini bana uzattığında gülümseyip reddettim. Gözlerim telefondaki saate kaydığında içimden 'siktir' çektim. Servisle dönmediğim zamanlarda eve servisin gittiği hızda ulaşırdım. Eğer eve geldiğim saatten daha geç gidersem sorguya çekilecektim.

Ailem yüzünden hayatımın çoğu evde geçiyordu. Belki de bu yüzden arkadaşlık kurma konusunda berbattım. Dışarı çıkmak istediğimde tek tek nereye kiminle ne yapacağımı sordukları için kendimi odama hapsetmiştim. Onlarda kendi çapında haklı diyordum ama buna pek inandığım söylenemezdi.
"Sonra görüşürüz benim acil eve gitmem lazım"
İkisine de el salladıktan sonra arkamdan dediklerini duymadan koşmaya başladım.

Karşıdan karşıya geçerken yavaşlamak zorunda kalmıştım. Tırın altında kalıp ölmeye niyetim yoktu. Devasa tır gürültü çıkararak yanımdan geçtiğimde hızla yola atlayıp karşıya geçtim. Adımlarımı hızlandırıp telefonumdan saate baktım. Çok şükür az kalmıştı. Gelen mesaj bildirimiyle whatsapp'ı açtım. Ne de olsa eve yaklaşmıştım.

Amiral:Fazla hızlı koşuyorsun

Amiral:Başına bir şey gelmeden yavaşla

Amiral:Lan

Amiral:Tırdan sonra gelen arabayı fark etmedin mi niye hemen yola atlıyorsun kızım

Amiral:Sen beni korkudan öldürmek mi istiyorsun

Amiral:Sadece beş dakika geciktin rahatla

Ailemi bilmediği için böyle konuşması kolaydı tabi. Kaşlarımı çatarak yazmaya başladım.

Miray yazıyor

Miray:Ailemi bilmiyorsun o yüzden rahatlamamı söyleme

Miray:Neyse kapatmalıyım şimdi

Artık ne kadar hızlı koştuysam sekiz dakika sonra evin önündeydim. Kapıyı çalmak yerine anahtarımla girdim.

Eğer kısıtlayıcı bir ailede yaşıyorsanız istemsizce yetenekler kazanıyordunuz. Açtığım kapıyı sessizce kapatıp parmak uçlarımla odama ilerledim.
Kural 1:Eve olması gerekenden biraz geç geldiysen ses çıkarmadan üzerini değiştir ve normal davran. Seni fark edip nerede kaldığını sordukları zaman 'Geleli baya oldu görmediniz mi beni?' diyerek kendini savunabilirsin ve böylece senin bunca zaman boyunca evin içinde olduğunu düşüneceklerdir.

Bunun gibi birçok kuralım vardı. En büyük yeteneklerim ise karanlıkta rahat hareket edebilmek,profesyonel yalan söyleyebilmek ve ayak seslerinden kimin geldiğini anlayabilmekti. Okul formasını çıkarıp pijamalarımı giydiğimde hazırdım. Şimdi de gelip geçerken görme olasılıklarının az olduğu bir yere geçmeliydim. Salonun en ücra köşesindeki tek kişilik koltuk benim kurtuluşumdu.

Parmak uçlarımda ses çıkarmadan salonun kapısına kadar ulaştım ancak beklemediğim bir şey yaşandı ve salonun kapısı annem tarafından açıldı.
"Servisçi aradı. Bugün ve bundan önceki birkaç gün servise binmemişsin. Ne yapıyorsun okul çıkışı?"

Sertçe yutkundum. Son cümledeki imayı anlamamak için salak olmak gerekiyordu. Her zamanki gibi azar işiteceğimin bilincinde olduğum için omuzlarım çöktü.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 27, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Önüne Bak-TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin