Beni hazırlamadan iki parmağını içime aniden soktuğunda acı ve zevkle inledim. O ise;
"Bir daha yapacak mısın kediciğim? " Dedi. Başımı iki yana salladım ve ekledim;
"H-hayır annecik bir daha y-yapmayacağım." Bu sırada yoğun bir zevk patlaması yaşı...
"Su bugünkü program nedir?" Diyip koltuğuma oturdum ve Hye-Su ' ya bakmaya başladım. "Hye-Su" ismini çoğu zaman telaffuz edemediğim için ona "Su' diye seslenirdim.
"Saat 1'de yeni mankenler görüşme için gelecekler ama sizin orada olmanıza gerek yok ben hallederim. Saat 1 buçukta yeni dergi çekimi için bayan Sofia gelecek çekim ise saat 2'de başlayacak." Dikkatle onu dinlerken bir yandan da yüzünü inceliyordum o ise tüm dikkatini gözlerime vermiş ciddiyetle bana programı anlatıyordu üzerine siyah etekli bir takım giymiş fakat sıcak olduğu için ceketini çıkartmış beyaz gömleğinin kollarını katlamıştı.
"Çekim tahminimce 4 gibi biter ve sizin maalesef orada bulunmanız gerekiyor bundan hoşlanmadığınızı biliyorum fakat bayan Sofia kesinlikle çekim boyu orada olmanızı istedi aksi taktirde arıza çıkaracağını tahmin etmek pek de zor değil." Oflayarak arkama yaslandım ve;
"Benim yerime Jack orada olsa olmaz mı Su bunu sevmiyorum." Dedim. Jack benim ortağım aynı zamanda çocukluk arkadaşımdı. Aslında adı Jackson du fakat ona eskiden beri Jack derdim. Komik ve sempatik biriydi.
"Üzgünüm bayan Ellie fakat bayan Sofia bizzat sizi istedi ve bunu yaparken beni oldukça sert bir şekilde uyardı , kendisi " Bu sefer kesinlikle Ellie'yi istiyorum seni veya Jackson'u değil." Dedi." Sofia benim altıma yatmak isteyen sürtüklerden biriydi ve bunu aylardır deniyordu , kendisi şirketimizin en ünlü mankenlerinden biriydi.
"Eğer daha iyi hissedeceksiniz bay Jackson'u da sizinle gelmesi için ikna edebilirim."
"Jackson gelirse söylenmekten başka birşey yapmaz onun yerine sen gel."
"Pekala bayan Ellie nasıl isterseniz." Dedi ve saygılı bir şekilde hafifçe baş selamı verip odadan çıktı. Bense anında telefonumu alıp "kedicigim"e mesaj yazmaya başladım.
Şu sıralar ne zaman sıkılsam veya ne zaman moralim bozuk olsa ona yazmaya başlamıştım. Bu beni dizginliyor ve daha olumlu olmamı sağlıyordu. Bu hissi bana verebilen sadece iki kişi vardı. 1. si minik Kediciğim , 2. si ise saçma bir şekilde asistanım Hye-Su. Bunu nasıl yapıyor bilmiyordum fakat ses tonu garip bir şekilde beni sakinleştiriyordu. Kediciğimin ise bunu nasıl yaptığını anlatmaya gerek yoktu bile.
Bu düşüncelerden sıyrılıp elime aldığım telefonu açtım ve Kedicigime tıkladım.
Ellie: Ne yapıyorsun kedicik.
Kediciğim: İyiyim annecik sen ne yapıyorsun.
Kediciğim: İşte olmalısın yoğun değil misin?
Ellie: Maalesef yoğunum fakat bir kaç dakika zamanım var ben de değerlendireyim dedim.
Kediciğim: Anladım annecik. Senin için ne yapabilirim.
