Normalde kitap okumayı çok sevmezdim ama liseye başladığımdan beri çok fazla okuyorum. Özellikle şu elimdeki kitabı.. Sanırım ölene kadar hiç bıkmadan okuyacağım.
Her ne olursa olsun, konusu ve içeriği ne olursa olsun bu kitap çok hoşuma gitmişti. Kapağı ayrı bir harikaydı, beğenmemeniz imkansız.
---- x ----
Kitapları okumaktan zevk aldığımı zannetmiştim en başlarda. Sonra farkettim ki okudukça tuhaf hissediyorum. Onları tanıdıkça ve neyin ne olduğunu anladıkça gariplaşiyorum. Galiba kendimi o kitaptan bir karakter falan sanıyordum hehe. Yada...
Yadasını boşverelim. Gördüm ki ben ne zaman Delph'le mitoloji hakkında konuşmaya başlasam o biraz daha huzursuzlanıyordu. Sanki sakladığı birşeyler varmış gibi. Garip değil mi ama altı üstü bir kitap. Aslında sorun şu ki ben bile okudukça okuyasım gelip, şekilden şekle giriyorum. Onun bu devreleri çoktan atlatmış olması gerekiyordu. Ve hatta ben geceleri uyumayıp, telefonumun ışığı yardımıyla kitabı okuduğum zamanlar olmuştu. Fazlasıyla bağlanmışım farkındayım. Sadece kitaptakiyle kalmayıp internetten araştırıp ilgili siteler bulmuştum. Resmen dersleri unutup mitolojiye dalmıştım. Asıl hikayemde o zaman başladı millet...
Okudukça farklı hissetmeyi size şöyle açıklayayım; sanki siz başka birinin kitabını okuyorsunuz da o kitabın sahibi sizi sinirli ve kızgın bir şekilde izliyor. Aynen bu. Siz ne yaparsanız yapın o da orada arkanızda, yanınızda ve hatta üstünüzde. Bazen gülüyor bile. Biliyorum bu korkutucu ve bir o kadar da garip. Bunu Delph'le konuşmak istediğim de ise tepkisi '' Ohooo bu daha başlangıç bebeğim '' olmuştu, kötü bir sırıtışla.
Neler olduğunu bilmiyordum ve eğer kötü birşeyler olacaksa - ki olacağı çok belli - buna razıydım çünkü kitapları, kessen bırakamazdım. Oluruna bırak diyen bir kafayla yola çıktım, ya da çıktık...
Başlangıçlar sıkıntılı olur derler ya benimki de öyle işte. Korkağın tekiyim ben. Bir saniye önce bağıracağını söyleyip bir saniye sonra bağırsan ben yine korkarım. Hayatımda sadece bir kez korku filmi izledim zaten o da bir hataydı! Lanet olsun baba! Ah işte bu seri beş kitaptan okuyor ve ben daha birincisini yedinci kez okuyorum. Biliyorum manyaklık bende ama söylediğim gibi bırakmama imkan yok. Öyle bir şevkle doldum ki kendimi Poseidon'un kızı falan sanıyorum.
Bir pazar sabahı kucağımda o lanet olası harika kitap, perdenin kenarlarında pişirecekmişcesine sızan güneş ışığının yüzümde oluşturduğu küçük ter damlalarıyla uyanıyorum. Malum terleyince kokarız ya hani bende bir hevesle duşa giriyorum. Ehh..
Girmez olaydım. Kitap okuduğum yüzünden bu şekilde şeyler yaşayacağımı hiç beklemezdim. Ama oluyormuş işte. Hani sen mesela.. Üç harflilerle uğraştıkça onlar da senle uğraşır ya.. Sanki öyle birşey. Ben okuyorum onlar bakıyor. Onlar da kim aslında onu bile bilemiyorum ama. Dur anlatayım.
En başlarda herşey normal. Liseli bir ergen gibi bağırarak şarkılar söylüyorum. Garip hareketlerim de cabası. Gören sahnedeyim sanacak. Ya aslında sesim güzel ama.. Of geçeyim burayı! Asıl bahsedeğim olağanüstülük şu ;
Sular hafif bir şekilde kesilmeye başlıyor. Kısık kısık yanii. Bir de hani ön tarafınıza baktığınızda sağ ve sol tarafınızı da görürsünüz ya ben de önüme bakar bir şekilde köpük dolu sol tarafımı izliyorum. Nedenini bilmiyorum. Orada '' birşeyler '' dikkatimi çekiyor. Garip gölgeler, şeffaf şekiller, parlak ışıklar ve dahası. Hayal kurduğumu varsayarak önüme bakmaya çalışıyorum. Her ne kadar çikolataları, annemin yaptığı kırmızı kekleri ve hatta OneDirection'ı düşünmeye çalışsam dahi aklımın bir ucundan sürekli oraya bakmak geçiyor. Ve sanırım yapıyorum da. Olmaz ki böyle. Ben bakınca gidiyorlar. Of.
Korkmuş bir şekilde zaten tam olarak akmayan suyu kapatıp, bir kilometre öteden bile duyulabilecek kadar sesli ve hızlı olan kalp atışlarımla birlikte banyodan çıkıp arkamdan atlı kovaladığını hayal edip odama doğru depar atıyorum. İşte ben aşırı zekiyim ya hani o gördüğüm şeyler her neyse odama gelemeyecek ya off Chloé. Nereden bulaştım bunlara diye kendime söverken aklımdan tek bir isim geçiyor : '' Delphine ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biz Kimiz? 1.Sezon
Fantasy" Korkmana gerek yok, O'nlar yanında " derken bile, ben hep ölüyordum.