"Geldik, Asel Hanım!" diyen Ateş'in sesiyle gözlerimi açtım. Yol uzun olunca elimde olmadan uykuya dalıyorum her zaman. Arabadan indim serin ve temiz dağ havası kendime gelmemi sağladı. Etrafı doya doya seyrettim, şehirden ve insanlardan uzak olmak beni her zaman rahatlatmıştır yani benim için önemi olmayan insanlardan ve fazla kalabalıktan bahsediyorum elbette. Hiçbir zaman ailem dediğim insanlardan uzak kalmadım, kalamadım daha doğrusu.
"Çitler yenilenmiş."
"Gürkan geçen ay bakım ve tadilat için birileriyle anlaşmıştı."
"Dağ evimiz cici oldu demek." diyerek Ateş'e göz kırpıp tatlı tatlı güldüm içimdeki şeytani gülüşleri saklamak için ama galiba saklayamamıştım.
Ateş tek kaşını kaldırarak "Bu yüzü biliyorum boşuna sevimli gözükmeye uğraşma güzelim aklında yine ne hinlikler dolanıyor ?"
"O zaman benimle misin Ateş Çocuk?"
"Sen varsan her şeye varım bebeğim! hahaha"
Ateş'in dediği gibi aklımda yine hinlikler dolanıyordu. Biz kalabalık bir aile olsak da ben herkesin biriciğiydim. Bu yüzden ne yaparsam yapayım kızgınlıkları kısa bir süre sonra hep geçiyordu bu da benim hep bir şeyler yapmama sebep oluyordu.
Çocukken; kızlarla evcilik oynamak yerine erkeklerle futbol oynardım, kızlar Barbie bebeklere düşkünken ben bahçede koşturmayı seviyordum. Erkeklerin içinde tek kız ben olunca ilk başta beni istemediklerini biliyordum, kovmadılar ama kız olduğum için istedikleri gibi rahat oynayamayacaklarını düşünüp rahatsız oldular ve sahiden de bizimkiler yaşıtları çocuklara göre daha sert oynuyorlardı. Onlarla oynarken bende onlar gibi sert oynuyordum. Birlikte oynadıkça da oyunlarda iyi olduğumu gördüler hatta birçoğundan daha iyiydim. Bir zaman sonra o istemedikleri kişi değil de oyun oynarken ilk çağırılan kişi oldum. Bilmediğim oyunları öğrendim, bildiklerimde daha da iyi oldum. Bu arada onlarla birlikte büyüdükçe onlar kadar sertleşiyordum. Diğerlerine göre daha güçlü kuvvetli birisi olmuştum ve bu gücü kızlara sataşanlara, kendinden daha güçsüz gördüklerini rahatsız edenlere karşı kullanıyordum. Kızlar bu yüzden yanımdan ayrılmazdı onlara göre koruyucu melektim; biri rahatsız ederse korurdum, düştüklerinde ellerinden tutup kaldıran, yaralarını temizleyen saran ben olurdum. Haylaz bir çocuktum, onlarla uğraşır kızdırırdım ama kimsenin onlara zarar vermesine asla izin vermezdim. Büyüdükçe daha fazlası olması gerektiğine karar verip çeşitli kurslara gittim, ailelerimiz adı bilinen iş insanları olduğu için ister istemez bize zarar vermek isteyenler oluyordu. Kendimizi savunabilmek için hepimiz eğitim aldık bir kısmımız kendini savunabilecek duruma geldiğinde devam etmek istemedi onlara göre değildi dediklerine göre diğer kısmımızda ki içerisinde benim bulunduğum grup olur devam etmeyi, öğrendiklerimizi daha da geliştirmeyi istedik. Dövüş sanatlarına olan ilgim bu konuda uzmanlaşmamı sağladı aynı zamanda eski bir asker olan Karan amcamdan silahlar konusunda -yalvar yakara- eğitim aldım. Tüm bunların altında sadece sevdiklerimi koruma arzusu yatıyordu.
Hareketli bir çocuk olduğum kadar meraklı bir çocuktum. İlgimi çeken her şeyi öğrenmeye çalışıyordum. Hakan amcamın inşaat üzerine bir şirketi vardı hala da işini severek yapar ve her cumartesi kahvaltıdan sonra o haftaya ait raporları kontrol ederdi her ayrıntıyı incelerdi. Bilirdi o çalışma odasına gittikten 2 saat sonra onun yanına gideceğimi. O tüm incelemelerini ben gelene kadar yapar ben gelince de her şeyi bana en başından anlatırdı. Ben anlayayım diye basitçe anlatır, anlamadığım yerleri tekrar anlatırdı ta ki ben anlayıncaya dek. Öyle güzel anlatırdı ki anlamamanız imkansızdı. Bu işi yapıyor olmasaydı kesin öğretmen olurdu. Mert amcam bilgisayar mühendisi aynı zamanda Karan amcamla ortaklar. Karan amcam görevi sırasında yaralanmış ve bu yüzden emekli olmak zorunda kalınca da birlikte güvenlik üzerine bir şirket kurmuşlar. Karan amcamın asker olmasının çok avantajı olmuş elbette daha sonralarda teknoloji ilerledikçe siber güvenliğin önemi de artınca işler iyice ilerlemiş. İşte Mert amcamı da bilgisayar başında gördüğümde tıpkı Hakan amcama yaptığım gibi sorular sorardım ve o da sabırla sorularımı cevaplardı. Mert amcam konuşkan bir insan olduğundan onunla her konuda konuşabilirdiniz bende bunu bir fırsata çevirmiştim onun işi olsun olmasın ona her şeyi sorardım. Karan amcamsa içlerinde en ketum olanıdır yani biz hariç herkese diyelim . Asker oluşundan mı bilmem ama silahlarla çok ilgilenirdi bende o anlarda ondan silahlar konusunda birkaç şey öğrenirdim. Bir de babam ve dayım var. İkisinin de doktor olması sebebiyle çocukken en çok dinlediğim, bildiğim alan sağlık olmuştu. İkisi de yakın arkadaşlar, hatta bu yakınlıkları sayesinde babamla annem tanışmışlar. Babamın kalın kitaplarındaki görseller dikkatimi çekerdi ve baktıkça da bakasım gelirdi ama ne olduklarını bilmezdim ya babama ya da dayıma sorardım onlarda tıpkı amcalarım gibi anlayabileceğim şekilde anlatırlardı bana. Okuma yazmayı iyice sökünce o kitapları kendim okumaya başladım bu seferde okurken anlamadığım yerleri sorup durdum. Doktor olacağıma da o zamanlar karar vermiştim zaten.
Amcamlar, babam ve dayımın dostlukları onlar daha bekarken başlamış, evlendikleri zaman eşleri anlaşamaz diye çok endişelenmişler çünkü eşlerinin de kendileri gibi arkadaş olmasını istemişler. Nihayetinde öyle de olmuş. Annemler yan yana olamadan en fazla 3 gün dayanabiliyorlar, birçok yere hep birlikte giderler.
Biz çocuklarda doğduğumuz andan itibaren hep birlikteydik. Birlikte oynadık, gezdik, yedik, içtik. Birbirimizin her halini bilirdik, arkadaştan ziyade kardeş gibiydik. Elbette bazılarımız dışında. Birbirlerini seven çiftlerimiz dışında kardeş bağıyla bağlıyız birbirimize.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANIN ÖTESİNDE
FantasyGERÇEK AŞKINIZ YANLIŞ BİR ZAMANDAYSA NE YAPARDINIZ? Size tamamen benzeyen biriyle karşılaştınız mı hiç? İkiziniz gibi olan biriyle? Asel' de karşılaşmamıştı ta ki o kızın bedenine girene kadar. Evet yanlış duymadınız Asel kendine benzeyen bir kızı...