~•~Genç kız, çığlık ve silah sesini duymasıyla kafasının aşağıya-masanın altına- doğru bastırılması bir olmuştu. Bunun Chris olduğunu tahmin edebiliyordu ama yinede onu yanında göremediği, daha doğrusu hissedemediği için kendimi rahatsız hissediyordu.
"Chris?" Bunu minik bir fısıltıyla söylemişti. Sanki....biri sesini ondan almıştı. Ya da kendisi uzun zamandır hissetmediği bir duyguyu hissediyordu. Korku.
"Laura, buradayım." Kalbi ona sanki onu 10 yıldır görmüyorcasına sarılmasını söylüyordu. "Ah, iyi ölmediğine sevindim." Ama, Laura her zaman beynini dinlerdi. En azından genellikle.
Yarım saatten uzun bir süredir, masanın altındaydılar. Aslında herkes öyleydi. Polis tehlike olmadığını anladiklari zaman, onları ailelerine emanet edeceğini söylemişti. Laura, bir masanın altında olduğundan pek memnun değildi ama yine de yanında tanıdığı birinin olması güzel bir histi. Laura, arkadaşlarını kontrol etmeyide unutmamıştı tabii. Onların güvende olduğundan emin olmak istiyordu.
Liv, yanında ki çocuğu sıkıca tutmuş, bozulan göz makyajına sahip olan yaşlı mavi gözleriyle etrafı süzüyordu. Laura, o an ona o kadar sarılmak istemişdi ki.
Melanie ise korkusunu saklamaya çalışsa da, bunda başarısız oluyordu. Her zaman olduğu gibi. Laura ne kadar mantığı ile hareket etse de, Melanie o kadar da duygusal bir insandı.
Kızın gözleri yavaşça, Alex'e kaydı. Ne kadar çocuktan hiç haz almasa da, onun ölmediğine sevinmişti. Yani birazcık tabii. Sonuçta Laura bir cani değildi.
Alex' in yanında ki Isabella ise gayet soğukkanlıydı. Sanki hiç bir şey olmamamış gibi saatine bakıyordu. Ama Laura, Bella'yı çocukluktan beri tanıyan biri olduğunu varsayarak, onun kalbinin neredeyse yerinden çıkacağına emindi.
Kalan diğer masalarada baktı. Onlarda da durum pek farklı değildi. Bir dakika! "Aman Tanrım...." Laura mırıldandı. "Laura? İyi misin?" Chris endişeyle Laura'nın kolunu sarstı. Kız sanki transa girmiş gibi kendi kendine mırıldanıyor, sallanıyordu.
"Yoksa..." Ve Laura ağlamaya başlamıştı. "Hayır, hayır..." Dizini kendine doğru çekmiş, hıçkırarak ağlıyordu. Chris, daha önce onu hiç böyle görmemişti. Ama konu şuan bu değildi. "Laura!" Chris, kızı sert bir şekilde sarstı. "Ne oldu?" Kız burnunu çekti. Yaşlı kahverengi gözleriyle, çocuğa baktı.
"Linda...kurban Linda."
"Ne?!" Chris şok olmuş bir şekilde geri çekilerek mırıldandı. "Nerden biliyorsun?" "Çığlığından anlamalıydım. Ayrıca burada olmayan tek kişi o." Kızın ağlamamak için kendini zor tutuğu belliydi. "H-hayır, bir açıklaması olmalı. Linda olamaz. O olamaz."
"SİZE ONU GÖRDÜM DİYORUM! ONU BAYILTIP, KAÇIRDIĞINI GÖRDÜM!" Herkes, bu sesin sahibine bakmak için kafalarını masadan kaldırmışlardı. En azından çoğu. Kahverengi saçlı çocuk, kızgınlıktan kızarmış yüzü ile ağlamaktan şişmiş gözlerinizle polisle tartışıyordu.
Peter Parker.
Peter ile Laura göz göze geldiğinde, Peter'ın ondan gözlerini kaçırdığı çok açıktı. Laura artık içinde üzgünlük filan hissetmiyordu. Tam tersi öfkeliydi. Gerçeği öğrenmek istiyordu! Eğer kardeşine bir şey olduysa, ikizi olarak öğrenmek onun en büyük hakkıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
༄𝐑𝐄𝐌𝐄𝐌𝐁𝐄𝐑༄ || Daughter(s) Of Stark
Fanfic#1daughterofstark #4romanogers #13natasharomanoff "Bana söz vermiştin!" Genç kız, ellerini saçlarının arasından sinirle geçirdi. Gözyaşlarına hakim olamıyordu. Keşke Linda burada olsaydı. Ona destek olurdu. Her zaman ki gibi. "Üzgünüm, ama sizi tanı...