Bölüm 8 -Günışığı'm-

176 101 29
                                    

"Geçer bin yıl konuşmadan
yıldızlara dokunmadan."

-Amiral

Bazen... Uzun yollar boyu yürürsün adımların hızlandıkça hızlanır daha hızlı yürürsün...
Yetmez koşarsın nefesin hızlanır sığmaz içine derin nefesler çekersin yetmez, koşarsın aslında kaçarsın... Yürüdükçe geçer sanırsın ama öyle değildir. Gerçekler yüzüne vurur her şey kafandadır hiçbir şeyden kaçamazsın aslında, her şey baş ucunda bekler. Etrafına duvarlar örüp tehlikenin geçtiğini düşünürsün aslında en büyük tehlike en yakınındadır... Aslında insan en çok kendisiyle savaşırdı ördüğü duvarlar bi kendine işlemezdi ve en çokta o zaman yanardı canı...

Gözlerimi demir kapıdan ayırıp duvarlarına kahve tonlarının hakim olduğu okula çevirdim, onlardan değildim hani okula gelmemek için karnı ağrıyor numarası yapanlardan, hani okuldan kaçanlardan. Hani okulu sevmeyenlerden. Okulda mutluydum okula gelmek beni mutlu ediyordu tereddüt etmeden güvenliğe gülümseyip sorunlarımı kapının ardında bırakıp okula girdim. Merdivenleri çıkıp sınıfa girdiğimde sınıftakilerin çoğu yoktu ön sırada telefonuyla konuşan kıza adımladığım an beni fark edip bakışlarını çevirdi. "Benimkiler nerede biliyor musun?" dedim. "Okulun önündeki kafedelerdi senin haberin yok mu?" evet okulun popüler ve sevilen kızı olarak haberim yok demeyi tercih etmeyip "şarjım bitmişti haberleşemedik" yalanını ortaya atıp sınıftan çıktım. Belki de önemli bir şey olmuştu haber verememişlerdi konunun üzerinde fazla durmayıp okuldan çıkıp yürümeye başladım köşeyi dönüp kafeye ilerledim. Merdivenleri çıkıp tanıdık yüzleri görmemle camın ardındaki gruba baktım...

Ben kendimi onlar olmadan eksik hissetmiştim hayır hayır bu tabir fazla olur ben kendimi onların yanında fazlalık hissettim...
Bir kum saati ters çevrildi, süre başladı.

Elleri anlattıklarına eşlik edip havada kalırken kahkahalar atıyorlardı yeni kızda onlarlaydı, Yasemin de , Görkem de, Savaşta... Yasemin'in kıvırcık saçlı güzel kızı çekip sarılmasıyla sol gözümden bir damla burnumdan çeneme doğru kendine yol çizdi. Bir yerde okumuştum ilk gözyaşı sağ gözden akarsa sebebi mutlulukmuş, ilk gözyaşı soldan akarsa sebebi acıymış. Canım acıdı...
Yanlarına gitmek istemediğime karar verip arkamı dönüp adımlarımı arka sokaktaki parka çevirdim. Spor aletlerini ardımda bırakıp salıncakların karşısındaki banka oturdum telefonumu çıkartıp kulaklığımı taktım. Yaşadığımız onlarca anı gözlerimin önünde dans etmeye başladı...

Görsel sanatlar dersindeydik gülüşerek şemsiye boyuyorduk üstümüzde önlükler 'mükemmel bir sanat eseri yaptık' diye dalga geçip kendimizi yerlere atıyorduk...

Drama dersindeydik ölü gelin animasyonunu canlandırıyorduk "Seni seviyorum Victor ama sen bana ait değilsin." hep ağlayıp hem gülüyorduk kahkahalarımız sınıfta yankılanıyordu...

Asla yemem dediği için okul çıkışı zorla midyeciye götürmüştüm yüzünü buruştururken midyeyi ağzıma attım ardından ona uzattığımda tiksinerek ağzına atıp çiğnedi, ertesi gün o beni midye yedirmeye götürmüştü aylarca gülmüştük bu duruma...

Birlikte 'Aynı yıldızın altında' kitabını okumuştuk...

Almanca dersindeydik hoca çok zor bir soru sormuş ve cevap bekliyordu sınıftan çıt çıkmayınca bir süre bekledik. Yasemin tesadüfen cevabı bulunca hocayı çağırıp birlikte şu cevabı bulduk demişti cevabın doğru çıkmasıyla da hoca bize ödül olarak çikolata vermişti o kadar mutluyduk ki çikolatadan değil birlikte olmaktan...

Dersler bitmişti sınıfta şarkı açmış dans ediyorduk gülüşlerimiz birbirine karışırken parmaklarımız düğümlü halay çekiyorduk...

Kibrit Ateşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin