Merhabaa! Hikayeye devam edeceğim. Yani, wattpad uygulamasını telefona yükledim ve hikaye kütüphanemde olduğu için devamını telefondan görebiliyorum. Oradan çevireceğim artık. Umarım severek okumaya devam edersiniz. Yorumları ve oyları eksik etmezseniz çok mutlu olurum
İyi okumalaaar ❤
Salonda uyandığımda, saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Tek bildiğim, artık koltukta olmadığımdı. Mucizevi bir şekilde, başım yerdeyken başaşağı döndüm ve ayaklarımı koltuğun tepesine koydum (bu cümleyi zerre anlamadım). Pencereden sızan minik ışık sayesinde, gözlerimi açmama gerek kalmadan, sabah olduğunu söyleyebilirdim.
Gözlerimi açtığımda, yalnız olduğumu gördüm. Gözlerimi kısarak Harry’yi aradım ama elde ettiğim tek sonuç, dizlerimin üzerinde yere kapaklanmak oldu. İnledim, yerde otururken gerindim. Ayağa kalkıp elimi saçlarımın arasından geçirdim ve sonra odaya, ardından dışarı baktım.
Temizdi.
Harry tarafından etrafa saçılan ve benim ağzıma tıkmaya çalıştığım patlamış mısırlara ait bir iz yoktu. Boş soda şişeleri ve birbirimize attığımız şeker kabukları da yoktu. Gece kullandığım battaniye (dikkatsizce uyurken düşürdüğüm) düzgünce katlanarak koltuğun kenarına konmuştu. Üzerine şarap döktüğüm masa temizdi, üzerinde en ufak bir leke yoktu. Dün gece hakkında dikkat ettiğim diğer şey, DVD oynatıcının önüne rastgele yığılan filmlerin de doğru yerlerine, düzgün şekilde yerleştirilmiş olduğuydu.
Kesinlikle şoktaydım.
Beyaz bir kağıt, filmlerin olduğu rafa konulmuştu. Onu elimde aldığımda neredeyse altıma işiyordum. (N E D E N)
Danielle,
Uyurken çok sapık oluyorsun, seni dört kere uyandırmaya çalıştım ve üçünde hayalarıma tekme yedim. Ama ben çok kibar bir insan olduğumdan, bu kabalığını görmezden geldim ve benim de bir parçası olduğum dağınıklığı, senin için topladım. Ayrıca, tüm bu zaman boyunca çok sevimli göründüğün için seni uyandıramadım.
Sonra görüşürüz, Kiraz.
-Harry
Not: Seninle birlikte Disney filmleri izlememe ve benim için iğrenç olan o şeyleri yememe izin verdiğin için teşekkürler. Ne kadar harika bir etkileyicisin (dalga geçiyorum) ama teşekkürler (:
Dipnot: Kirazların geri kalanını çaldım ;)
***
Harry’nin evimi gönüllü bir şekilde düzenlediği gerçeği beynimin içinde dönüyordu. Uykumda onu tekmelediğim için mutlu muydum? Kesinlikle. Evimi benim için temizlediği için ona minnettar mıydım? Kesinlikle kesinlikle çünkü ben bunun için çok tembeldim. Kirazlarımı çaldığı için kızgın mıydım? Kesinlikle!
Ama tüm bu karışık duygular içinde, kendimi bu saygılı hareketleri için Harry’ye hayran olmuşken buldum. O bu temizleme işini yaparken, uyumama izin vermişti (pislik, sapıkça şeyler düşündüğümü düşünmüştü, küçük pislik) ve bana bunu açıklayan bir not bırakacak kadar da iyiydi. Harika bir nottu ama hiçbir zaman, ona hayran olmayacaktım.
Düşünmeden, notu güvende tutmak için odama taşıdım.
***
"Yani tüm gece tek başına mıydın?" dedi Gran, bir tabak spagettiyi önüme koyup karşıma oturmadan önce. Gözleri parlıyordu. Üst dudağımı ısırırken kızarmıştım. "Aslında.. Ben.. pekala, Harry buradaydı."
İşte başlıyordu.
"Gerçekten mi? Harry Styles? Ondan nefret ettiğini düşünüyordum Dani. Aman Tanrım. Ne oldu? Kaba mıydı? Seni incitti mi? Hala bakire misin?"
"Aman Tanrım, Gran, evet!" Utançla ellerimi yüzüme götürdüm. "Yüce İsa, hala bakireyim. Bu şekilde konuşmayı kes. Sen benim büyükannemsin."
"Bu sağlığınla ilgilenmeyeceğim anlamına gelmiyor Danielle." Suyundan bir yudum alırken gülümsedi. "Peki, ne oldu?"
İç geçirdim. "Gece boyu Disney filmleri izledik ve korkunç şeyler yedik."
"Çok da sağlıklı görünmüyor."
Gülümsedim. "Belki de, ama eğlenceliydi. Benden bu kadar. Sen ne yaptın?"
Gran iç çekti. "Çok harika değildi. Zavallı bir kadın bir kazadan sonra hastaneye geldi ve… hayatta kalamadı.”
Kafamı sallarken kalbim duracak gibiydi. “Bu korkunç. Şu işi nasıl yapabildiğini anlamıyorum.”
Gran güçsüzce gülümsedi. “Pekala, canım. Biten her bir hayatla, diğeri kurtuluyor. Ve ben, bu hayatların çoğunu kurtarmaktan gurur duyuyorum.”
“İnanılmazsın,” dedim küçük bir gülümsemeyle. “Asla bir hastanede çalışamayacağım. Çok fazla kan, iğne ve… kan var.”
Gran güldü. “Bu işin bir parçası, tatlım.”
Hastaneden, okuldan ve daha birçok şeyden konuşmadan önce sessizce yemeklerimizi yedik. Bir yandan hala Harry’yi merak ediyordum, neden o kadar erken gitmişti? Ben dokuz gibi kalkmıştım, öyleyse çok daha erken kalkmış olmalıydı. Ama ne olmuş olabilirdi? Ya da sonunda benden bıktığını mı fark etmişti? Peki ya küçük sevimli not? Pekala, Harry için sevimli…
Sorularımı cevaplandırmaya çalışırken telefon çaldı. Sandalyeden kalkarken Gran’e telefonu açacağımı söyledim, Gran’in değiştirmeyi reddettiği telefona doğru yürüdüm. Annesi hayattayken bile o telefonun bu evde olduğunu söylerdi, bir anıydı o telefon. Telefon, gerçekten eski ve çevirmeli bir telefondu. Böyle şeyleri seviyordum, bu yüzden yenisini almak için üstelememiştim.
“Merhaba?” dedim, duvarın arkasına geçip beni izleyen Gran’e bakarken.
Yaşlı insanlar çok tatlı.
“Danielle? Ah teşekkürler Tanrım! Mümkün olduğunca kısa zamanda buraya gelmelisin!”
“Bekle.. kimsin?” dedim kaşlarımı çatıp. Ve ardından, ses tanıdık geldi. Harry’nin arkadaşlarından birine ait gibiydi. “Z-Zayn?” dedim kendimden emin olamadan, Zayn olması için dua ediyordum.
“Evet, evet, ama bu önemli değil. Sadece şimdi Harry saçma bir şeyler yapmadan, Harry’nin evine gel.”
“Nerede yaşadığını bilmiyorum, neden bahsediyorsun?” diye konuyu dağıttım, sesindeki endişeyi fark edebiliyordum. (vanessa’nın notu: bu aslında bir hataydı, iki hikayemi karıştırdım ama onlar komşu!..)
Zayn adresi zor anlayabileceğim bir şekilde hızla söyledi ve sonra, evin bir sokak yukarıda olduğunu fark ettim.
Zayn, adresi bana söyledikten sonra, ve telefonu kapatmadan önce, sert bir şekilde tekrar etti, “Acele etmelisin.”
NOT: Ben de bir hikayeye başladım, ona da bakarsanız seviniriim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Possessive ÇEVİRİ
FanfictionHikaye, benim hikayem değil. @1DLover121 hikayenin asıl sahibi. Çevirmek için izin aldım.