Geciktirdiğim için özür dilerim, belki klasik olacak ama sınavlarım var ve ben cidden yetiştiremiyorum. Bu arada, birkaç kişi sordu, kafamda bir şeyler var ve onlar netleşinceye kadar Berk'in ağzından yazmayacağım.
Son bölümün okunma ve vote sayısı beni şaşırttı çünkü diğerlerine göre çok daha az. Eğer sorun benden kaynaklıysa bir kez daha özür dilerim.
Beğenmeniz dileğiyle.
Multimedia, Sude.Bir hafta.
Tam bir hafta geçti benden özür dilemesinin üstünden. Okula gitmemiş, hiçbir yerde görmedim onu.
Oysaki sarılmak istiyordum nedensizce.
Özür diledikten sonra hiçbir şey söylemeden beni eve bırakmıştı.
Ama ben konuşmak istiyordum.
Sarılmak istiyordum.
Ve hatta hayatımda ilk defa, onu öpmek istiyordum.
Ben ilk defa böyle duygular içerisindeyken, onun bana yaptığı doğru muydu?
Ben, onu özlüyordum.
Bütün hücrelerimle, onu özlüyordum.
Aşık değildim. Ben aşık olmazdım ki zaten. Sadece, istiyordum işte. İyi hissettiriyordu, çok iyi.
Tam on üç yıldır ilk defa bir erkeğin yanında bu kadar mutluydum.
Tamam dengesizdi, gıcıktı. Ne zaman yanımda olsa mutlaka sinirleniyordum. Ama iyiydi işte. Güzeldi. Hem kendisi, hem hissettirdikleri güzeldi.
Ve o adam, beni bir haftadır kendinden mahrum bırakıyordu. Bu adil miydi?Bu bir haftada yaptığım tek şey yatmaktı. Hasta olduğum için okula gidememiştim. Ama gün geçtikçe iyileşmek yerine daha çok hasta oluyordum.
Ecem benimle kalıyordu. Annem birkaç kere hastaneye gitmem gerektiğini söylemişti ama reddetmiştim. Geceleri genelde ateşim çıkıyordu. Ecem sayıkladığımı, ama ne dediğimi anlamadığını söylüyordu.
Bir kere “Gitme.” demişim. Onu duymuş sadece.
Ateşimin yanında, midem bulanıyordu. Başım ağrıyordu. Bazen ağlıyordum. Dayanamıyordum acıya ama hastaneye gitmiyordum işte.
Boğazımın acısından doğru düzgün konuşmuyordum bile. Sadece yatıp, düşünüyordum.
Onu, beni, belki de bizi…
”Bilimsel olarak kanıtlanmış bir şey vardır ki birbirinden tamamen farklı iki insan eğer birlikte birkaç gün geçirirlerse birbirlerini severler.”
Bizde birbirinden tamamen farklı iki insan değil miydik aslında? Sever miydik birbirimizi?
Ona aşık değildim ama, onsuzda yapamazdım işte. Birkaç ayda bağımlılığım olmuştu benim, nasıl vazgeçebilirdim ki?
Evde kaldığım süre boyunca Ecem dışında, Deniz, Mert, Akın, Yasemin, Beyza, Ege Sude ve Görkem gelmişti. Görkem çok komik bir çocuktu. Yasemin ile çıkmaya başlamışlardı. İkisi de bizi çok eğlendiriyordu. Sude ve Ege’ye gelince, Ege çok sempatik, samimi bir tipti. Sudeyle çok yakışıyorlardı. Sude’de çok cana yakın, sıcak kanlıydı.
Ve, Akın ile Beyza. Beyza çok masumdu, kötü bir düşüncesi olduğunu sanmıyordum. Akın ile çok zıt karakterlerdi ,Ben ve Berk gibi, Akın, Beyza’nın yanında çok sertti. İçki ve sigara içtiğini biliyordum. Oysaki Beyza’nın ikisinden de nefret ettiği barizdi. Akın için katlanıyor gibiydi.
Akında Beyza’yı çok seviyordu ama. Çok koruyordu, çok kıskanıyordu. “Beyaz’ım.” diyordu Beyza’ya, o da “Siyah’ım” diyordu sevdiği adama.
Bu grubun sevgililerine hitap etme şekilleri gerçekten çok güzeldi. Hani bana bile, “Bende istiyorum böyle sevgili.” dedirtecek türden.
Görkem, Yasemin’e “Matmazel” diyordu. Bu hoşuma gidiyordu mesela. Çocuktan resmen kibarlık akıyordu.
Ege, istese şair olabilecek bir çocuktu. Çok güzel konuşuyordu, hatta Görkem’in söylediğinde göre çok güzel yazıyordu. Bazen, “Köprücük kemiklerini sevdiğim kadın.” diyordu Sude’ye. Ege çok seviyordu. Çok kıskanıyordu. Hatta bazen fark ediyordum, kendinden bile kıskanıyordu köprücük kemiklerini sevdiği kadını. Dokunmaya kıyamıyordu. Sarıldıklarında, gözlerini kapatıp kokusunu içine çekiyordu.
Gidecekmiş gibi seviyordu Ege. Yarın elinden kayıp gidecekmiş gibi.
![](https://img.wattpad.com/cover/29770616-288-k402703.jpg)