Yusyuvarlak bir kürenin içinde nasıl da yaşayıp gidiyorduk değil mi? Adı dünya olan yuvarlak kürenin içinde neler olup bitiyordu neler yaşanıyordu birbirimizden habersiz. Ne acılar ne kederler vardı kimseler tarafından duyulmayan, ne insanlar vardı bağıranlara ses çıkarmak isteyenlere engel olan ağız kapatan ne eller vardı... İşte benim yuvarlak kürem de çekirdek(!) ailemden, güneşli mahallemden ibaretti iki ağabeyim ve ikizim mahallemizdeki şahane insanlar yaşayıp gidiyorduk işte hep birlikte...
Bugün narin'in nişanı vardı mahallemizde narin benim çok yakın arkadaşımdı ikizimden hiçbir farkı yoktu gözümde ve kalbimde. Güney ağabeyle birlikte bir yola girmişlerdi ve ilk adımları ile bu yolu taçlandırıyorlardı. Annem odama dalmadan artık çıkmam gerekiyordu yatağımdan canım yorganımı ayağımın ucuyla narince kaldırıp kalktım yatağıma hüzünlü bir bakış atıp kendisini hemen düzleyip üzerine oturdum biraz yastığımı sevdikten sonra Allah'ın izniyle tekrar buluşmak üzere onu öpüp kalktım üzerimi değiştirip çıkmalı narin'in yanında olmalıydım gözlerinin beni aradığında eminim hızlıca dolabımı açıp göz gezdirdim akşam giyeceğim elbisemi yatağımın üzerine bırakıp siyah kotumu ve gri kazağımı üzerime geçirdim küt saçlarımı üstün körü elimle düzenleyip kahküllerimi baş parmağımla toparladım odamdan çıktıktan sonra karşı odanın kapısı açıldı ve yaklaşık iki metre olan ağabeyim boynunu hafif eğerek odasından çıktı
"sizede günaydın ala hanım"
Dikkatle onu süzmekten cevap verememiştim son bir ayda göz altları çökmüş oldukça zayıflamıştı hiç uyumadım diye bas bas bağıran kızarmış gözleri ben burdayım diyordu çok çalışıyordu ona yorup kurcalamak istememiştim.
"sizede günaydın karan bey"
"ağabey diyeceksin kızım ağabey"
"tamam ağabey bey"
Saçlarımı karıştırıp lavoboya girdi bende merdivenlerden zıplaya hoplaya inerek hazırlanmış olan kahvaltı masasına kuruldum ikizim alaca oturmuş çoktan başlamıştı bile kafasına hafifçe vurup
"beni neden beklemedin oğlan?"
"oğlan mı ciddi misin?"
"ya babam var lan mı diyeyim oğlan?"
"kızım bak beni çıldırtma hem sen narin'inin yanına gitsene ya annem patatesli yumurta yaptı bana, bana yaptı"
Tekrar bana diyerek vurgulama yaptı tiz bir çığlıkla bağırarak
"ya anne ne diyor bu oğlun?"
"siz nasıl ikizsiniz anlayamıyorum anne bu oğlunu çöpten buldun da hazır ala doğmuşken yanına mı sıkıştırıverdin hastanede naptın?"
"karaca"
Babamın gülmemek için zor tuttuğu ama bir o kadar da ciddi olan ses tonuyla ikinci ağabeyim de masadaki yerini almıştı babam anneme sevgi dolu bakışlarıyla cilveli cilveli ses tonuyla
"renginim, gülüm karahan nerde?"
Annem merdivenlere yaklaşıp yukarı doğru seslendi
"karan gel hadi oğliş bak sana bırakmayacak bu tenya kurtları!"
Bir yandan tabağıma yumurta alırken bir yandan da konuşmaya başladım
"Allah aşkına biz tenya kurtları olduk bu ise oğliş, oğlişe bak 2 metre oğliş neyle besledin sen bunu annem?"
"ala hanım ala hanım Küçücük boyunuzla beni kıskanmayın"
Omuz silkip hızlıca yemeğe devam ettim karan ağabeyim masaya oturmadan kapıya yöneldi