Milimetrik döşenen ağaçlar arasında gidip gelen rüzgarın uğultusu kasvetli havanın ana teması olmuştu bile. Kayıp ruhlar cirit atıyordu sanki etrafta. Görünmeyen varlıklar, biz insanların arasından geçerken birbirlerine olacakları fısıldıyorlardı. Bu matem havası bile gösteriyor ki bugün bu sokakta hayırlı bir iş olmasının mümkünatı yoktu, hem de hiç. Olmadı da...
Sokağı karışlıyordum; adım adım, usul usul. Nereye varacağını bilemeyen sokak köpeği gibiydim, bir o köşede bir bu köşede...Bu döngü devam ederken söylenen dükkan sonunda gözüme ilişti. O olduğundan şüphem yoktu zira böyle derin girintileri olan bir sokakta olsa olsa bir tane şeker dükkanı olurdu. Girişe doğru adımlıyordum adeta gölgesini görmez bir ağaç gibi. Belki kendi gövdesi belki de bir başkasının ki, ne ehemmiyeti var?
Anlamsız bir ürperme hakimdi bana, sebepsiz öyle işte. Muhtemelen yapacağım işin bu kadar uzun sürmesinin verdiği tedirginlikti. Ne de olsa alışık değildim. Sahi neye?
Takılma bunlara...
İçerideyim. Eteğimin uçlarına uzanıyor ellerim. Görüntüsü dağınık geldi demek.
Etrafa bakınıyorum önce,bir şeker dükkanının olamayacağı o iç karartıcı duvarlara.
-Ba-badem şekeri ...Badem şekeri alabilir miyim?
Sadece bir şeker...
Dakikalar içinde hazır ediyor paketi.Uzanıyorum benim olduğunu zannettiğim şekerlere.Avucumdalar artık ...
Ara sokaklardayım,rüzgar kasıp kavuruyor.Koşmuyorum ama adımlarım hızlı ve büyük.
Ürperti hâlen benimle bu yüzden sadece önüme bakıyorum.Hayır korktuğumdan değil.
Her şey aynı seyirdeyken ellerimdeki poşet nereden geldiğini anlamadığım bir kuvvetle çekilip benden alınıyor.
Savruluyorum kısa bir süre ama nereye gidiyor şekerlerim biliyorum.Peşi sıra olanca hızımla koşuyorum.Bu kadar dermansız görünen vücuduma rağmen yetişmek üzereyim.Sola saptı,ben de sapıyorum.Hayır,tam şu anda zaten saptırıldım.itici bir güçle duvara yapıştırıldım bile.Oradalar,şekerler...
Ama şekerleri çalan adam tanıdık değil mi ?
-Necdet Bey zaten ben getiriyordum,ne var ne oldu?
-Bana getirmeye hazırlandıysan hiçbir şey olmadı.
Ne saçmalıyordu ?
-Anlamıyorum.
-Şekerleri çaldırdın,bitti.
Derdini anladığım an basıyorum tokadı,haddini fazlasıyla aşıyor zira.
Karşılık gecikmiyor misliyle buluyor beni.Benden ufak bir çığlık sokağı dolduruyor.-Şekerleri asla sana vermem bunu bilmen gerekirdi, aşağılık herif.
Elime yapışıyor birden,çekiştiriyor beni bilmediğim,yapımı bitmemiş bir inşaata doğru.
İçerideyim ama hâlâ çekiştiriliyorum.Küçücük,kapısı dahi yapılmamış odanın köşesine doğru fırlatılıyorum bir böcek gibi...Yere düşüyorum,dizimde tarifi imkansız bir acı.Yanımda bitiyor. Yana deviriyor beni,bacaklarımı hapsediyor bacaklarının arasına.Ellerim..Ellerim boynuna yapışıyor,sıkıyor elinden geldiğince ama onlar da alıkonuluyor en sonunda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Matem Şekeri
Romanceİçimdeki derinliği sığlaştıran,ben uzak denizlere dökülmek isterken beni alıkoyan intikamın kurbanlığı olmak mı yoksa sahte bir aşkın gölgesinde kalmak mı? ... Nehir ve Rüzgar,içlerinde masumiyetin zerresini dâhi barındırmayan,birinin diğerinin sula...