BEYAZA TUTSAK

115 8 0
                                    

Gücüm kalmamış, gözlerimi zor açıyor , sesleri zor duyuyordum. Buradan uzaklaşmalıydım. Hemen gözüme bir nokta kestirdim. Sarı duvarın önünde bulunan ve çöplerle dolup hatta sağa sola çöp taşıran siyah ama gri çöp torbasıyla kaplanmış çöp kutusunun arkasına doğru kendimi sağ ayağımla ittim. Yolun ortasına henüz varmışken sırtımın ortasına hırsla inen tekmeyi hissetmemle daha güçlü bir şekilde ittim kendimi çöp kutusuna doğru. Bana tekme atan kişiyebakmak için arkamı bile dönmedim, halsizdim. Kendimi toparlayabilirsem o heriflere günlerini gösterecektim. Ama şuan tek amacım o çöp kutusunun arkasına geçebilmekti. Sırtıma bir kere daha darb indikten sonra artık resmen yerleri çamurlu taş olan zeminde sürünüyordum. Bunun sorumlusu kimdi? Benden ne istiyordu? Geçmişe bakınca çokta monoton bir hayatım yoktu. kız olmama rağmen yaptığım işler kızlara göre değildi. Beyaza tutsaktım. Küçük bir arkadaş çevrem vardı fakat yaptığı işler kendisi gibi değil aksine büyük ve tehlikeliydi. Kısa süre önce bu işi bırakmıştım. Yinede önceden bende polislerden sokak sokak kaçan ve o illeti satanlardandım. Belki de bu adamlar işi yarım bıraktımı diye beni öldürmek, cezalandırmak istiyorlardı. Kafamın içinde dolanan sorular yüzünden allak bulak oldum. Sonunda çöp kutusunun arkasına geçebilmiştim. Etrafa bakınc adamlardan hiç biri ortada yoktu. Çok uykum vardı. Gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum. Biraz uyusam gücüm yerime gelicekti. Tam uykuya yavaş yavaş dalmaya başladığımda hızlıca kapanan kapının sesini duydum. Birileri konuşuyordu. Sürekli ve net bir şekilde söyledikleri şey onu öldüründü. Bunu söyleyen ses tanıdıktı. Biraz hafızmaı zorlayınca beni bataklığa sürükleyen, beyaza bağlanmamı sağlayan kişi buydu. Önceden yaptığım saçma bir hata yüzünden şimdi gittikçe bu bataklığın dibine sürükleniyordum. Kurtulabilmek için hicbir şey yapamıyordum. sadece batıyorum. Kapı tekrar sertçe kapanınca düşüncelerimden tamamen sıyrıldım. Adamlar yine konusamaya başadı. Uykumun ağır basmasından olacak uyumadan önce duyduğum son söyledikleri şey odayı hazırlayındı. Gözlerimi açtığımda ayakta olduğumu anladım. El ve ayak bileklerimden duvara zincirlerle bağlanmıştım. Önümde o mavimsi pekte sağlam olmayan masa vardı. Üzerinde ise binbir türlü işkence aleti vardı. İçim ürpermişti. Ben etrafı incelerken kapının açılma sesini duydum ve başımı o yöne çevirdim. İçeriye uzun boylu, esmer , kahverengi gözlü orta halde kilosu olan bir adam girdi. Onu görür görmez kan beynime sıçradı. Bu oydu beni kötü yola çekendi. Masaya doğru yöneldi ve "sence hangisini kullanmalıyım?" dedi. Suratında aşağılar gibi bir gülümseme vardı. Hiçbir şey söylemedim sadece suratını inceliyordum. Tekrar konuşmaya başladı."yaptığın ihanetin bedelini çok ağır ödemek zorunda kalacaksın, benim sana yapacağım şeyleri hayatın boyunca yaşayacaksın" dedi. İyice sinirlemeye başlamıştım. Ağızımdan kontrol dışı bir şekilde "Ben doğru olanı yaptım." cümlesi çıktı. Adamın suratındaki gülümseme iyice yayıldı. Yeniden masaya bakarak "Sence hangisini kullanmalıyım?" dedi. Dayanamayarak " Beni bırak artık istediğin hiçbir şeyi yapmayacağım." diyebildim. Adam yaklaşmaya başladı ve tam önümde durdu. Suratına sert bir tekme atmak istiyordum. Ama ayağımdaki zincirler buna izin vermiyordu. Kimse istemediğim bir şeyi yaptıramazdı. Suratımla suratı arasında sadece bir 10 cm kaldığında "Çaresizce acı çektiğini ve bana yalvarmanı görmek istiyorum." dedi. Bu sözlerden sonra çırpınışımın hiçbir anlamının kalmadığını anladım."Vücuduma istediğini yapabilirsin ama ruhuma hiçbir şey yapamazsın. O Ölümle yeniden hayat bulacaktır." dedim. Adamın yaptığım felsefeden aklı karışmış olacak ki, söylediklerimi idrak etmede zorlandı. En sonunda içerideki sessizliği bozarak "haklısın" dedi."seni öldürmem yada işkence yapmam, yararına ama sen bunlarla bile kalmıcaksın. Sen ölümlerden ölüm beğenmek isticeksin çünkü yarım bıraktığın işi devam ettireceksin" dedi. Bir anda beynimden vurulmuşa döndüm. Tekrar o hallere düşmek , o işi yapmak istemiyordum fakat başka seçeneğim yoktu. Yine kaçsam eninde sonunda beni bulacaklardı. Tek yol buydu. Masanın ortasında bir kutu vardı. Dışına bakılırsa el işçiliğidi. Eline aldı, kapağını kaldırdı ve içinden beyaz ölümü çıkardı." Bunları alıp yarım bıraktığın işi devam ettireceksin." dedi. Elindekileri kenarda bulunan siyah tam benim bedenime uygun ceketin içine bıraktı. Yanıma gelerek ayaklarımı çözdü. sağ elimi çözerken ne ara masadan aldığını fark edemediğim bıçakla yanağımı boydan boya çizdi. Canım yanmıştı. Yanağımdan cıkıp boynumdan süzülen kanlar yere damlamaya başladı. Adam acıyan gözlerle bana bakıp güldü. Cebine beyaz ölümü bıraktığı ceketi giymemi emretti. Masada gördüğüm yara bandına doğru uzandım ve yanağıma yapıştırdım. Adam son kez ceketi göserdiğinde ayaklarım geri geri gitmek istesede, sonunda montu alıp üzerime giydim.

BEYAZ TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin