17 ʚ ɪ'ᴍ ᴀ ᴠᴇʀʏ ʙᴀᴅ ʙʀᴏᴛʜᴇʀ ɞ

1.3K 158 107
                                    

447 ᴋᴇʟɪᴍᴇ
___________________________________________

"NE YAPTIM DEDİN?!"

Jay'in şoka uğramış olan ve çığlık gibi çıkan sesi hoparlör açık olmasa bile resmen Sunghoon'un yalnız olduğu odada duyulabilecek seviyedeydi.

"Sadece... Sus..."

Sunghoon başını ovuştururken bunu neden yaptığını kendine sorup duruyordu. Jungwon'un da ondan hoşlandığını söylemek için buluşmak istemişti, onu öpmek için değil. Ve sonrasında Heeseung'u şok olmuş bir şekilde arkasında bırakıp tek kelime etmeden gitmesi de onun için başka bir küçük hediyeydi.

"Sen! Kafayı! Sıyırmışsın!"

"Evet çok sağ ol, çok yardımı dokundu!"

Sunghoon sesini yükselttiğinde Jay tekrar hattın öbür ucundan bağırdı.

"Sesini yükseltme biri duyacak!"

"Evde yalnızım kimse yok!"

Jay'in içinin rahat etmesi için - nedense Sunghoon'dan daha gergin ve endişeliydi - evi 3. kez gezmiş ve kimse olmadığına netlik kazandırmıştı. Annesi ve babası zaten bu saatlerde evde olmazdı ve Jungwon daha 10 dakika önce Sunoo ile yaptıkları su savaşı hakkında fotoğraflar göndermişti.

"Sana nasıl yardım edebilirim ki? Sıçıp sıvamışsın tebrikler."

Jay telefonunu yatağının üzerine bırakıp alkışladığında Sunghoon duyduğu seslerle ağlar gibi yaptı ve yatağına oturup yüzünü elleriyle kapattı.

"Ben rezillikler prensiyim."

"Buz prensinden sonra bu kesinlikle daha mantıklı."

Konuşma devam etmediğinde Jay bir iç çekmişti.

"Ya..."

Telefondan Sunghoon'un sesli iç çekip titrek aldığı nefeslerin sesi geliyordu ve kısık sesli mırıldanmalarla birlikte kendine ettiği küfürler de az çok duyuluyordu.

"Ya üzülme, bir şekilde hallederiz."

Jay arkadaşıyla dalga geçmeyi bırakıp ciddileştiğinde Sunghoon'un sesi yüzündeki elleri yüzünden boğuk geliyordu.

"Ben tam bir yüz karasıyım..."

"Deme ama."

"Kardeşime resmen ihanet ettim..."

En çok üzüldüğü şey Heeseung'un tepkisi veya davranışları değildi. Onu yine en çok üzen şey Jungwon idi. Ona bir şekilde anlatmak zorunda kalacaktı. Onunla konuşmalıydı ama ne diyebilirdi ki? 'Aranızı yapmak için gittim ama dudaklarına yapıştım' mı demeliydi yani? Gözlerinin yandığını hissettiğinde sıkıca kapattı.

"Sakın ağlayayım deme!"

Jay'in sesi kulağına gelirken burnunu çekmişti.

"Ben çok kötü bir abiyim."

"Sen harika bir abisin, sus ve kendini toparla."

Kendini oturduğu yatakta arkaya doğru attı ve yorganına sarıldı.

"Jungwon benden nefret edecek..."

"Jungwon her şeye rağmen seni sevmeye devam edecek."

"Çok üzülecek..."

"Belki Heeseung'dan hoşlanmıyordur bile."

"Onun yüzüne bir daha bakamayacağım..."

"Onun gözlerine bakacak ve o çok sevdiği gülümsemeni ona göstererek içini rahatlatacaksın duydun mu beni?"

Sunghoon yutkunmuş ve kollarının arasındaki yorgana daha sıkı sarılmıştı.

"Gülümsemeni sevdiğini biliyorsun. Sen gülümsemezsen o nasıl mutlu olabilir? Sence bir süredir hoşlandığı biri yıllardır yanında olan senden daha mı önemli? Jungwon aranızdaki farkı elbette biliyor, o çok zeki."

Jay konuşmaya devam ederken Sunghoon az da olsun rahatlamış hissetti. Gözlerini kapatıp derin bir nefes almış ve açtıktan sonra yorganı bırakıp tekrar oturur hale gelmişti.

"Haklısın."

"Haklıyım tabii."

"Jay."

"Efendim?"

"Biz bu konuşmayı grupta açmamış mıydık?"

Telefonu eline alıp sorduğunda aramada onların yanında bir de Jake gözüküyordu. Bir süre hiç ses gelmedikten sonra Jake bir süredir içinde olduğu şoktan yeni çıktı.

"ÇOCUĞUN DUDAKLARINA MI YAPIŞTIN SEN?!"
___________________________________________

"ÇOCUĞUN DUDAKLARINA MI YAPIŞTIN SEN?!"___________________________________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ɪ ᴛʜɪɴᴋ ɪ ʟɪᴋᴇ ʏᴏᴜʀ ʙʀᴏᴛʜᴇʀ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin