Abis 3.bölüm

132 12 8
                                    

iyi okumalar..

Kahkahamı en sonunda Eymen'in de çığlık atmasıyla böldüm ve yavaşça yere iki kere vurdum, Dertli bana doğru gelirken bu günün dertlinin süt içme günü olduğunu anladım.

 Dertli ayda bir kere canı istediğinde mutfağa gelir ve süt içerdi bunu ilk yaptığında, onu buz dolabının içinde süt şişesinin kapağını kemirirken bulmuştum çokta şaşırmıştım.

Dertli yanıma ulaştığında elimi onda doğru uzattım yavaşça elime dolanırken dudaklarımda ruhsuz bir gülümseme peydah oldu mutfakta çıt çıkmıyordu. 

Dertli ile beraber ayağa kalkıp buz dolabına yöneldim kapağını açıp içinden süt çıkardım dertlinin küçük tabağına döküp bir bardak çıkardım kendime de döktüm bardağı ve tabağı elime alıp yer sofrasına geri döndüm.

Sofraya oturduğumda Dertlinin kafasını sevip yavaşça yere koydum ve süt dolu tabağını önüne ittirdim içmeye başladığında bende bardağımı elime aldım ve "sorun hadi" dedim sanki bunu bekliyormuşçasına eymen başladı konuşmaya "evinde besliyor olamazsın o şeyi" dedi korkunç bir ifade ile kıkırdamadan edemedim evimde beslediğim şeyleri bir bilse ayaklarını kıymetlisine vura vura kaçardı o kesin.

Derin bir nefes aldım ve "evimde besliyorum hatta yatak odamda" dedim ufacık bir yalandan zarar gelmez bence ama teknik olarak yatak odamda beslemiş oluyorum o ayrı, bana şok olmuş ifade ile bakarlarken sütümden koca bir yudum aldım ve bardağı yarıladım "o zaman şöyle yapalım öncelikle sizi tanıştırayım bu Dertli gördüğünüz üzere bir yılan ama kör bakmayın kör olduğuna çok iyi koku alır ve çok iyi duyar onu ormanda buldum sonrada evime aldım arkadaşlık ediyoruz birbirimize çok uysaldır korkmanıza gerek yok yani" dedim gülümseyerek ayla şoktan çıkmış olacak ki "peki neden ormana geri salmadın?" dedi bende "dişlerini sökmüştüler yani geri salsam bile üç güne kalmaz ölürdü" dedim sonra konuyu dağıtmak için sordum "kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" dedim ezgi söz aldı "biraz daha iyiyiz yaptıkların için teşekkürler ama ben bir şey merak ediyorum serumları veya ilaçları nasıl vereceğini nasıl biliyordun" dedi evet ayıkla pirincin taşını bakalım süveyda, gülümseyerek "yani, ben bu ormanda yaşıyorum ve insana yaşamayı doğa öğretiyor hastalandığında kendine doğadan ilaçlar yapmayı aç kaldığında yiyecek bulmayı daha sayamadığım kadar çok şey öğretiyor" diyerek derin bir nefes aldım.

Yemek o konuşmadan sonra hızla geçmiş ve sohbette ilerlemişti ama ormanda ne aradıklarını bir türlü öğrenememiştim.

 Sofrayı kaldırmak için herkes hareketlenirken bir anda çığırıverdim "DURUN!" sesim birazcık fazla kaçmıştı galiba utançla kızarırken "yani şey... tabakları geri yerine koyun lütfen" dedim ve az önceki utangaç halimden sıyrılarak boğazımı temizledim ve "Cihangir! Sofrayı topla ve bize çay koy!" dedim Cihangir anında cevap verirken " bir işi de kendin yapsan ölürsün demi! Allahın üşengeci!" diye bir söylenti koptu evin içinde ama duvardaki raylar çoktan ortaya çıkmıştı bile şaşkın bakışlar bana dönmüştü ama bende çoktan mahalle kadını rolüne girmiştim bile, kimse beni tutamaz! "bana bak! Az laf çok iş yap kendini bana yeniden kodlatma" diyerek çemkirdim kafama sonradan yanımda insanların olduğu dank edince yavaşça onlara döndüm rezil olmaktan başka bir şey yapmıyordum orası kesin!

Emir söze girdi "evinde bir yapay zeka mı var?" dedi bende "hayır" dedim hemen söze girdi "ama.." devam etmesine izin vermeden sözüme devam ettim "evimde iki yapay zeka var" dedim. 

Bakışlarındaki merakla, hevesle öne doğru kıpırdandı ve masadan raylara koyulup oradan da bulaşık makinesine giren tabaklarda bakışlarını gezdirdi ve söze girdi "gerçekten harika bir sistem bütün bunları kime yaptırdın eminim çok para harcamışsındır" dedi aslında hiç para harcamamıştım ve hepsini kendim ufak ufak yapmıştım "yani nasıl desem.. bunların hepsini bu evin içindekileri hepsini ben tasarladım ve yaptım. Canım sıkıldığında içimden neler ortaya çıktığını bilemezsin" dedim ve kıkırdadım kesinlikle kafa dengi birini bulmuştum.

AbisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin