5.Bölüm

10 3 0
                                    

Uyuyamıyordum, bir türlü öfkem dinmiyordu. Bakışlarımı tavana dikip düşünmeye başladım
Yalan söylenmesinden oldum olası nefret ederdim ve eğer birisi bana yalan söylerse onu tek kalemde silen birisiydim.

Düşüncelerimden sıyrılıp ayağı kalktım *acaba saat kaç?* dedim içimden, masama doğru ilerledim çekmeceyi açıp telefonu elime aldım ve balkona çıktım. Sandalyeme oturdum bir süre gökyüzüne öylece baktıktan sonra telefonumu açmaya karar verdim ve düğmesine bastım açıldığında ekranda bildirimler belirmeye başladı annem aramıştır diye baktım ama aramamıştı işleri yoğundu büyük ihtimalle ama arayan kişi pek de hoş biri değildi artık benim için bu yüzden bildirimleri sildim  ve saate baktım saat gecenin 2'siydi uyumayı düşündüm ama hemen vazgeçtim çünkü ne kadar istersem uyuyamayacaktım bende ayağı kalktım ve mutfağa indim karnım acıkmıştı  2 tane yumurtayı suya koydum diğer yandan da portakal sıktım, sıktığım portakalı bardağa koyup masaya bıraktım ardından yumurtaları alıp kabuklarını soydum ve dilimleyip tabağa koydum, canım pek bir şey istemiyordu ama karnımda aç olduğu için hemen yedim ve bulaşıkları yıkayıp odama çıktım.

Odama çıktığımda banyoya girdim 10 dakikalık kısa bir duştan sonra odama geçtim dolabımdan siyah eşofman altımı ve siyah göbeği açık bir tişört alıp üstüme geçirdim, saçlarımı kurutmak için aynamın önüne geçtim saç kurutma makinasını elime alıp saçlarımı kuruttum ve bel çantamı alıp içine birkaç bir şey koyduktan sonra aşağı inip ayakkabılarımı giydim ve dışarı çıktım ,  sahile doğru yürümeye başladım  birisi ile konuşmaya ihtiyacım vardı hemen telefonumu elime alıp Barlasın numarasını tuşladım ikinci çalışta açmıştı;

-Kimsiniz?

-Benim Gece Kutluay.

-Bir şey mi oldu ? Niye bu saatte aradın?

-Buluşabilir miyiz?

-Konum at geliyorum.

Dedikten sonra telefonu kapattı. Bende hemen konumu yolladım ve bir banka oturup öylece denize bakıyordum biraz daha ileriye bakınca denize ait bir şey kalmıyordu ve sıra gökyüzüne geçiyordu, her ne kadar gökyüzü ve deniz kavuşmuş gibi gözükse de kavuşamamışlardı. *Deniz ile ne kadar kardeş gibi görünsek de aslında kardeş değilmişiz* diye geçirdim içimden,
Ufuk çizgisine bakınca aklıma bu gelmişti nedensizce Deniz ile kardeş gibiydik ama aslında değilmişiz aynı gökyüzü ve denizin kavuşmuş şekilde göründüğü ama aslında kavuşamadığı gibiydi.

Ben bunları düşünürken yanıma birisi oturmuştu sola doğru döndüğümde bunun Barlas olduğunu anladım "neyin var? Gözlerin dolmuş" dedi ben bile fark etmemiştim gözlerimin dolduğunu  "Kardeşler birbirinden bir şey saklar mı?" diye sorumu yönelttim "Bak biz Yekta ile üvey kardeşiz ama ne o benden, ne de ben ondan bir şey sakladım. Yani kardeşler birbirinden bir şey saklamamaları gerekir çünkü herkesten yakın  olan kişi kardeşindir ne kadar kan bağı olmasa da kardeş saydığındır" dedikleri beni etkilemişti ve gerçekten doğru söylüyordu bende ona Deniz ile olan olayı anlattım "Sen onu kardeş bilmişsin  onun böyle bir şey yapması seni kardeşi yerine koymamış anlamına gelir çünkü ne kadar başının belaya gireceğini bilse de söylemesi gerekiyor" diye yorumladı ve yine haklıydı  "beni dinlediğin için teşekkür ederim" dedikten sonra telefonumu cebimden çıkarıp saate baktım saat sabaha karşı 6'ya geliyordu baya bi konuşmuştuk anlaşılan  "ben eve gideyim artık. Akşama görüşürüz" dedim ve ayağa kalktım " gel ben seni bırakayım eve " normalde itiraz ederdim ama şuan o sert kızdan eser yoktu ve eve yürüyecek takatim yoktu

Barlas'a anlatırken biraz ağlamıştım ve ağlamak beni güçsüzleştirmişti,  Barlas motor ile gelmişti hemen motora bindim "sarıl düşmeyesin" dedi Barlas "yok düşmem sen sür" diye karşılık verdim kafasını olumlu şekilde salladıktan sonra gaza bastı ve aniden frene bastı bende ani bir refleksle Barlas'a sarıldım kafasını arkaya doğru döndürüp "hani düşmezdin" diye sırıttı
"düşmedim sadece ani bir refleksle sarıldım hem sende ne ayı gibi abanıyorsun  frene"  diye biraz sesimi yükselttim    "tamam ya ne kızıyorsun " deyip motoru sürmeye başladı , kısa bir yolculuktan sonra eve varmıştık ama motordan indiğim gibi olduğum yerde kaskatı kaldım Barlas bana ben ona bakıyordum sonra eve doğru tekrar döndüm ev yanıyordu eve doğru ilerledim posta kutumuz evden biraz uzaktı o yüzden ona bir şey olmamıştı ama asıl dikkatimi çeken posta kutusunun yanmamış olması değil içinde bir zarf olması dikkatimi çekmişti. Zarfı alıp içindeki kağıdı okudum içinde ;

" Murat Kutluay ölmüş olabilir ama intikamımızı almayacağımız anlamına gelmiyor. İntikam olarak ölmeyeceksin Gece Kutluay ama hayatının acısını ve şokunu yaşayacaksın."

Yazıyordu içinde anlamıyordum babamla ne alakaları vardı ve eğer amaçları beni öldürmek değilse niye evimi yakmışlardı ne yapacaktım ben anneme ne diyecektim. Barlas'a da verdim o da okudu ama doğru düzgün hiçbir şey açık açık yazılmadığı için anlamamıştık "Gel bende kal sokakta bırakmam seni" diyerek motora bindi " bekle motoruma bakmam gerek" diyerek eve doğru ilerlemeye başladım ama Barlas kolumu tutup gitmemi engelledi "görmüyor musun garaj dahil her yer yanmış  motor da sağ kalmamıştır hadi gel" diyerek beni motora bindirdi ve kendi evine doğru sürmeye başladı, yaklaşık 20 dakika sonra eve varmıştık motordan inip Barlas'ı takip etmeye başladım o da benim gibi iki katlı bir evde oturuyordu ve etrafta pek bina yoktu genellikle iki katlı evler vardı evin içine girdiğimizde sağ tarafta ayakkabılık ve boy aynası vardı biraz ilerleyince  kahverengi koltuk takımları karşıladı sol tarafta ise salon ile birleşik mutfak vardı mutfak dolapları kırmızı ve siyah renklerindeydi ben odayı incelerken Barlas oturmam için işaret etti bende oturduğum gibi telefonumu alıp annemi aradım ikinci çalışta açmıştı.

-Kızım nasılsın bir şeyin yok dimi?

-İyiyim ama evde olanlar pek iyi değil.

-Biliyorum haberim var. Şuan anlatmamı isteyeceksin ama ben anlatamam senin kendin öğrenmen gerek.

-Nasıl yani her şeyden haberin var ama bana söylemedin ve benim kendim öğrenemem gerektiğini söylüyorsun?!

-Kızım gerçekten anlatamam baban senin her şeyi  kendin öğrenmeni istedi.

-Anne sen gelince konuşuruz

-Kızım ben gelmiyorum. Artık buradayım.

-Ne demek gelemiyorsun !

Tam konuşacağı sırada telefonu kapattım çünkü aşırı sinirliydim. Barlas  ne oldu der gidi bakıyordu bende anlattıktan sonra uyumak istediğimi söyledim ve bana kalacağım odayı gösterip odadan çıktı 5dk sonra geri geldi "üstündekilerle rahat uyuyamazsın diye bunları getirdim" deyip elime birkaç kıyafet verip çıktı bende elimdekileri alıp banyoya girdim üstümü değiştirip banyodan çıktım ve direk yatağa yatıp uyudum.
____________________________________
Canlar bu bölüm biraz güçsüz daha doğrusu sert olmayan bir Gece Kutluay gördük.
Sizce  evi yakan kişilerin Murat Kutluay ile ne alakaları var?

KARANLIĞIN MÜJDESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin