♡
Bu aptal alarm ne zaman susacak? Kafamın içinde büyük bir delik oluşturacak şekilde çalmaya devam ediyordu. Yavaşça gözlerimi açmak zorunda kaldım ve yastığımın yanında duran telefonumu aldım. Aniden gözüme giren ışıkla gözlerimi kapattım ve gözümü ovaladım. Hemen alarmı rastgele elimle kapatıp tekrar yüzümü yastığıma gömdüm ve uyumaya devam etmeye çalıştım fakat tekrar çalan alarmım buna engel oldu. Tekrar gözlerimi açtım ve aptal alarmı tekrar kapattım ve oflayarak telefon kilidini açıp sosyal medyada gezmeye başladım.
Kakaotalk bildirimlerime baktım ve Changbin'in attığı mesajların yanında bizimkilerle olan gruba ve bir kaç okul grubuna göz gezdirdim. Changbin'in attığı mesajı açtım ve okumaya başladım.
Binnie ♡
Sana çok komik bir video atacağım izlesene (22:23)
izledin mi sdfghgfds (22:58)
hey? (23:10)
Offffffff yine mi uyudun yaaa (23:30)
ŞşşŞşŞşŞş (23:45)
Lix?? (23:57)
İnanamıyorum ya bebek misin sen hemen uyuyorsun amk :(( (00:10)
Cidden uyudun galiba ışığın kapalı neyse iyi geceler biricik Lix'im 👀 (00:15)
Uyuduğum için delirmiş yine, Changbin benim en yakın arkadaşım. Yani şöyle açıklarsam daha iyi olur, çocukluk arkadaşım kendisi. Seo Changbin ile ben 8 yaşındayken tanışmıştım. Fakat ben uzun süre Avustralya'ya taşındığımda konuştuğum tek kişiydi. O zamanlar pek sık görüşemesek bile birbirimize çok sık bir şekilde mektup yazardık.
Ama uzun bir süre geçtikten sonra Korece'm iyice gerilemişti bu yüzden ona İngilizce öğrenmesi gerektiğini belirtip ona bu konuda elimden geldiğince yardım etmiştim. O da aynı şekilde severek ve isteyerek öğrenmiş bu şekilde birbirimizle yarı Korece yarı İngilizce konuşmuştuk.
Yıllar sonra ben 17 yaşıma gelince her hafta görüntülü konuşuyorduk. Ben ona yaptığım kurabiyeleri gösteriyordum o da bana yeni yazdığı şarkı sözlerini söylüyordu. Bu şekilde geçen seneler sonra ailem Kore'ye dönmeye karar vermişti.
Elbette böyle kolay olmamıştı. Annem eski evimize taşınmak için ısrar edince babam uzun uğraşlar sonucu evi bulmuş ve satın almıştı. İlk başta Kore'ye döneceğimi Changbin'e söylemek istememiştim. Büyük bir sürpriz yapmak istiyordum. Abim Chan ile konuştuğumda ise söylemem gerektiğini çünkü sürprizler şok etmesi yanı sıra kırıcı olabilirmiş. Ben de bir gün taşınma işleri devam ederken Changbin'i görüntülü aradım ve sevincimden ağlayarak Kore'ye döneceğimi söyledim. Changbin başta şaka olarak algılasa bile sonradan işin ciddiyetini algılayıp sevincinden bilgisayarı düşürmüştü. Ne şapşal ama! gerçekten o kadar tatlıydı ki ona sahip olduğum için çok mutluydum.
Neyse işin ilerisinde ise Kore'ye gideceğimiz gün Changbin havaalanına gelip beni karşıladı. Başta biraz tuhaftı çünkü ilk defa büyümüş hallerimiz ile karşılaşacaktık. Ne kadar yıllarca beraber büyüsek bile birbirimizi ilk defa canlı olarak görecektik.
Elimde valizimle kapıdan çıkınca Chan etrafına bakıp ''Bak karşıda Changbin!'' dediği an ona dönmüştüm ve gördüğüm an ona koşup boynuna sarılmıştım çoktan. Aynı şekilde bana sarıldığında dakikalarca birbirimizi sımsıkı sardık. İlk defa kokusunu içime çekmiştim ve bu hissi ne kadar anlatsam olmaz çünkü o kadar huzurlu hissetmiştim ki bırakmak istememiştim hallice. Beni uzun zamandan beri ilk kez gören Changbin ise heyecandan ve mutluluktan yüzümü avuçlayıp minik fakat benim çokta sevmediğim çillerimden öpmüştü. Bunu yapan ilk kişi olması dışında o kadar tuhaf hissetmiştim ki.