6: "Baygınlık..."

188 13 0
                                    

Aslında perşembe paylaşmayı planlıyordum ama giremezsem diye erkenden geldii. Umarım beğenirsiniz.


Multimedia- Asya.

Gözlerimi açtığımda kimin olduğunu bilmediğim bir evdeydim. Az eşya olmasına rağmen oldukça güzel düzenlenmişti. Kalkmaya çalıştığımda başımın linç eden ağrısını fark ettim. İstemsizce inlediğimde ileriden gelen ayak sesiyle korkmuştum.


"Sonunda uyanabildin, minik." diye gelen kişiye karşın gözlerimi pörtletmiştim. Yok artık. Onun evinde olamazdım değil mi? Neydi bu? Kamera şakası mı?

"Sen miydin arkamdan gelen?" diye hayretle sorduğumda, "Yo, geçerken gördüm bir baktım bayılmışsın, sevabına kurtarayım dedim." diye cevap verdiğinde anlayamamıştım. Şaka mı yapıyordu yoksa kurtarmış mıydı beni?


"Anlamadım? Kurtardın mı yoksa o sen miydin?" diye sorduğumda gözlerini devirip "Sana salak demekte haklıymışım be, ulan bana ne senden? İstesem direk altıma alırım seni niye zorla yapayım?" demişti. Dediği şeyle yüzümü buruşturdum. Ona cevap vermediğimde güldü. "Ne o, yediremedin mi?" diye sorduğunda buna katlanamayacağımı anlamıştım.


"Eve gideceğim." dedikten sonra bir şey demesini beklemeden ayaklandım. Başımın dönmesiyle koltuğa geri oturduğumda, "Salak, böyle nah gidersin evine." diye laf attı. Ona neydi ki?


"Yapabileceğim başka bir şey varsa söyle." dediğimde hiç düşünmeden "Burada kal." dedi. İnanamıyordum. Gerçekten bunu söylemiş miydi? Sinirden köpürüyordum resmen.


"Ya sen beni altındaki sürtüklerden mi sanıyorsun, beyinsiz!" diye bağırdığımda gözleri sinirlendiğini açıkça belli ediyordu.


"Hay amına koyayım ya! Kırk yılın başında insanlık yapayım diyorum. O da sana denk geliyor. Sonra suçlu ben oluyorum. Altıma almak için söylesem kalırdın yemin ediyorum!" diye bağırdığında korkmuştum. Köşeye sindiğimde yumuşamıştı gözleri. "Korkma benden!" diye bağırdığında beni daha çok korkutmuştu.


"Tamam, bu saçma oldu. Hala altıma almak için burada tuttuğumu düşünüyorsan eğer, git." dediğinde öyle düşünmüyordum. Korkutarak olsa bile o düşünceyi silmişti aklımdan.


"Tamam, annem gelmeyecekti zaten. Kalırım." dediğimde sadece başını salladı. Konuşmak istiyordum saçma bir şekilde. N'oluyordu bana? Sevmeyen, sevemeyen Asya'ya ne oluyordu? N'apıyordu bana?


"Teşekkür ederim bu arada, kurtardığın için." derken "Sakın bana teşekkür etme." diye kesti sözümü. Onu daha fazla sinirlendirmek istemediğim için konuyu değiştirip, "Mert nerede, burada kalmıyor mu?" diye sordum. "Niye Mert'e mi aşıksın?" dediğinde sinirlenmiştim. Ben onu sinirlendirmeyeyim diye uğraşırken o beni sinirlendiriyordu.


"Salak mısın ya? Merak edemez miyim?" diye sorduğumda "Bana hakaret etme!" diye bağırdı. Korkmuştum yine. Koltuğa iyice sindiğimde "Koray'da kalacak bugün, bende gidecektim ama gördüğün gibi gidemiyorum." dedi. "Rahatsız oluyorsan, gideyim?" dediğimde ciddiydim. Ona yük olmak istemiyordum. "Gerek yok." diye kestirip attı.


Sessizliği şimşek böldüğünde korkmuştum. "Yağmur ne zaman başladı?" diye sorduğumda "Sen baygınken." diye cevapladı.


Küçüklüğümden beri korkardım şimşekten. Babamla annemin arasına yatardım şimşek çaktığında. Babam öldüğünde annem geceleri gelmezdi genelde. Şirkette olurdu hep. Sabaha kadar ağlardım o gecelerde. Dadılar vardı yanımda, ama gitmezdim yanlarına. Sevmezdim onları. Eksik hissettirirlerdi bana. Ailemin yokluğunu daha fazla hissediyordum yanlarında. Hala şimşek çaktığında korkarım. Ve hala bazı geceler bu yüzden ağlarım.

Alışılmadık Hisler.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin