6, geçmişten birkaç kalıntı.

189 26 19
                                    

Güzel düşüncelerinizi benimle paylaşacağınızın umuduyla sizlere iyi okumalar diliyorum, teori yapabilirsiniz. Oy sınırı yok -sanırım koymak cazip gelmedi- yine de umarım oylarınızı da eksik etmezsiniz. 4 ayın ardından ilk defa bölüm yazıyorum ve heyecanlıyım. ❤

Beynimde çalkalanan tüm düşünceler aklımı talan etmeye yeterken, alnımı ovuşturdum. Soğuk havadan üşüyen ellerimle birlikte, her şey daha da zor geliyordu. Kameramı elime aldığımda gökyüzünü bir kareye aldım, kasvetli hava ne olursa olsun güzel gözükürken etrafıma bakındım. Seul, yine aynı Seul'du. Yine akşam üstü kalabalıktan arınmış meydanı, akşama doğru soğuyan adeta kasvete dönüşen havası ve çocuklarına seslenen aileler.

Yanımda duran banka bakınmaya başladım. Küçük kız... Tekrar aklıma o geliyordu. Derince iç çektim. O kadar uzaktım ki gerçek dünyadan, ancak hep gerçekleri görüyordum. Olmayan hayatımı ayakta tutmaya çalışmak benliğime zarardı.

Ellerim istemsiz pembe saçlarıma gitti. Küçük kızın dokunuşlarını her karesiyle hissedebiliyordum, içim kan ağlarken dışarıdan nasıl gözüküyordum bir fikrim yoktu. İnsanlar beni ruhsuz olarak görüyor olmalıydılar, çünkü öyleydim. 

Pişmandım. Pembeden, pembe saçlarımdan. Ancak az sonra yapacağım şey daha iyi hissetmeme yarayacak mıydı, ondan emin değildim.

Siyah tuğlalarla dekore edilmiş oldukça şık duran bir kuafördü burası. Etrafı incelemeyi keserek çalışan adama döndüğümde gülümsedi. "Buyurun hanımefendi, arzunuz neydi?" Fazla ışıktan acıyan gözlerim dolu dolu görünürken, adama öylece bakmakla yetiniyordum.

"Dip boyası mıydı?" Kendime geldiğim an kafamı olumsuz anlamda salladım. "Hayır, sarıya boyatacağım." Adam bir saniyeliğine şaşkınca bana baktı. "Saçlarınız bebek pembesi, eğer ki tekrardan üzerine açıcı ile açık renk boya sürersek yıpranıp dökülme ihtimali çok fazla. Açıcı sürmeden yaparsak rengi tutmaz, o yüzden koyu bir renge boyayabiliriz." Kafamı tekrardan olumsuz anlamda salladım. "İstemiyorum."

İç çekerek kafası ile onayladığında eli ile tutar ödenecek yeri gösterdi. "Siz ödemeyi yapın, bir müşterim var o gelene kadar şurada bekleyebilirsiniz." Ufak çantamdan az miktarda kalmış paramın sonunu verirken kırmızı koltuğa oturdum yavaşça. İnsanlar nasıl bu kadar mutluydu? Bana da öğretemezler miydi?

"Hoseok, müşteri ile ilgilen ben yeni gelen Bayan ile ilgileneceğim." Siyah saçlı ve geniş omuzlu genç adam otoriter sesi ile diğer tarafta duran bayı çağırmıştı. Diğer müşteri ile ilgilenmeye başlamıştı. Adam makaslarıyla ve elinde tüm malzemeleri ile geldiğinde eli ile oturacağım yeri işaret etti. 

İfadesizce aynaya bakınmaya başladığımda içim titredi aniden. Ufak bir soğukluk hissettiğimde arka tarafa doğru bakındım. Hoseok denilen adam bir sürü malzemeyle yanıma geldiğinde bunun ne kadar süreceğini düşünüyordum. Sanırım en az dört saat buradaydım.

"Gerçekten emin misiniz Hanımefendi, hala düşünmek için zamanınız var. Bence vazgeçelim, hem benim adıma, hem de sizin adınıza iyi olacaktır. Uzun süreceğini önceden belirtmek isterim." 

Gözlerimi anlamsızca devirdiğimde iç çektim. "Başlayabilirsiniz."

Saatlerdir aynı yerde oturmak her tarafımın kast katı kesilmesine neden olmuştu. Neredeyse üç saattir buradaydım ve boyama işlemi daha bitmemişti. Derince iç çektiğimde Hoseok boyayı bitirdi ve kafamda beklemesi için bıraktı. Saç diplerim feci derecede yanıyordu. Elime telefonumu aldığımda yapacak hiçbir şeyim olmadığı için geri bıraktım. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 03, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Valor del tiempo | jiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin