5, kaderin oynadığı büyük oyunlar.

195 43 181
                                    

Yorum yaparsanız eğer, çok mutlu olurum. ❤

İyi okumalar, oy vermeyi unutmayın.

Dün ki çocuğun verdiği gül elimdeyken en sevdiğim kalın kitabımı çıkardım. Duyduğuma göre bir gülü, bir kitabın arasına koyarsanız o sonsuza kadar orada kalır ve iyi hissettirirmiş. Orada sonsuza kadar saklayacaktım o gülü. Kitabımın arasına güzelce yerleştirdiğimde yavaşça kapattım ve ardından bastırdım.

Aylar sonra bakacaktım, kuruyunca nasıl gözükecek diyerekten. Kitabı göğsüme yasladığımda yavaşça sarıldım. İyi hissediyordum. Dün olanlar her an gözümün önüne geliyordu ve asla aklımdan çıkmıyordu. Pembe saçlarım yukarıdan bağlıyken içimi tedirginlik kaplamıyor da değildi. O kişinin bana gül vermesi güzel bir jestti fakat kim olduğunu bile bilmiyordum.

Hayatımda bir kere bile görmediğime yemin edebilirdim.

Beni tanımıyor olabilirdi, neden böyle davranmıştı bilemiyordum. Biraz tuhaftı, ama benim hoşuma gitmişti. Anlamsızca sırıtıyordum. Bu kadar iyi hissetmemem gerekiyordu.

Montumu hızlıca giyindiğimde hemen apartmandan çıktım ve havanın temiz kokusunu içime çektim. O sarı küçük not kağıdı artık cebimde değildi, onu evde ufak bir kutuya saklamıştım. Küçücük, ufacık bir şey bana tebessüm ettiriyordu. O adam hakkında kötü düşüncelerimi arıtmam gerekliydi.

O kötü biri değil.

Onu tanıyor musun iç ses? Kim o?

Bunu söylemek bana düşmez, zaman ilerledikçe anlarsın.

Ne yani, onu tekrar tekrar görecek miydim? Düşüncesi bile heyecanlandırıyordu. Anlamsız şekilde heyecanlanıyordum, dün utancımdan ne yapacağımı şaşırmış vaziyetteydim. Şuan da bir farkım yoktu, sadece fazla mutluydum.

Mutlu olmaktan korkuyordum biraz da, bu tebessümler hemen sonlanır diye korkuyordum. Derin bir iç çektim ve her zaman gittiğim kafeme doğru ilerledim. Kafeye girdiğim an yavaş adımlarla arka bahçesine geçtim ve orada ki güllere doğru ilerledim.

Gördüğüm manzara dudak büzmeme sebep oldu. 

Solmuşlardı.

Hızlı adımlarla yanlarına ilerlediğimde gerçekten üzülmüştüm. Kırmızı solmuş gülleri elimin arasına aldığımda, kurumuş yaprakları elime döküldü. Ardından teker teker yere savruldu. Rüzgarın etkisiyle kırılmış dalları, kış ayı geldiği için ömürleri sona ermiş olan güllerin şuan ki görüntüsü cidden üzücüydü.

Hepsi solmuştu. Çıtırdayan yaprakları yerlerdeydi, gülün baş tarafında ki yapraklar solmuştu. İç çektim ve ayağa kalktım. İlkbahar da tekrar görüşelim güller. Lütfen.

Son kez baktığımda tekrardan derince iç çektim, kafeye girdiğimde ufak masalardan birine oturdum. Garson direkt yanıma geldiğinde içeriden, arka bahçeye bakıyordum. Güllerin solması üzücüydü, yani benim için üzücüydü.

Her bir yaprağı solmuştu ve yerdeydi. Onların da ömrü sonlanmıştı.

Derince iç çektiğimde garsona siparişimi verdim. Hava her zaman olduğu gibi kötüydü, gri bulutlar ve soğuk hava yağmur yağacağını gösteriyordu. Bugün önlem olarak yanıma şemsiye almıştım, ayrıyetten akıl edip sarı not parçasını evde bırakmıştım. Tedbir gerekliydi.

İnsanlar sevindiğim şeyleri duysalar, deli olduğumu söylerlerdi muhtemelen. Hayır bu hayatında ilk defa bu kadar gülümseyen bir kıza göre çok normaldi. Ben mutlu olmayı hak etmemiştim ki şu zamana kadar. Tanrı benim mutlu olmamı istememişti. Bunun en büyük örneği bana bu gücü bahşetmesiydi.

Valor del tiempo | jiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin