You can't sleep

1.8K 187 142
                                    

İyi okumalar😘

Tony stresle koridorda volta atmaya devam etti. Stacy'yle birlikte Tony'nin titizlikle ayarladığı bir dişçiye gelmişlerdi. Stacy'nın dişindeki zehir bariyeri için. Doktor, zehrin kana karışmadan alınmasının çok zor olduğunu söylemişti. Ama Stacy bunu umursamadan o zehirden kurtulmak istemişti. Şimdi de içeride doktor gereken her şeyi yaparken Tony büyük bir stresle sevgilisinin çıkmasını bekliyordu.

Aklında binbir türlü düşünce vardı. Stacy'nin Shield'e ihanet ettiğini düşünmüyordu çünkü o en iyi ajanlardandı. Çıktığı görevler daima başarıyla sonuçlanır, Hydra'ya kök söktürürdü. Geriye diğer seçenek kalıyordu. Stacy, Hydra baskınından sonra o zehir bariyerine sahip olmuştu.

Tony, o altı ayın pek iyi geçmediğini biliyordu. Ama sevgilisine daha büyük zararlar vermiş olmalarından korkuyordu. Stacy iyi olmasına karşılık intihar etmek istemişti. Bu da Tony'yi daha fazla düşünmeye itiyordu. Telefonuna gelen mesajla düşüncelerinden ayrıldı. Natasha'nın olanları merak ettiğine dair attığı mesaja kısa bir cevap yazıp telefonu tekrar cebine attı. 

Birkaç dakikalık bekleyişin ardından Stacy ve doktor içeriden çıktı. Stacy biraz yorgun görünüyordu. Stacy onun kolunun altına girerken doktor konuşmaya başladı.
"Kana karışan az miktar zehir yüzünden panzehir verdik. Bu, bayan Wright'ın uykusunu getiriyor. Ama önümüzdeki 8 saat kesinlikle uyumaması gerekiyor."
"Pekala. Teşekkür ederiz."

"Ben eve gidip hemen uyumayı düşünüyordum. Nasıl 8 saat dayanacağım?" Tony güldü.
"Aslında uyumamak için çok iyi yöntemler var." Stacy'nin yanakları, Tony'nin muzip sesi üzerine kızardı. Ama cevap vermekte gecikmedi.
"8 saatten bahsediyoruz Tony. 8 saat." Tony, Stacy için arabanın kapısını açarken güldü.
"Tamam işte." Stacy ona göz devirip kemerini bağladı.

Son zamanlarda o da Tony'yi arzuluyordu. Öpücükleri uzatmak yetmiyor gibiydi. Ama bir tarafı da bunun için erken olduğunu söylüyordu. Hafızasını kaybettiği tarafı. Diğer tarafı da, siz zaten sevgiliydiniz illaki birlikte olmuşsunuzdur diyordu. Stacy arada sıkışıp kalmıştı.

Avengers üssüne geldiklerinde mutfakta öğle yemeği yiyen ekibe katıldılar. Natasha hemen Stacy'nin önüne bir kahve bardağı bıraktı ve açıkladı.
"Kuşlar 8 saat uyumayan gerektiğini söyledi." Stacy göz devirmekten kendini alamadı.
"Nasıl kuşlar bunlar?"
"Seksi kuşlar." Tony, cümlesinin bitişiyle eş ona göz kırpınca Stacy güldü ve kahvesinden bir yudum alıp yemeğe başladı.

"Aslında uyumamak için çok iyi yöntemler var Stacy." Stacy oldukça normal bir ses tonuyla koşan Pietro'ya döndü.
"Mesela?"
"Tony odanızda sana yardımcı olabilir gibi." Birkaç kişi gülerken Steve göz devirdi. Ancak Stacy Herkesin kahkaha atmasına sebep olacak bir cevap verdi.
"Clint'in sana yardımcı olduğu gibi mi?" Stacy alaycı bir tavırla gülerken Tony, sevgilisiyle gurur duyuyordu.

Clint homurdanarak yemek yemeye devam ederken Pietro konuştu.
"Clint'in kıçım hakkında çeşitli fantezileri var evet. Ama gerçekleştirebilecek kadar cesur değil." Herkesin ağzı 'o' şeklini alırken Clint, Pietro'ya vurdu. Tam büyük bir çirkeflikle cevap verecekken Steve araya girdi.
"Yemek yiyoruz burada! Konuştuğunuz şeye bak!"

Herkes babasından azar yiyen küçük bir çocuk gibi susarken Pietro son kez konuştu.
"Tamamen Stacy arkadaşımın iyiliği için tavsiye veriyorum büyük baba." Steve sinirle bir nefes verip yemeğine devam etti.  Ortalıkta bir sessizlik olunca bu kez Steve söylendi.
"Konuyu değiştirmenizi söyledim. Konuşmayın demedim."

Pietro dolu ağzıyla heyecanla bağırdı.
"O zaman biraz da Peter'ın belalısından bahsedebilir miyiz?!" Peter masanın altından onun ayağına tekme atarken herkes şaşkındı.
"Peter'ın belalısı mı?"
"Kimmiş o?"
"Wade!" Herkes kısaca birbirine baktı.
"O kim?"
"Deadpool işte!" Herkes anladığına dair mırıltılar çıkarırken Peter'ın yanakları kıpkırmızı olmuştu.

Stacy keyifle söylendi.
"Pek de belalısı değil galiba? Peter utandığına göre."
"Sen bari yapma Stacy."
"Anlatmaya devam et Pietro." Tony'nin cümlesi üzerine Pietro sırıtarak devam etti.
"Wade'in Peter'la ilgili değişik fantezileri var."
"Bizim masum örümceği kirletecek mi?" Clint'in cümlesi üzerine birkaç kişi gülerken Peter bıkkınlıkla yemek yemeye devam etti.

"Bizim örümcek de pek masum değil aslında."
"O nereden çıktı?" Steve, kendisinden sonra bu ekipte normale en yakın Peter'ı görüyordu. Son kalesinin de yıkılmasına üzgündü.
"Peter, Wade'e nude atmış."
"Ne?!" Herkes gülmekten yemek yemeyi unutmuştu. Peter bu durumdan hiç memnun değildi.
"Yanlışlıkla oldu!"
"Seninki yanlışlıkla olmuş olabilir ama Wade kesinlikle bunu bekliyormuş gibiydi. Peter'ın peşini bırakacağını sanmıyorum."

"Bu konuyu da kapatabilir miyiz artık?" Herkes Peter'ın bu kadar utandığı bir durumdan keyif alıyordu. Ama onu daha fazla utandırmamak için konuyu kapattılar ve başka bir şeyi konuşmaya başladılar.

Günün geri kalanında Tony, Stacy'nin bulduğu ilk boşlukta uyuyacağını bildiği için garajda kendisine yardım etmesi teklifini sundu. Stacy ise yüzlerce bahane sıralasa da Tony onu garaja götürdü. Onu bir çırak gibi çalıştırıyordu. Stacy'nin uykusu olmasına rağmen Tony'ye bir şey diyemeyişi, ona çaktırmadan oflayışı Tony'yi çok eğlendiriyordu.

Stacy bulduğu ilk boşlukta garajdaki kanepeye adımlıyordu. Tony ise onun ikinci adımında sesleniyor ve gitmesine engel oluyordu.
"10 dakika dinleneyim sen devam et." Tony onun 10 dakikada rüya görmeye başlayacağına bile emindi. Kanepeye adımlayan Stacy'nin belinden tutup kaldırdı ve onu kanepenin tam tersi yöne koydu.
"Çok çalışmamız gerek bebeğim. Bu taraftan." Stacy ise oflayarak çalışmaya geri döndü.

"Tony sen çok acımasız bir patronsun." Tony güldü.
"Onu da nereden çıkardın?"
"Uykum var ve sen bunu umursamıyorsun."
"4 saat daha uyanık kalman gerekiyor Stacy." Stacy gözleri yarı kapalı dolanıyordu. Tony en sonunda dayanamadı ve onu belinden tutup salona çıkardı.

"Sonunda uyumama izin mi vereceksin?"
"Hayır."
"Ne yapacağız?"
"Ben sana bir kahve yapacağım ve birlikte yukarı çıkıp film izleyeceğiz. Arka arkaya 2, hatta 3 film izleyebiliriz." Stacy bir iç çektiğinde Tony onu salonda bırakıp mutfağa girdi ve zift gibi bir kahve yaptı. Ve bu kez odalarına çıktılar. Büyük ekranda bir film serisinin ilk filmini açıp yatağa yerleştiler.

Stacy, tamamen Tony'nin zoruyla kahve içiyordu. Kahve bile artık uyanık kalmasına yetmiyordu. Onu en fazla yarım saat ayakta tutabiliyordu. Ama Tony, sürekli onu uyarıyor, film hakkında konuşmaya teşvik ediyordu. Stacy yarı açık gözleriyle filmi takip ediyor ve Tony'yle konuşmaya devam ediyordu.

Arka arkaya izledikleri üç filmin ardından sadece 10 dakika kalmıştı ve Stacy artık uyumak için yalvarıyordu.
"Tony, bak ölmek üzereyim artık. Görmüyor musun?"
"Sekiz saat dayandın. 10 dakika daha dayanabilirsin."
"Ne fark eder 10 erken ya da geç?"
"Çok fark eder. Bak tartışırken 3 dakika gitti bile."
"Bana acı çektiriyorsun."

Tony ona gülüp onu öpmeye başladı. Aklını en iyi bu şekilde dağıtabilirdi. Aslında daha ileri gitmeyi de düşünmüştü. Ama Stacy onlar birlikte olduktan sonra uyumayı seviyordu. Onu uyanık tutmak isterken daha erken uyumak istemesine sebep olmak istemedi.
"Üç dakika var. Artık uyuyabilirsin. İyi geceler." Stacy keyifle yatağa yayıldı.
"İyi geceler."

Wade'i buraya da alayım mı?😈
Oy verip yorum yapmayı unutmayın😘

MemoryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin