Sanki dünyaya
ayak uyduramamış gibiyiz...
Uzattığı eline baktım avucunun içine, gözlerim kilitlenmişti. İlk kez gördüğünüz birisine, baktığınız ilk bakış. Hissettiğiniz ilk duygu... Aynı kişiye yıllar sonra son kez, tekrar bakacaksınız. O gün geldiğinde aynı duyguları tekrar hissedeceksiniz. En azından ben buna inanıyorum ama bir tuhaflık vardı. Ben hiç bir şey hissetmiyordum..."Aşağılamak derken? Orada bile bulunmadığınız bir anı nasıl yorumlayabilirsiniz?" Havada kalan elini yavaşça indirdi. Gözlerine öfkenin sisli perdeleri çekilmişti bu çok fazla barizdi yine de gülümsedi. "O zaman neden bayıldın?" dedi. Dudağım alayla kıvrılırken Görkem'e bakıp dudağımı ısırdım. "Ah... çok yakışıklı dayanamadım bayıldım." Gözlerimi Savaş'a çevirdiğimde kaşlarını çatmıştı, Yasemin' in kahkahaları tüm koridoru inletmişti. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. "Yakışıklı gördüğün her adama bayılıyorsan , bayılmak istediğinde gelip randevu al." Dediğinde anlamaz gözlerle Savaş'a baktım. Bu biraz 'ciddi misin?' der gibi bir bakıştı. Aramızdaki mesafeyi tek adımda kapatıp kaşlarını çattı. Öfke duygusunu çok iyi tanırdım belki diğer duyguları tanıyamam ama öfke... Öfkeye birden fazla kez ev sahipliği yapmıştım çünkü benim evimde yaşıyordu, benim soframda yemek yiyordu. Öfke kim deselerdi babamı gösterirdim. Sadece bir anlık, Savaş babam gibi baktı. Öfkeyle baktı. Sert sesi tüm koridorda yankılandı "Bana bir daha sakın öyle bakma!" dedi. "Bakmıyorum soruyorum aptal mısın?" sesim onun sesinden daha baskın çıkmıştı çünkü ben bu sahneleri ezbere biliyordum. "Aramızdaki farka bak ve sonra sözünü geri al küçük kız!" Kastettiği boy farkımızdı fazlaca belli ima etmişti. "Bed boy çocuk konuştu ahahaha almıyorum naparsın?" "İnan tahmin bile edemezsin-" Hızla omzundan iterken korku çoktan bedenimi sarmıştı. Bu korku ondan korktuğum için değildi korku benim refleksimdi. "Sakın! Sakın bir daha beni tehdit etmeye kalkma! Bu konuşma burada bitti." Ellerini ceplerine yerleştirdiğinde geriye gidip sırtını duvara yasladı. Yolumdan çekilmişti hoş bu da işime gelmişti hızlı adımlarla sınıfa ilerledim. Sınıfa girdiğimde gözler bana dönse de çok geçmeden işlerine geri dönmüşlerdi. Percere tarafına geçtiğimde Yaso da yanıma oturmuştu, Görkem ise önümüzdeki sıraya oturmuştu. Bakışlarımı cama çevirecektim tabi Görkem arkasına dönüp konuşmaya başlamasaydı. "Hafta sonu işin var mı ? Hem bir özür niyetinde hem de teşekkür yani sabah ki tavrımdan dolayı özür dilerim ve Savaş'ın diline bırakmadığın için teşekkür ederim gibisine." Nedenini bilmediğim bir duyguyla Görkem'e buz gibi baktım. "Söylemen yeterli bir şeyler yapmana gerek yok... Ha birde rehberlikte atılmak istediğini söyledin neden?" bakışlarını kaçırıp bir süre etrafı izledi. "Savaş ile aynı okulda olmak istemiyorum. Bilirsin hakkında az çok konular duymuşsundur." Başımı onaylarcasına aşağı yukarı salladım. "Evet duydum." Dedim. Onaylamak istercesine baktı. "Neler duydun?" cevap vermeye yeltenecektim ki sınıftakilerin ayağa kalkmasıyla hocanın sınıfa girdiğini fark ettim. Görkem önüne dönerken bende defterimi çıkardım ders çalışmalıydım o üniversite bana sihirli bir şekilde gelemezdi keşke gelseydi. Düşündüğüm sihirli konuya sessizce kıkırdadım. Ders edebiyattı eh sözel severdim. Hocanın anlattıklarını tek tek not almaya başladım dikkatle hocayı dinlerken dakikalar hızla aktı son örnekleri yazdırdığını söyleyip ardından sınıfı serbest bıraktı. Dedikodu yapmak için yer değiştirenler, telefonda oyun oynayanlar, ve kuduranlar... Kulaklığımı takıp yabancı bir şarkı açtım, gözlerimi camdan dışarı çevirdim. Dünyayı bir kişi üzerine adamıştım ve onu kaybedince yer ayaklarımın altından kaymış gibi hissettim, ayaklarım bana ihanet etmiş gibi, hayat devam ediyor ve ben değişeceğim. Ant olsun ki hiç bir şey yanlarına kalmayacak.
Sevgisizlik, ilacı olmayan bir hastalık. Son raddeye gelirse asla tedavi edilemeyen hastalık minik bir kanser hücresi gibi tüm organlara yayılır... Sevgisizlik, hep eksik hissettirir. Sevgisizlik, hep sana uzatılacak bir el bekler, bir umut, bir sevgi... Sevgisizlik, insanlar seni sevmedikçe aslında sende uzaklaşırsın kendinden ve sevilmedikçe daha da sevdirmezsin seni. Sevgisizlik, sayfalarca sorular yazdırır sürekli 'neden?' derken bulursun kendini. 'neden sevilmedim?', 'neden ben değil de o?', 'neden güzel değil miyim ki?' bu sorular bin bir kere uzar bin bir çeşide ayrılır. Bu çağın en büyük problemiydi bu sevgisizlik. Şiddetli sevgisizlik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kibrit Ateşi
Aktuelle LiteraturKapak tasarımı: wbrunette aittir. . Zaman aktı küçük kız kanlı ellerine neşteri aldı durmadı gözlerinden bir saniye tereddüt geçmedi. Neşteri boynundan göbeğine kadar indirdi göğüs kafesinin üstünde kalbi açıktı savunmasızdı hep öyleydi çünkü kalb...