Ruh ve bedenin farkı neydi? Ruhumuzda hissettiğimiz her acı aslında bedenimizde de baş göstermez miydi?ruhumda başlayan yangın tüm vücudumu ele geçirmişti. Titreyen bedenim, çarpan kalbim, iliklerimde hissettiğim korku tüm ruhumla bütünleşmişti. Ne cesaretle yıllar sonra karşıma çıkabiliyordu?"Ala ben... Bir... Biraz konuşmak istiyorum. Sana zarar vermeyeceğim Ala lütfen!"
Sesim nereye kaçmıştı? Bağırıyordum sesim çıkmıyordu neden kimse duymuyordu çığlıklarımı?
"Ala bana bak bak ben çok özür dilerim benim bir suçum yoktu.. Ben engel olmak istedim b.."
"Sus! Sus! Sus! Yaklaşma bana uzak dur benden uzak durun benden imdaaat!"
"Ala bağırma ala bana bak lütfen bağırma"
"yardım ediiin kimse yok mu yardım ediiin!"
Başıma toplanan insanlar ile ruhumun ücra köşesinde taht kuran korku biraz olsun hafiflemişti.
"kızım iyi misin? Bir şey mi yaptı kızım?"
"ambulans çağırın kriz geçiriyor sanırım"
"kimsesi yok mu? Birilerini arayalım"
Tanımadığım yoldan geçen insanlar dahi müdahale etmişti. Zamanında neden yoklardı? Şu an değil geçmiş önemliydi insanlık var mıydı hala? Umudum yeşermişti. Bana uzatılan suyu içip zorla kendime gelip konuşmaya çalıştım
"iyiyim teşekkür ederim lütfen ağabeyimi arar mısınız?"
"tamam kızım bak kaçtı o adam polisi arayalım bir şey mi yaptı kızım? Iyi misin sen?"
"iyiyim teyze sağolun lütfen ağabeyimi arayın."
Birine telefonumu titreyen ellerimle uzattım. Titrememi durduramıyordum nasıl çıkmıştı hapishaneden? Bundan sonra nasıl yaşayacaktım? Korkuyla mı geçecekti her anım? Evden nasıl çıkardım bir daha şu köşeyi tek başıma dönmekten korkuyorken?"
"Ala! İyi misin ağabeyim noldu güzelim bir şey mi oldu konuş bebeğim noldu kızım?"
"ağ.. Ağabey o..o çık.. Çıkmış!"
"kim çıkmış nereden çıkmış noluyor ala anlamıyorum!"
"çıkmış diyorum çıkmış karşıma da çıktı özür diledi bir de benden özür diledi!"
Kıpkırmızı olmuştu suratı,boyun damarları atıyordu. Sıkmaktan bembeyaz olan elleri ile beni kaldırdı kucağına alıp arabasına getirdi beni koltuğa oturtup kemerimi bağladı daha sonra kendi tarafına geçti. Her hareketini izliyordum. Kısa çaplı bir şok geçiriyorduk belki de. Eve gitmek istiyordum sadece eve gitmek...
Arabanın camından dışarıyı izliyordum tüm insanlar mutlu muydu? Mesela gülerek telefonla konuşan şu kadın mutlu muydu? Yoksa bu sadece bir maskesi miydi? Telefonu kapatınca o maske düşecek miydi? Peki ya ben neden her şeyi unutup mutlu maskemi takamıyordum? Benim maskem neden olmuyordu? Herkesi üzüyor, kırıyor hatta hayal kırıklığına uğratıyordum ben neden kimseye iyi gelmiyordum? Neden herkese zararım dokunuyordu peki ya neden kendime bu denli zarar veriyordum? Bu soruların hiçbir cevabı yoktu kafamın içinde ama ne hikmetse kafamın içinde konuşanlar bir türlü susmuyorlardı onların her şeye bir sorusu her şeye bir cevabı vardı..."güzelim geldik"
Başımı usulca sallayıp indim gözlerim tedirgince etrafı tarıyordu. Daha fazla oyalanmadan evimizin bahçesine girdim ağabeyim de girdikten sonra bahçe kapısını kapattım sıkıca. Kapıyı açan annem gözlerimizden farketmişti bir aksilik olduğunu ağabeyim elini kaldırıp işaret yaptı görmediğimi sanmıştı ama havaya kalkan parmağını farketmiştim.