CESET

93 7 0
                                    

 Hava soğuktu. Tahta aralarından süzülen ışıklardan daha gündüz olduğunu anladım. Artık bu hücremsi yerden çıkabiliceğimi tahmin ediyordum. Kendi dünyamda her ne kadar kirli bile olsam dışarı temizdi. Ciğerlerimin artık temiz havaya ihtiyacı vardı. Adam benimle işini halletmiş olacak çoktan dışarı çıkmıştı fakat diğer adamlar benim çıkmama izin vermemişti. Bana görevim verildiğine göre neden hala buradaydım? Bu sorular delirmeme sebep olacaktı. Kırık aynanın yanında bulunan, odada tek sağlam gibi görünen sandalyeye oturdum. uyumuş olmalıydım, kalktığımda hava kararmıştı. Gözlerimi avuştururken yanıma omzumdan tutup beni havaya kaldırdıktan sonra yere bırakan adamın geldiğini gördüm. Elindeki telefonu bana doğru uzattığına göre birşey göstermek istiyordu. Telefonu elime aldığımda annemi gördüm. Onlar onu nasıl bulmştu? Bu dünyada  gördüğüm ve tanıdığım tek akrabam yani ailem annem ve babamdan oluşmaktaydı. Babam benim bu işe bulaştığımı öğrenince kalp krizi geçirmişti. Kısa bir süre yoğun bakımda kaldıktan sonra artık doktorlar yapılabilecek bir şeyin olmadığını söylemişlerdi. Babam ölmüştü, annemeyse babamın ani ölümü ve benim bu işle uğraşıyor olmam ağır gelmişti ve o da konuşma yeteneğini kaybetmişti. Yinede kimseye ondan bahsetmemiştim. Herkez benim yetim, tek olduğumu sanıyordu yada ben öyle sandıklarını sanıyordum. Eve kameraları nasıl yerleştirmişlerdi? Annemi nasıl bulmuşlardı? korkunun yanına birde endişe eklenince mideme sancılar girmeye başladı. Kusacaktım, lavaboya gitmeliydim. Adama gitmem gerektiğini söyledim fakat sadece "Ne halt yiyeceksen bu odada yap başka yere gidemezsin" dedi. Öfkeden gözlerim yerinden çıkacak sanmıştım. Ne demek başka yere gidemezsin ben özgürlükçü bir kızdım. Daha fazla kendimi tutamadan yere kustum. Zaten günlerdir boş olan midemden sadece suyla karışık kan çıktı. Adamın midesi bulanmış olacak ki arkasına dönüp ilerlerken "Artık hiçbir yere kaçamazsın istesende istemesende bu işi yapacaksın yarın sabah dışarı çıkıp işi yapmaya başlayacaksın" sözlerini söylemişti. Artık kelepçelenmiştim. Geçmişte yaptığım hata geleceğimdeki ufacık görünen o ışığı da yok etmişti. Kimse önüme seçenek sunmuyordu. Herkes emir veriyor ve yapmassam benim için çok az sayıda bulunan değerli şeylerle tehtid ediyolardı. Beni o zincirlerle bağladıkları zaman öldürmeleri için dua edecektim. Çocukluğuma dönmek istiyordum. Yine o masum, hayat ilerledikçe karşına çıkacak sorunları bilmeden evcilik oynayan kız olmak istiyordum. Sabah uyuduğum için uykum yoktu. Zaten düşüncelerim uyumama engel oluyordu. Etraftan ses gelmiyordu. Etrafa göz atsam bence pekte sorun olmazdı zaten artık istesemde istemesemde burdaydım kendileride söylemişti. Oturduğum sandalyeden kalktım eski olduğu için hafif gıcırdamıştı. Etraf karanlıktı. Tavanda ampul yada ışık verebilecek herhangi bir şey yoktu. Yinede önümü çok net olmasada biraz görüyordum zaten burada geçerdiğim zaman süresince artık heryeri ezberlemiştim. Hemen beni zincirledikleri duvarın karşı çaprazındaki kapıya yöneldim. Tuvalet olduğuna emindim. Kapının kulubunu aşağı indirdim eski lduğu için biraz açmakta zorlandım ama sonunda açılmıştı. Tamda tahmin ettiğim gibi burası tuvaletti. Tuvalet olmasına rağmen burası içerisine göre daha büyük ve soğuktu. İçeriye biraz girince ağır kan kokusu burnuma doldu ve öksürmeme sebep oldu. İçeride bir dondurucu vardı açılma yeri kanlıydı. Dondurucuya doğru yaklaştım ve kapağını hafifçe açtım. Ceset kokuyordu. İçindeyse  cesetler vardı. En üstte bulunun daha yeni öldürüldüğü çok belli olan kişi tanıdıktı. Bu benimle aynı zamanda işi bırakıp kaçan kişiydi. Onu öldürmüşlerdi. Elim ayağım birden boşandı ve tutuğum kapak sertçe kapandı bende aniden yere düştüm. Onu nasıl öldürmüşlerdi? Aslında çok masum bir çocuktu sadece yaptığı iş kötüydü ki işini bile yapamıyordu. Böyle bir yerde kalmayı hak etmiyecek gibi bir çocuktu. Ya benimde bedenim onun gibi hiç toprağa değmezse ya benide onun gibi öldürüp bir dondurucuya koyarsalar. Korkuyordum. İçeriden gelen ayak sesleri kalkmamı sağlayan şey oldu. Bunları gördüğümü anlarsalar anında işim biterdi. Hemen ayağa kalktım. Yokluğumu anlamamış olacaklardı ki pek bir ayaklanma olmamıştı. Kapıyı hafifçe açıp dışarıyı taradım görünürde kimse yoktu ama işimi şansa bırakamazdım. Dışarı çıktım ve kapıyı kapattım. Oturduğum yere geçmek için hızlı adımlarla yürüdüm. Sonunda aynanın yanındaki sandalyeye oturmuştum. Düşüncülerim beni sıkıca örterken uykuya daldım.

     

BEYAZ TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin