HAVUZ

41 2 0
                                    

Yanağıma kondurulan küçük bir öpücük ve nazik bir şekilde söylenen "prensesim uyan" dan sonra ellerimle gözlerimi avuşturarak yavaşca doğruldum. Savaş karşımda sırıtarak "günaydın" dedi. Bende ona "günaydın" dedim. Kendimi hala kötü hissediyordum üzerimde hafif bir kırgınlık vardı. Savaş komidinin üzerinde duran kahvaltı tepsisini önüme koyup "Çabucak yap kahvaltını, sonrada hazırlanıp spor salonuna gidicez" dedi. Olamaz ya bugün gitmek zorunda mıydım? sevmiyordum sporu, yatmak ve uyumak bana şuan daha cazip geliyordu. "gitmek iste.." cümlemi bitiremeden lafımı kesip " gideceğiz " dedi. Suratındaki ciddiyet beni ürkütmüştü. Yataktan kalkmaya bile güçüm kuvvetim yokken beni spora götürücekti. İnsanı sinir etmekte bir numaraydı. Karnım guruldayınca önümdekileri yemeye başladım. Dün pek fazla yemek yiyememiştim.önümde duran portakal suyunu ve yumurtamı bitirdikten sonra savaş tepsiyi alıp kapıya yöneldi. Çıkmadan önce " Hemen hazırlan seni aşağıda bekliyorum" dedi. Bıkkın bir ses tonuyla "tamam" dedim. Savaş odadan çıkınca banyoya gittim ve aynada kendime bakmaya başladım. Savaş bu halimle benden  nasıl hoşlanıyordu ki sabah kalktığımda gerçekten çok çirkin oluyordum. Kahküllerimi belirgin olucak halde alnımda bıraktım saçımı da tarıyarak at kuyruğu yaptım.  Dolabıma doğru yönelip kapağı açtım. İçinden siyah bir tayt, spor ayakkabı ve üzerime yapışan bir t-shirt seçip giydim. hızla merdivenlerden inip savaşın yanına gittim. Arabayı çoktan çalıştırmış beni bekliyordu. koşarak yanındaki koltuğa oturdum. Bana dönüp " prenses çok beklettin" dedi. Gülümseyerek "özür dilerim" dedim. Biraz beni süzdükten sonra arabayı çalıştırdı. Spor salonuna gelene kadar hiç konuşmamıştık. Vale arabayı park etmek için geldiğinde  arabadan indik. Önümdeki tesis çok büyüktü hatta savaşın köşkünden daha büyüktü. Savaş yanıma gelip elimi tuttu ve lobiye doğru ilerlemeye başladık. Elimi tutması acaip gelmişti ama zor ayakta durduğumdan yürümeme yardımcı oluyordu. İçeride danışma bölümünde duran bir adam " hoşgeldiniz savaş bey sabahtan söylediğiniz gibi havuz ve sauna sizin için hazıraltıldı iyi eğlenceler" dedi. Savaş adama teşekkür edermişcesine başını sallamıştı Ve adamın havuz demesi zihnimde yankılanmıştı ben yüzme bilmiyordum. Savaşa dönüp " Ben yüzme bilmiyorum" dedim. Biraz şaşırmış olsa gerek duraksadı sonraysa " Ne güzel işte ben sana öğretirim" dedi. Havuza girmek istemiyordum bu yüzden bahane aramaya başladım ve "benim bikinim seninde mayon yokki" dedim. Suratına kocaman bir gülümseme yerleştirip " prenses boşuna uğraşma yüzücez ben onlarıda düşündüm " Doğruya o ne isterse olurdu herşeyi en ince ayrıntısına kadar da düşünürdü. Bir kapıyı açıp içeri girince karşımda duran havuzdan korkmaya başladım. Ayaklarım yere sabitlenmişti. savaş beni üzerinde soyunma odası yazan bölüme doğru çekeliyerek götürdü. bu bölümde kapalı kabinler ve bir sürü tavandan yere uzanan dolaplar vardı. Üzerinde savaş ve berrin yazan dolabı elinde tuttuğu anahtarla açtı ve içinden mayoları aldı. Beni bir kabinin içine soktu ve kendiside ardımdan girerek kapıyı kapattı. "giyin prenses" dedi. Gözlerimin baya açıldığını ve ateşimin iyice yükseldiğini anladımda " Saçmala savaş sen burdayken giyinmem çık dışarı " dedim. "prenses unutma ben ne istersem olur ayrıca bende burada giyinicem çok fazla laf etme" dedi ve altındaki eşofmanı çıkartmaya başladı. Hemen arkamı döndüm giyindiğinde, "giyindim dönebilirsin" demişti. Ona doğru döndüğümde karşımdaki kaslı vücuda çok fazla bakmamaya çalışarak "Şimdi sen dön arkanı yada dışarı çık " dedim oysa ilk seçeneği kullanarak sadece arkasını dönmüştü. içimden ona söverken giyinmiştim. "dönebilirsin" dediğimde suratında çarpık bir gülümseme vardı. Ona aldırış etmeden kapıyı açıp dışarı çıktım. Üzerimdeki mayo  tam bedenime göreydi mordu, sırtı açık ve belinde pencereleri vardı. Saçımdaki tokayı çıkartıp saçımı karıştırdım. karşı duvar boydan boya aynaydı kendime ordan bakınca göz dolduran bir halde olduğumu anladım üstümdeki mayo baya yakışmıştı. Savaş arkamdan ellerini bellime sararak kafasını omzuma koydu. bu sahneyi onun evine ilk gittiğimde bir kez daha yaşamıştık. "Çok güzelsin. Fiziğin, saçların, sesin, yüzün, kokun seni seviyorum prenses" dedi. Bu söyledikleri gerçek olamazdı beni mi seviyodu yok daha neler buna kimse inanmazdı. Ama suratında çok ciddi bir ifade vardı. Söylediklerine hiç yorum yapmadan havuza doğru ilerlemeye başladım o da tam yanımda geliyordu. Burada tektik bizden başka kimse yoktu lobinin kalabalıklığından buranın çok fazla üyesi olduğunu anlamıştım. savaş bugünlük burada sadece ikimiz olalım diye yüklüce para ödemiş olmalıydı. Savaş havuza atlayınca dışarı bir sürü su taştı. Bende havuzun kenarına oturarak ayaklarımı suya soktum. Sıcaklığı çok iyiydi. İzleyincede çok güzeldi. Ama yüzme konusuna gelince ben başaramıyodum. Küçüklüğümde geçirdiğim boğulma neredeyse ölümüme sebep oluyordu. O zamandan bu yana hiç yüzmeyi denememiştim. etrafıma bakındığımda savaşı göremedim suyun içindede gözükmüyordu herhangi bir karaltı yoktu. "savaş nerdesin korkutma beni " dedim. ama hiçbir ses gelmedi. içime dolan korku kalbimin yerinden çıkmasına sebep olucaktı. Ona bir şey olmuş olamazdı dimi? boğulmuş olamazdı?

BEYAZ TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin