Böyle şeylerin olabileceğinden hiç bahsetmemişti. Yani korkunç rüyaları, garip yansımaları, dürtmeleri biliyordum da O'nlardan birisini insan kılığına girmiş bir halde göreceğimi hiç düşünmedim. Hep istiyordum aslında, ortaya çıksalarda kimden geldiğimi anlasam diyordum. Ama vazgeçtim..
"Arkadaşımda kalacağım" diyerek çıktığım evimi özledim şu an. Ne yani bir daha hiç dönmeyecek miyiz?
İkimiz için özellikle de benim hayatım için en iyisi buymuş; Orman evi.
Hayatımda bir ilk, yatağımdan farklı bir yerde uyuyacağım.. Acaba nasıl bir yer? Orman evi deyince aklıma hep tahtadan yapılmış ve büyük ağaçlardan birinin dalının üstüne konulmuş bir kulübe geliyor. Çizgi film izlemeyi azaltsam iyi olur.
Derin düşüncelere dalmış Delph'i siyah elmas kolyesini ovuştururken buluyorum. İlham getirttirme yöntemlerinden birisi galiba. Sahi o elmas ne anlama geliyordu? O kadar bağlı olduğuna göre değerli bir şey olmalı.
Fazla baktığımı görünce konuşmaya başladı.
" Babamın hatırası.. Hiç bahsetmedim biliyorum, zamanının gelmesini bekledim. Farkettiğin üzere; tehlikedeyiz. Ondan yardım dilemekten başka yapacak hiçbir şey yok. Elmas, pırlanta, altın.. Zenginlik simgesi. O'nun simgesi. Hades!."Şaka yapıyor olmalısın bakışları fırlatıyordum.. En başından beri hayranıydım O'nun ve en yakın arkadaşımın babası ha? Yok artık.. En yakın arkadaş mı dedim ben?
Tehlikede olduğumuzu düşünmesine çok sinir olmuştum. Abartılacak bir şey yoktu belki de.. Belki sadece gelip selam verecekti.. Belki seni özlemişti yani yeğeni falan mı oluyorsun bilmiyorum ama. Ya korkulacak hiçbir şey yoksa ve biz şehri boşuna terketmişsek? Umarım yanılmıyorumdur.
Uzun bir süre konuşmadığımı farkettim, hiç susmayan çenem duyduklarım üzerine bıçak gibi kesilmişti.
Aklımı okumuş gibi davranıyordu.
" Tehlikenin hala ne olduğunu anlamadın mı? Gökyüzüne bak, burayı bu saatte hiç bu kadar karanlık gördün mü? Rüzgarı kokla, onu dinle.. Ne diyor? Kim senden yardım istiyor? "Çok edebi konuşmuştu ama sanırım artık anlıyorum. Saat daha öğlen bir, ama zannedersiniz ki gece. Yağmur sonrası toprak kokusu sarmış her yeri. Uzaklardan köpek ulumaları duyuluyor. Cidden neler oluyor burada? Perseus'unki gibi bir hikayeyle destanlara konu olmak isterim doğrusu, gerçek aksiyon bu olsa gerek.
Saatlerdir yürüdüğümüz çamurlu yol ara sıra titriyor, hatta hayal edebileceğiniz en korkunç şekilde hırlıyordu. Toprak hırlar mı demeyin, sesin topraktan geldiği ne malum?
Yol kenarındaki çalılıkları okşayan rüzgar, yere düşen yağmur damlalarını bir o tarafa bir bu tarafa itiyordu adeta. Yağmur çok hızlı değildi ama yaklaşık üç saattir ıslanmaktaydık ve eğer birileri bizi görüyorsa, şu an gülmekten ölüyor olabilir.Ağaçların sıklaştığı bölüm biraz daha ılıktı. Yağmur ormana çok hoş bir koku yaymıştı..ya da bu başka bir şeyin kokusu. Her on iki ağaçta bir kırmızıyla yazılmış numaralar olduğunu farkettim; Delphine'e baktığımda ise sırt çantasından ipi çıkarmaya çalışıyordu. Kendini asmak mı istedin acaba?
Hiçbirşey söylemeden arkama geldi ve ipi belime iki kez dolayıp düğümledi, kendisine de aynısını yaptıktan sonra önümden yürümeye devam etti. Onun hızına yetişmek zorundaydım yoksa kendimi çamurun içinde bulurdum. Yavaş yürümeyi hiç düşünmedi biliyorum; benim ağır bir insan olduğumu bilmesine rağmen.
Attığı adımları takip ederken, onu kafasını kaşıyıp, gözlerini sıkarak küfrederken buldum. Yine ne oldu?
Sürekli etrafına bakıyordu, ağaçların etrafında yuvarlaklar çiziyordu. Ben mi? Bense tam on üç kez düşme tehlikesi geçirmiş bulunuyorum.
Sonunda diğerlerine göre daha kalın gövdesi olan bir ağacın önünde durdu. Bu ağacın numarası yüzotuzikiydi. Gerçekten neye göre sıralanmıştı bu ağaçlar?
Ağaca yaklaştı ve kalın gövdesini üç kez tıklattı. Birkaç dakika arayla tekrarladı.. Neyi bekliyordu anlamıyorum ki. Ağacın kendisiyle konuşmasını mı? Ağaçla konuşmak. Ağaçla konuşmak! Bu kadar yolu şu yaşlı ağaçla konuşmak için mi geldik?" Yaşlı deme..Küsmesin. Dostum de yeter", sevinçli gözüküyordu Delph.
Dostum.. Yaşlı dostum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biz Kimiz? 1.Sezon
Fantasy" Korkmana gerek yok, O'nlar yanında " derken bile, ben hep ölüyordum.