Selaam, nasılsınız? Bu bölüm biraz kısa oldu ama. Umarım beğenirsiniz.
Multimedia, Deniz.
Okula girer girmez Ecem ve diğerleri etrafımı sarmışları.
“Salak mısın kızım, ne diye haber vermiyorsun öldük meraktan!” dedi Ecem. ”Özür dilerim, unutmuşum.” Dediğimde bana yapacağı işkenceleri düşünüyordum. Kaş göz yaparak “Sonra anlatırım.” dediğimde kafasını salladı. Anlatana kadar meraktan öleceğini biliyordum.
Deniz kırgın görünüyordu. Benim için korkmuş olmalıydı. “Özür dilerim.” dedim yanına oturup. “Ne için?” diye sorduğunda “Sana haber vermediğim için.” diye cevapladım onu. Kafasını salladı.
Zil çalınca sırama geçtim. Moralim bozulmuştu. Denizi kırmak istemiyordum. Beni düşündüğünün farkındaydım ama yapabileceğim bir şey yoktu. Ona Berk’te kaldığımı söyleyemezdim. Hatta sıkıştırmazlarsa Yasemin, Beyza ve Sude’ye bile söylemeyecektim.
⚫⚫⚫
Okul bitmişti. Bir an önce eve gitmek istiyordum. Berk yine soğuk, klasik Berk’e dönmüştü. Gece yanında uyumamış olsam bu tavrını anlardım.
Eve girdiğimde Mia’nın sesini duydum. Dün gece annemde ben de evde değildik. Acıkmış olmalıydı. Yardımcımız Esma abla iki hafta izne ayrıldığı için evde tek başına kalmıştı. Mia yemeğini yerken yukarı üstümü giyinmek için yukarı çıktım. Üstümü giyindikten sonra telefonum çaldı. Ecem arıyordu. Sorgudan kaçmak için kimseyi beklemeden çıkmıştım.
“Alo?” dediğimde “Nerdesin kızım, kaçamazsın haberin olsun. Evdeysen geliyorum.” dedi Ecem. “Tek başınaysan gel. Özel konuşalım.” diye cevapladım onu. “Tamam, beş dakikaya ordayım.” diyip kapattı telefonu.
Ecem geldiğinde salona geçtik.Tamda tahmin ettiğim gibi hemen soruları sıralamıştı. “Nerdeydin? Naptın? N’oldu? Niye Berk getirdi seni?” bu hareketine karşı abartılı bir şekilde gözlerimi devirdim.
“Ben hava almak için çıkmıştım. Geri dönecekken biri ağzımı kapattı, sonra da bir bez koklatıp bayılttı. Uyandığımda Berk’in evindeydim. Başım dönüyordu falan. O da orda kalabileceğimi söyledi. Ben ilk yanlış anlayıp çocuğa bağırdım falan ama sonra o amaçla söylemediğini fark ettim. İşte Mert olmadığı için onun odasında yatabileceğimi söyledi.” derken sözümü bölüp “Mert neredeymiş?” dedi. “Koray’da kalmış.” diye yanıtladım onu. “Tamam, devam et.” dediğinde kaldığım yerden anlatmaya başladım. “İşte ben Mert’in odasında yatıyordum. O da yan odadaydı. Biliyorsun korkarım ben gök gürültüsünden. Berk’in yanına gittim o yüzden. Anlattım falan. Birlikte uyuduk ondan sonra.” dediğimde lafımı bölüp “Oha!” diye bağırdı. Bu hareketiyle abartılı bir şekilde göz devirdim. Klasik Ecem işte. Tam ağzımı açacakken izin vermeyip “Berk’i de tebrik etmek lazım. Bizim feminist Asya’nın inadını kırmayı başarmış. Vay be…” dedi. Daha çok kendi kendine konuşur gibiydi.“Feminist değilim ben. Sadece erkeklere güvenmiyorum.” dediğimde “Berk’e güvendin ama.” diye cevapladı aniden. “Be-ben korkmuştum ondan yani.” Dediğimde “Hı-hı” diyerek kafasını salladı. Beyinsizsin Asya. Kekelersen tabii inanmaz.
“Eh, yeter be. Birazda sen anlat bakalım salakistan prensesi ne konuştunuz Mertle?” diye sorduğumda kucağıma oturmuş olan Mia’yı seviyordum. “Hi-hiç. Hiçbir şey konuşmadık.” dediğinde tabii ki inanmamıştım. “Hadi hadi. Oyalama beni.” dediğimde “Tamam. Şey aslında bende seninle bu konuyu konuşacaktım.” dedi. Heyecanını görebiliyordum. Mert ne yapmıştı bu kıza böyle?
“Bana çıkma teklifi etti.”