We were an amazing couple.

2.6K 243 88
                                    

İyi okumalar😘

"Teşekkür ederim." Natasha ona gülümsedi.
"Etme Stacy. Emin ol geçmişte sen de bizim için çok şey yaptın." Stacy ona içten bir gülümseme sundu ve Natasha'nın getirdiği yemeği yemeye başladı. Bruce onun biraz daha dinlenmesi gerektiğini söylüyordu. Bu yüzden Stacy hala medikalde yatıyordu.

"Natasha, ailemin haberi var mı burada olduğumdan?" Natasha buna ne cevap vereceğini bilemedi. Ama Stacy onu rahatlatacak şeyler söyledi.
"Ben onların yanına dönmek istemiyorum Natasha. Yani tamam, burada sizinlede kalmam. Ama onlara dönemem."
"Stacy sana bir şey mi yaptılar?" Stacy elindeki çatalı bırakıp derin bir nefes aldı.

"Hayır ama orada olmak istemiyorum. Geçmişime dair hiçbir şey hatırlamıyorum. Bu yüzden onlara bir şeyler soruyorum. Verdikleri cevaplar birbirini tutmuyor. Geçmişe dair bir fotoğraf, bir belge bir şey arıyorum. Hiçbir şey bulamıyorum. O hayat bana ait değil gibi." Natasha uzanıp onun elini tuttu. Stacy'ye o insanların gerçek ailesi olmadığını söylemek istemedi. Hem yeni bir kaza geçirdiği için hem de hafızasını kaybettiği için bir travma daha yaşamasını istemedi. Bruce'un gözetiminde söyleceklerdi.

"Stacy, burada istediğin kadar kalabilirsin. Sen önceden de bizimle yaşardın zaten. Sana fotoğraflarımızı getireceğim tamam mı? Senin evin zaten burasıydı. Kendini burada fazlalık gibi hissetme. Çünkü sen zaten buraya aitsin." Stacy, uzun zaman sonra kendini ilk defa güvende hissediyordu.
"Teşekkür ederim Nat." Natasha gülümsedi.
"Hadi sen yemeğini ye. Ben de sana fotoğrafları getireceğim."

***
Stacy yatağa uzanmış Natasha'nın getirdiği fotoğrafları inceliyordu. Bir sürü fotoğraf vardı ve hepsinde Stacy'nin yüzü gülüyordu. Konsol oyunu oynarken Stacy zaferle sırıtıyor; Peter ve Pietro somurtuyordu. Stacy ve Clint ok atıyordu. Stacy, Wanda ve Natasha birlikte oturuyor ve üç kadın da kahkaha atıyordu.

Ama en çok Tony'yle fotoğrafı vardı. Birlikte çizburger yerken, Tony'nin zırhını denerken, yemek yaparken, gülerken, öpüşürken.. Stacy bunları hatırlamadığı için kendini çok kötü hissetti. Canı yanıyordu. Bu kadar güzel anı, bu kadar kahkaha nasıl hatırlanmazdı?! Kapının tıklanmasıyla içeri Tony girdi.

"Gelebilir miyim?"
"Lütfen Tony." Tony onun yanına gelip gelmemekle kararsızdı. Onu bir şeylere mecbur bırakıyormuş gibi hissediyordu. Ve Stacy'nin kendini Tony yüzünden kötü hissetmesi istediği son şey bile değildi.
"Nasılsın?" Stacy fotoğrafları işaret etti.
"İyiyim..  Ama kaybolmuş gibiyim de." Tony onun yanındaki sandeyeye oturup birkaç fotoğraf aldı eline. O gülümseyerek fotoğraflara bakarken Stacy ona bir fotoğraf uzattı.

"Bana bu fotoğrafın hikayesini anlatır mısın? Tabi vaktin varsa." Tony yüzündeki gülümsemeyle fotoğrafı eline aldı.
"Senin için hep vaktim var." Fotoğrafı Stacy'ye gösterdi bazı yerlerini.
"Bu bizim ilk randevumuzdan. Seninle böyle harika giyinip bir restorana gitmiştik. Çok şık bir yere.

Ama sadece deniz mahsülleri yapıyordu restoran. Seninde deniz mahsüllerine alerjin vardı. Sen bunu söyleyince mekandan ayrıldık. Ben seni başka bir restorana götürmeyi planlarken sen beni bir hamburgerciye sürükledin. Ve ilk randevumuzda birlikte double menü çizburger yedik. Ve bunun şerefine buradaki gibi çizburgerimizi tokuşturduk."

Stacy kısık sesli bir kahkaha attı. Tony ise keyifle onu izledi. Onun ne kadar güzel güldüğünü bir kez daha görebildiği için mutluydu.
"Harika bir çiftmişiz desene." Stacy'nin söylediği şey üzerine bir sessizlik oldu. Tony bunu duyduğu için mutlu olurken Stacy niye bunu söylediğini bilmiyordu.
"Öyleyiz." Tony'nin geçmiş zaman kullanmaması nedensizce karşısındaki kadını mutlu etmişti.

"Başka var mı böyle hikayesi olan?" Tony, Stacy'nin yatağına biraz daha yaklaşıp fotoğrafları karıştırmaya başladı. Birini görünce kahkaha atmaya başladı. Stacy ise merakla ona bakıyordu. Tony'nin kahkahası onu da gülümsetmişti.
"Tony neye gülüyorsun?" Tony gülmeye devam ederken Stacy onun dikkatini çekmek için eline dokundu.
"Tony bana da anlat."

Tony önce birbirine dokunan ellerine sonra Stacy'ye baktı. Onu çok özlemişti. Stacy yavaşça elini çekerken Tony anlatmaya başladı.
"Sen çok iyi bir okçusun. Clint de öyle. İddiaya girmiştiniz. Sen kaybedersen tüm ekibe çizburger ısmarlıyordun. Clint kaybederse tüm turşularını sana verecekti. Clint için de turşu nefesi kadar önemlidir. Clint sana kılpayı kaybetmişti. Ve sende onun gözü önünde tüm turşuları ekiple paylaşmıştın. Pietro turşulardan kule yapmıştı. Clint'in somurtmasana gülüyordun burada."

Bu kez Stacy de gülüyordu.
"O kadar iyi miyim okçulukta?"
"O kadar ne kelime, Clint'i bile yenebilecek kadar iyisin. Sen ayaklan, Clint'le tekrar çalışırsınız. Senin buradaki en yakın arkadaşlarından. Gerçi herkesle yakınsın ama." Tony ve Stacy bir süre daha fotoğrafları konuştuktan Tony onu dinlenmesi için yalnız bıraktı.

Tony ve Bruce, Stacy'nin hafızasını yerine getirecek bir şeyler bulmaya çalışıyorlardı. Natasha ve Steve ise Stacy'nin nasıl hayatta kaldığını ve ailem dediği insanları araştırıyorlardı. O esnada içeri Clint girdi.
"Nereden geliyorsun legolas?" Clint'in biraz sinirli bir hali vardı.
"Bize Stacy'nin ölüm haberini veren doktorun yanından." Tüm dikkatler kendisine dönünce Clint cebindeki ses kayıt cihazını açıp masaya koydu.

"Yapmak istemedim. Ama beni ailemle tehdit ettiler. Sadece size öldüğünü söylememi, ondan sonra beni ve ailemi rahat bırakacaklarını söylediler. Kızı da öldürmeyeceklerini, ailesine teslim edeceklerini söylediler. Ben de kadına iğne yaptım. Kalp atışlarını oldukça düşürüyor ve hasta öldü zannediliyor. Sizde öyle sandınız. Cenaze töreninde de başka bir şeyin küllerini gömdünüz."

"Hafızasını nasıl kaybetti peki?"
"Onu bilmiyorum. Ben yanına gittiğimde darbe almıştı zaten. Onunla ilgili olabilir."

Natasha yerinde dikleşti.
"Hydra mı?"
"Evet." Tony derin bir nefes aldı. Ayağa kalkıp salonda volta atmaya başladı. Tony'nin kendinden bile sakındığı kadına bunu neden yapmışlardı? Nasıl yapabilirlerdi? Tony Stark bunun hesabını soracaktı. Onun canına zarar verilmesinin bedeli ödetecekti.
"Bunun hesabını soracağım!"

"Bir sorun mu var?" Tony, arkasından gelen çekingen ses üzerine Stacy'ye döndü. Onu görünce bile yüzünde bir gülümseme oluşuyordu. Bazen geceleri onun yanına gidiyor, onu izliyor, saçlarını oynuyordu. Uyandırmaktan korksa da onsuz da yapamıyordu. Tony onun yürümesine yardımcı olmak için onun yanına ilerlerken konuştu.

"Hayır. İşle ilgili." Stacy mırıldandı.
"Anladım." Tony ondan izin isteyip bir elini onun beline koydu ve ona destek oldu.
"Senin dinlenmen gerekmiyor mu?"
"Yatmaktan çok sıkıldım. Ben de biraz burada oturmak istedim." Stacy tatlı bir gülümsemeyle Tony'ye baktı. Tony'nin bu gülüşe eridiğini, bu gülüş için her şeyi yapabileceğini bilse ona tekrar aşık olurdu.

Natasha, Tony'nin aşk dolu bakışlarına güldü.
"İyi yapmışsın Stacy. Biz de seninle olmak istiyoruz ama Bruce dinlenmeni söylediği için rahatsız etmekten de korkuyoruz." Stacy koltuğa yerleşirken sevimlice gülümsedi.
"Beni rahatsız etmiyorsunuz. Hatta sizin yanınızda rahat hissediyorum." Bu cümle herkesi gülümsetirken içeri birbiriyle kavga eden Peter ve Pietro girdi. Birbirleriyle tartışmakla o kadar meşgullerdi ki salonda onları izleyenleri fark etmemişlerdi.

"Neyin kavgasını yapıyorsunuz?" Pietro bakışlarını salona döndürdüğünde kavgayı unuttu ve Stacy'ye gülümsedi.
"Stacy! Nasılsın?" Stacy onun neşesine güldü.
"İyiyim Piet. Şey, sana böyle seslenebilir miyim?" Pietro'nun gülümsemesi büyüdü.
"Sen zaten bana hep böyle seslenirdin Stacy." Stacy'nin kaşları şaşkınlıkla havalandı. Bu bilgi onu mutlu etmişti. Pietro gelip onun yanına oturduğunda sinsi bir sırıtma takındı.
"Konsol oyunları oynamak ister misin Stacy?"

Evet, sizce hikaye nasıl ilerliyor?
Oy verip yorum yapmayı unutmayın😘

MemoryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin