-------------------Allicia nın ağzından--------------------------------
Bugün, babamın mezarına gidicektim onu görmek beni iyi yapacaktı ve bugün askerler izinli olduğu için benimde şanslı günüm gibiydi en azından babamı görebilecektim, dolaba doğru gittim ve içinden elbisemi aldım ve giymeye başladım. Hazır olduktan sonra odadan çıktım. Babamın mezarlığına varınca yere doğru oturdum, elimde bir tane gül vardı, toprağa yavaşça bıraktım gülü, sonra konuşmaya başladım
"Hep derdin bana "sen benim çiçeğim olsan, dünyada herkesin onu zarif bulduğu, onu güzel bulduğu, o güzel kokan ama hiç kimsenin dokunamadığı bir çiçek olurdun sen benim "gülüm" olurdun" demiştin ben o an nasıl kızarmıştım ve bana gerçektende bir güle benzediğimi söylerdin. Baba keşke ölmeseydin sen öldükten sonra annem kalmıştı oda öldü, keşke normal bir şekilde ölseydi oda bir devin yemesiyle değil, baba ben çok güçsüzüm biliyormusun hani demiştinya ben eğer ölürsem hep annene bak diye ben anneme bakamadım ben ikinize bakamadım Alice e nasıl bakıcam."
Gözyaşlarım süzülüyordu gözlerimi gülden ayırmadan konuşmama devam ettim.
"Güçlü olucağım baba söz, senin gibi olucağım baba dedem gibi olucağım, gerçi siz keşif birliğinde komutanlık yaptınız ama bak bende yüzbaşıyım tabii yanımda benim gibi bir kibirli huysuz biri var. Alice in arkadaşımı neymiş, kıskanmadım değil sonuçta kardeşime oda zarar verebilir asker diye pek umursamayacaksın, neyse ben sana birşey söyleyecektim baba, herkesten gizlediğim bir gül bahçesi var hani sen demiştin ya seninle belki gül bahçesi yaparız, papatyalar dikeriz sonra sana papatyalardan taç yaparız evimizin prensesi ilan ederiz demiştin, seninle yapamadık baba ben dediğimizi yaptım ama bir şey eksikti o bahçenin içinde sen ve annem."
Biraz ileride askerler için yapılmış bir mezarlık vardı anlamadığım bir şekilde yüzbaşı Levi nin orada olduğunu gördüm konuşsam duyucak gibiydi çünkü o kadar sesizdi. Hiç takmadan devam ettim.
"Bahçedeki güller annemin en sevdiği güller baba kırmızı güller arada beyaz renkte var ama çoğunlukla kırmızı, bizim güllerimiz, kırmızı güllerimiz,keşke annemede uğrayabilseydim biraz da ona içimi dökebilseydim, ama olmadı o an belki onu kurtarabilirdim ama yapamadım Reinir abim geldi yapamadım biliyormusun bir ara Annie yi gördüm oda keşif birliğinde asker. Bugünlük bu kadar galiba baba Detty teyzegile uğramam gerek sana geri gelicem bu sefer Aliceide getireceğim. Görüşürüz baba, gökyüzüne baktım, sanada görüşürüz anne ben hep yanınızda olucağım sizi seviyorum."
Tam arkamı dönücektim yüzbaşı Leviye çarptım ne yani beni dinliyormuydu? Ben düşüncelerdeyken konuşmaya başladı yüzbaşı
"Demek bir gülsün ha, ama gerçekten bir güle benziyorsun hatta utanınca, şaşırınca, sinirlenince bile kızarıyorsun bir gül gibi kıpkırmızı oluyorsun."
"Şey... çok yakınsın uzaklaşırsan ben yoluma gideceğim, önümden çekil seni...huysuz."
"Velet sana dediğim şeyi düşünerek cevap vermesini öğrenmişsin aferin ama huysuz olmayacak, neyse gidebilirsin."
Yolumdan çekildi ve eve doğru gittim galiba izin gününde askerler heryeri geziyor ama hepsinin gözü benim üzerimde dolaşıyordu hepsine bakmasanıza der gibi baktım ve yoluma devam ettim, eve geldiğimde kapıyı tıklattım kapıyı Alice açmıştı ama yüzü hiç iyi değildi ne oldu der gibi baktım bana sarıldı ve mırıldandı.
"Detty teyze hasta oldu abla doktor geldi eve." Cümleyi duyduğum an şok geçirmiştim ne yani neden bir anda hasta oldu hava iyiydi alerji gibi bir durumu yoktu bir çeşit hastalığı da yoktu. Kapıyı kapatıp içeriye doğru giderken konuşmaları dinlemeye karar verdim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Levi x Okuyucu
Fiksi PenggemarBirliğe bir yüzbaşı olarak gelmek ne kadar iyi olabilirdi. İki çocukluk arkadaş, sonsuza kadar seni destekleyen arkadaşların. Ve çocukken tanıştığın o çocuk.