"İsmi...İsmi...Arın, Arın SAYDAM."
"Tamam hanımefendi sakin olun."
"Tamam sakinim neyi var? İyi değil mi?"
"Şu an bilinci yerinde ve iyi. Aslında tam zamanında yetiştirmişsiniz hastaneye. Bu gece burada müşade altında kaldıktan sonra yarın çıkışınızı yapabilirsiniz."
Bu sesler... Bu sesler de ne? Öldüm de nereye geldim ben? Gözlerimi neden açmakta zorlanıyorum. Bu ışık da neyin nesi?
"Doktor Bey, Hemşire Hanım açtı, gözlerini açtı."
Bu kadın sesi de nerden geliyor? Bu kadın da kim? Neden bu kadar telaşlı görünüyor?
Hadi kızım hatırla nasıl geldin buraya hatırla...
En sonn... En son... İstanbul'a gelmiştim. Dayım beni almaya gelmemişti. Tek kalmıştım. Bankta oturuyordum. Deniz, mavilik,annem... Annemi görmüştüm en son. Denize atlamıştım.
O halde burası da neresi? Nasıl geldim ben buraya?"Kızım nasılsın? Kendini nasıl hissediyorsun?" diye sordu sabahtandır konuşan kadın.
"Hanımefendi müsade eder misiniz?" dedi bu seferde kalın ve tok sesli bir adam.
Allah'ım neredeyim ben? Dikkatlice bakıyorum etrafa. Adamın üzerinde beyaz önlük var ve yanında hemşire, odaya bakınca da...
Hastanedeyim! Nasıl geldim ben buraya? Bu kadın mı getirmişti beni?"Arın Hanım iyi misiniz? Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"
Tükenmiş... Tükenmiş hissediyorum kendimi. Beynim çok ağır geliyor artık. Düşüncelerimi, aklımı toparlayamıyorum ve gerçekten bitmiş, tükenmiş hissediyorum.
Ben bunları düşünürken doktora "iyiyim" saçmalığındansa;" Bilmiyorum." dedim.Derin bir nefes alarak.
"Tamam. Vücudunuzun herhangi bir yerinde olumsuz birşey hissediyor musunuz?"diye sordu Doktor.
Vücudumu algılamaya çalıştım ama herhangi olumsuz birşey yoktu.
" Yok" dedim.
" Tamamdır o zaman bu gece burada müşahede altında kalacaksınız yarın taburcu olabilirsiniz. Geçmiş olsun." dedi ve gitti Doktor. Hemen ardından hemşire de "Geçmiş olsun." diyerek gitti.
Şöyle herşeyi anlamak ve algılamak için kapattım gözlerimi. Ben herşeyi göze alarak kendimi bırakmıştım ölümün kollarına. Ama olmadı yine ve yine hayattayım. Boşuna dememişler vaktin dolmadan gitmezsin diye. Maalesef olmadı kavuşamadım aileme.
"Arın iyi misin canım?" diye sordu sabahtandır başımda dikilen kadın. Yavaşça araladım gözlerimi.
"Hayır değilim. Tüm planlarım bozulmuşken tam da bu hayattan kurtulacakken niye kurtardınız beni? Ne diye yine gözlerimi açmama vesile oldunuz?" dedim içimdeki öfkeyi dizginleyemiyerek. Anlamıştım zaten bu kadının beni kurtardığını.
Hüngür hüngür ağlamaya başladım kendimi tutamayarak.
" Arın sakin ol." diyerek gelip bana sarıldı beni kurtaran kadın.
"Tamam canım geçti sakin ol. Hadi kapat gözlerini ve dinlen. Bunları yarın konuşalım. Hadi Arın."
Evet haklıydı. Çok yorgundum ve gözlerim kapanmak için can atıyordular. Usulca kapattım gözlerimi. Dinlenmeli ve yarın bu hastaneden çıktıktan sonra bana ne olacağını yarın düşünmeliydim. Usul usul bıraktım kendimi uykunun kollarına.
***********
Hayat insanın karşısına ne çıkarır bilemiyor insan. Bazen kötü bazen iyi bazen de ikisini birden ard arda çıkarır ki bu çok nadir görülür. Aslında anlayamıyorum, yetişemiyorum artık
hayatın bana yaşattıklarına.
Düşünüyorum da ben daha o gün intihar etmiş, sonra kurtulmuş en son da o hastane yatağında yatıp bana neler olacağını düşünürken şu an beni kurtaran o kadının evinde sıcacık bir yatakta uyuyordum. Aslında bu yatak her ne kadar kuş tüyü gibi rahat ve sıcacık olsa da bana batıyordu. İçim; ailemin o kara toprağın altında yattığını bilirken rahat etmiyordu.Her neyse. İşte ben daha tekrardan hayata gözlerimi açmaya katlanamıyorken şu an her ne kadar bir tarafım buruk olsa da yeni bir üniversiteye gideceğim için gözlerimi heyecanla açtım.
Hemen heyecanlı ve hızlı bir şekilde ihtiyaçlarımı giderdikten sonra dolabımın önüne geçtim ve internetten izlediğim videolardan kaptığım taktiklere göre kendime üniversitenin ilk günü için rahat bir kombin yaptım.
Rahat bir crop ve mom jean alarak hemen giyindim. Saçlarımı da dışarının çok sıcak olduğunu düşünerek salaş bir şekilde ördüm. Yüzüme de sade bir makyaj yapıp kahvaltı için aşşağıya indim.Feza zaten çoktan hazır olduğunu belli ederek annesi ile kahvaltısını yarılamıştı bile.
Bende; "Günaydın" diyerek hemen masaya oturdum. Pırıl Teyze "Günaydın canım. Nasılsın? Heyecan var mı?" diye sordu güler bir yüzle.
"Hem de nasıl." diyerek cevapladım Pırıl Teyzeyi.
Gerçekten çok heyecanlıydım. Kahvaltımı bile doğru düzgün yemeden doymuştum bile. Daha sonra Ben, Feza, Barın ve Laden yola çıkmıştık.
Ve ben şu an belki de hayatımın dönüm noktası olan üniversitenin kapısından heyecanla ilk adımımı atmak üzereydim!
Ve ben de şu an yeni bir dünya olan Ayza hikayesinin yazarı olarak ikinci bölüme adımımı atmış bulunmaktayım.
Eeee siz? Siz daha atmadınız mı?
💫🦄🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYZA
ChickLitGayret edin...Dimdik ayakta durmaya gayret edin. Kalp kırıklıklarına, üzüntülere, gerçekleşmeyen hayallere rağmen yaşamaya gayret edin. Biliyorum yoruldunuz, tükendiniz, "Artık yeter!" dediğinizi biliyorum ama gayret edin. Sizce de bu hayat ikinci...