thirteen

607 100 88
                                    

"Miya'ların evine uğramamın ardından, sonraki gün sınav günüydü. Ve biraz olsun paniklemiyordum. Kendim için değil, Atsumu'nun başarılı olacağı konusunda emindim.
İlginç bir şekilde sınavdan çıkar çıkmaz koridorda Osamu ile karşılaşmıştım.
Rahatlığından belliydi ki sınavı iyi geçmişti. Bana itici bir gülümsemeyle yaklaşırken onu süzmeden edememiştim.
Uykusuz kalmış gibi, yorgun görünüyordu.

"Nasılsın Rin?"

Sorduğu soruya karşı gülüp koridorın boş duvarlarından birine yaslandım.
Benimle resmen zoru zoruna konuşuyordu.
Bunu fark etmemem mümkün değildi.

"Benim seni sormam daha mantıklı olmaz mıydı?"

Onun yaptığı gibi sahte bir gülümsemeyle cevap verdiğimde gözlerini umursamazca devirmişti. Yaslandığım duvara karşı bir kaç adım daha atıp yakınlığımızı neredeyse yoka indirecek kadar bana yaklaştığında yüzündeki tehditkâr ifadeyi izledim.

"Ben ne yaptığını bilmiyorken, yaptığın şeyi bırakırsan iyi olabilirim."

Sırıttığımda neredeyse beni öldürecek gibi görünüyordu. Aslında pek umrumda da değildi.

"Neyden bahsettiğini anlamıyorum."

Evet, anlamıyordum. Hiçbir şey yaptığım yokken bana böyle davranması adil değildi.
Gerçi Dünya adil olsaydı bir kişinin dahi yaşayabilceğini düşünmüyordum.

"Ne o? Artık şirinleri göremiyor musun?"

Dalga geçer gibi güldüğünde gülümseyip 'gerçekten' gülümseyip ellerimi omuzlarına yerleştirdim. Bu yaptığım sanki anormal bir hareketmiş gibi bakmaya başladığında bedenini kollarımın arasına almış şaşkınlığından faydalanıp hafifçe sarılmıştım. Dudaklarımın kenarları bir iple dikilmişçesine sırıtmamı sağlarken kulağına eğilip savunmasız, şaşkın hâline bir kez daha güldüm.

"Gargamel'de şirinleri görebiliyordu değil mi?"

Anlamsızca kaşlarını çatıp etraftaki insanların tepkisini umursamadan beni arkamdaki duvara sertçe itmişti. 
Siniri korkusunu bastırıyordu.

"Kendine yeni arkadaşlar edinmen gerekecek."

Sesindeki öfke ve nedenini bilmediğim bir intikam duygusuyla konuştuğunda etrafıma masum bakışlar atmakla meşguldüm.
Bir kaç kişi iyi olup olmadığımı sorduğunda Osamu çoktan hızlı adımlarla kalabalığa karışmıştı.
Bu kadar sinirli olması hoşuma gitmişti.
Önce Bayan Miya sonra Osamu.
Sırada kim vardı?
Yüzümdeki sırıtma büyürken aklımda neon parlak bir isim belirmişti bile.

Daha sonra okul bitişine kadar Atsumu ile dersi kaynatmış, saçma sohbetler etmiştik.
Ve matematik öğretmeni yarın sınav sonuçlarını açıklayacağını söylemişti. Atsumu'nun 'çok iyi geçti' söylemlerine rağmen gerçek sonucu görmeden ona inanasım gelmemişti. Ona elbette güveniyordum ama bütün o çalıştırmalarımın boşa gitmesini istemediği için yalan söyleme ihtimali çok fazlaydı.

Çıkışta; Atsumu edebiyat kursuna kalmak istediğini söylediği için, onu beklemeden okuldan uzaklaştığımda adımlarım beni sanat galerisine götürmüştü.
Bu gün eğleneceğimi hissediyordum.

Sanat galerisi eskisinden daha sessiz olmasının yanında daha boş gibiydi.
Tablolar insanlarla doğru orantıyla azalmıştı.
Gerçi bu beni şaşırmamıştı.

"Hoşgeliniz,"

Arkamdan gelen yorgun sese karşılık gülümsedim. Saçma nezaket gereği konuşmalarından sonra en sonunda tablolar hakkında soru sorabilmiştim. 

"Sanırım tabloyu satmışsınız ama buralarda bir ayçiçeği tablosu vardı,"

Sanki ne soracağımı anlamışçasına gülmüştü.
Gözlerimle onun yorgunluğunu ve çaresizliğini tartarken suçluluk duygusunun daha ağır bastığını fark etmiştim. Beni tanımıyordu.
Benimde onu tanıdığım söylenemezdi.

"Tablo; ayçiçeklerinin Güneş'e olan aşkını anlatıyordu. Ama aralarındaki biri oyun bozandı. Normalin dışına çıkıp Ay'la aşk yaşıyordu. Ama Ay Güneş'in yerini tutamazdı. Cezası solmaya mahkum olmaktı."

Aklımdaki kukla tiyatrosu başladığında sırıtmama engel olamadan kafamı boş tavana çevirdim. Demek gerçektende ayçiçeğinin sonu ölümle bitecekti.
Pekala; toplum kendisine benzemeyen bireyleri dışlamaktan çekinmeyen bir gurup aptaldı. Ama kendini toplumdan dışlayarak intihara koşmak mı?
Bu ise çılgınlıktı.

İsminin Shinsuke Kita olduğunu öğrendiğim çocukla uzun sohbetler etmemizin ardından bana ileride iyi bir yazar olmam için kitap ödünç vermişti. Kitabın ismi; "Doktor Jekyll & Mrs. Hyde" 'ydi. Açıkçası daha önce okumuştum. Yinede teklifini reddetme gereği duymadım. Bazı kitapları sonunu bilsen bile okuyabiliyorduk sonuçta.

Galeriden teşekkürlerimi sunarak ayrıldığımda yolda Atsumu ile karşılaşmıştım. Galeride ne kadar uzun süre kalmışsam Atsumu'nun kursunun bitimine denk gelmişti.
Uzun ısrarları üzerine evlerine gelmeyi kabul etmiştim.
Aslında Atsumu'nun ısrarları için değilde Osamu için gelmeyi kabul etmiştim.
Benimle olan kavgasından sonra ne yaptığını merak ediyordum. 
Ama merak ettiğimden fazlasını almıştım.

Devam edecek..."






Evet arkadaslar Suna'nın da dedigi gibi devsm edecek ltfen artık merak etmeyin😷

in houseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin